Paris olayı hakkında aykırı bir yorum

Onlaarın hatıraları önünde, Stockholm’da düzenlenen mitingde saygı duruÅŸunda bulunarak eÄŸildim. Onlar tarihi yazanlardı. Tarihi yaÅŸayanların onları anlaması elbette zaman alacaktır.

Evet, Kürtler üç fidanlarını deÄŸil, üç “têkoÅŸer” üç “devrimci kurÅŸun” olarak gördüğüm liderlerini koruyamadıkları için önce derin bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸadılar. Sonra da kinlerini bütün kütülüklerin anası olaan düşmana, FaÅŸist Türk Devleti’ne yönelterek yürüdüler. Åžerefli bir barışı stranlaÅŸtırarak yürümelerini, boÄŸazında bir ÅŸeyler düğümlenmeden bu kin selini seyredenlere insan denemez..

Onlar üç kurşun idiler.. Barışın inşasına karşı duranlara amansızca dur diyen üç kadın, üç can, üç yılmaz lider! Hayır! onlara GÜL demeyin! FİDAN demeyin! Bu sıfatlar onların sevecekleri sıfatlar değildir. Böyle demeyin..Gerçekten küçültürsünüz onları.

Bir Sakine’ye nasıl “GÃœL” dersiniz? Tükürüğü Esat Oktay’ın yüzünde bir dom-dom kurÅŸunu gibi patlayan, bin bir badire atlatarak gelen bir mücadele insanı GÃœL olabilir mi? Kendilerine sosyalistim diyenlerin artık bu burjuva, feodal türü sahiplenmiÅŸliÄŸini bırakması gerekmez mi?

Gelelim Paris’te cereyan eden karanlığı aralamaya.

Aşağıdaki yazı, mümkün olduğunca komplo teorilerinden kaçınacak, delillere dayanarak objektif olacaktır. Yazıyı kaleme alan, havada kalan delillere dayanarak teori üretmenin zararlarını iyi bilir. Yazarın görüşlerini bu .perspektifte ve eleştirel olarak okuyunuz.

Katliamın duyulduÄŸu andan itibaren Türk Devleti “bu PKK’nin bir iç infazıdır” tezini, alışılmış tabiriyle “servis etti. Bu tezi sanki oraları da karıştırmaya gitmiÅŸ gibi gittiÄŸi Mali’den demeç veren ErdoÄŸan da sahiplendi (bu sabıkalı “Türk” Afrika’yı terk ettiÄŸinin ertesi günü Mali’de Fransız bombardımanı baÅŸladı)..

Åžimdi can alıcı soruya gelelim: Üç Kürt Lideri’ni kim veya kimler ÅŸehit etti?

Bilimsel olarak düşünüğldüğünde ve eldeki deliller alt alta konduğunda, zayıftan güçlüye adaylar şöyle sıralanacaktır:

-PKK iç çaatışması..
-Suriye
-Ä°rak
-Iran
-Avrupa
-Ä°srail
-Türk Devleti
-Türk Devleti ve ABD...

Şimdi bunlara yakından bakalım:

PKK’nin içinde çalışan hiç kimsenin ÅŸehit edilen Üç Kürt Lideri ile hiç bir iliÅŸkisi yoktur. Fransız savcı tarafından takdim edilen “baÅŸ şüpheli” ise, hiç bir tereddüt yaÅŸamadan kaydediyorum; asla PKK’li olamaz. Çünkü PKK üyeliÄŸi ile AKP, CHP ve MHP veya BDP üyeliÄŸi benzeÅŸmez. PKK’ye üye olma “”tırmanışı”nın ilk basamağı, bir Kürt derneÄŸine üye olmaktır. Dernekler karmadır. EÄŸer dernek üyelerinden biri daha zorlu görevlere talip olursa bu kez “cephe” üyeliÄŸinin kapısını çalar. Cephe üyeliÄŸine kabul edilen kiÅŸi bir süre takip altına alınır. DeÄŸerlere baÄŸlılığı, kiÅŸiliÄŸi, kurslara katılma ve üğrenme hırsı, saha çalışması deÄŸerlendirilir. Bundan sonraki aÅŸama parti üye adaylığı baÅŸlar. Bu bir yl sürer. Ondan sonra üyelik yemini ederek göreve baÅŸlar. Bu durumda Ömer Güney nasıl olur da PKK’li olur? Dolayısı ile bilim yerine cehaletini konuÅŸturan Parisli Savcı Hukukçu yanını geliÅŸtirmeli, PKK tezinden bilimin ışığında vaz geçerek hayali suçlu yaratma eÄŸilimini terk ederek vicdanının sesini dinleyerek kararlar vermelidir.

Haydi Güney’i bir tarafa bırakalım.. BaÅŸka bir PKK üyesine bu menfur eylem yaaptırılmış olamaz mı.. Bunu da anlamak için yine PKK’nin iÅŸleyiÅŸine bakılmalı. PKK’nin savaÅŸ yürüten bir örgüt olduÄŸu bilinir. Böylesi örgütlerde disiplin olmazsa olmaz bir ÅŸarttır. Bu durumda şöyle analitik bir tarzda yaapıya baktığımızda, BaÅŸkan Öcalan’ın sorgusuz sualsız itaat edilen, kararları ile olaayların akışına hükmettiÄŸi bir gerçektir. Kuzey, Güney, DoÄŸu, Batı ve Avrupa’da PKK’nin örgütlü olduÄŸu her alanda O, tek söz sahibidir.. Ä°mralı dahil bütün alanlar ona baÄŸlılık göstermekten büyük mutluluk duyarlar. Bu taktirde ÅŸehit edildiÄŸinde “Ä°kinci Dersim Kaatliamı” nitelemesinde bulunan Sayın Öcalan’ın bir öldürme emrini onaylaması mümkün olamaz!

Suriye, nefesi çıkamayacak kadar iç sorunlara gömülmüştür. Dolayısı ile bir dış macera onlar için ölüm demektir. Åžam Rejimi’nin içinde bulunduÄŸu bu durumdan PKK ve Kürtler’in asla sorumlu tutulamayacağı EsadYönetimi’nin de maludur. Ãœstelik Kürtler’in bütün bölgede yürüttüğü varlık mücadelesi barışçı bir ağırlıkta olduÄŸu için, Türk Devleti tarafından kana bulanmış olan Suriye için de bir ÅŸanstır. Suriye rejimi zaten gücünü kaybetmiÅŸ, bitik bir manzara arz ederken, Paris gibi uzak bir diyarda, istese de, bir kaatil olaayı gerçekleÅŸtiremez.

Irak’taki çiçeÄŸi burnunda Åžii Rejimi, Türk Devleti ile Sün’i aktivistler yüzünden politik güçlüklerle dolu bir dönemeçtedir. Rejim ve giderek Irak her gün patlayan bombalarla sarsılmaktadır. Bu durumda Türk Devleti ile kavgalı PKK’yi tahrik edici bir eyleme giriÅŸemez. Zaten bu konuda bir iÅŸaret de yoktur.

Ä°ran Rejimi, Avrupa’daki geçmiÅŸi gözönüne getirilirse böylesi bir çılgınlığa evet diyebilir. Batı ile atom reaktörünü tamamlayıp tamamlamama konusunda büyük bir boÄŸuÅŸma yaÅŸamaya aday olan Ayetullahlar rejimi, pek rahat hareket edecek durumda deÄŸildir. Her ÅŸeye raÄŸmen böylesi bir planlamaya giriÅŸecek olursa, onları ancak Türk Devleti destekler. Fakat bu çok riskli olur. Çünkü ErdoÄŸan FaÅŸizmi’nin baÅŸka müttefikleri vardır ve bunlar yeter..

Avrupa, ancak ABD’nin ciddi bir ÅŸekilde bastırması sonucu böylesi bir eyleme giriÅŸebilir. Tıpkı 1999 Kenya Olayı’nı yarattıkları gibi.. Hani Sayın Öcalan’ın Ä°talya’dan çık(arıl)masından sonra kalack bir yer bırakılmaması gibi.. Gerçi ellerinin altındaki Kürt Yurtseverleri’ni tutuklayarak da belli bir sonuca ulaÅŸabilirler. Ama olay bu kadar basit deÄŸildir. Hedef toplu bir panik yaratma ve sindirme olunca iÅŸler deÄŸiÅŸir. Paris’teki vuruÅŸ, aslında Qendîl ve Suriye’ye mesajdır. Kürtler’i sindiremeyecek olan böylesi bir mesajı verecek olanlar da bellidir. Yaani Avrupa “ilk ihtar merkezi” olarak seçilmiÅŸti. Ama direkt olarak sahaya inmedi..

Dışarıdan üstünkörü bakıldığında Türk-Ä°srail iliÅŸkilerinin çok bozuk olduÄŸu sanılır. Ama kazın ayağı öyle deÄŸil. Evet baÅŸlarda, bilhassa Mavi Marmara gemisi vak’ası günlerin böylesine bir rüzgar esmiÅŸti. Ama ABD’nin kapalı kapılaar ardında (beyzbol sopasının da yardımı ile) yürüttüğü diplomasi sayesinde görünürde devam eden gerginlik, Ä°srail’in savunmasını ucuzlatan radar olayında ve görünmez bazı diÄŸer garantiler duruldu. Åžimdi Patriot Sistemi’nin de geliÅŸi ile Suriye karşıtı görünümlü bir süreçte silahlanma zirve yaptı.. Böylece Avrupa’da en rahat suikast geröekleÅŸtirebilecek olan Ä°srail devreden çıktı. Evet Ä°srail’in Fransa’dan Uraanyum yüklü beÅŸ hücumbotu kaçırdığını bugün gibi hatırlıyorum. Dolayısı ile başını baÅŸkası uÄŸruna belaya sokacak bir geleneÄŸi olmaadığını bilen siyasi gözlemciler, bu suikastta Ä°srail’i hiç bir ÅŸekilde hesaba katmazlar..

Türk Devleti’ne gelince..

Benden daha konu ile ilgili olarak yazı yazan Kürt ve demokrat Türk gazeteciler ve aaraaÅŸtırma yapan ANF çalışanlarının vardıkları ortak nokta, FaÅŸist ErdoÄŸan Ä°ktidarı’nın Paris Cinayeti’nde dolaysız, hiç bir tereddüte mahal bırakmayacak ÅŸekilde suçlu olduÄŸunu gösteriyor. Ömer Güney’in, bırakılsa da olayda önemli bir rol aldığını, cinayet timinin 2011’den beri üyesi olduÄŸunu, eÄŸitildiÄŸini görmemek mümkün deÄŸildir. Onun bir kızgınlık anında, 2012’de Almanya’daki ev sahibi ile aralarında ilginç tartışma geçmiÅŸ, ev sahibi’nden ÅŸunlar nakledilmiÅŸ: Alman ev sahibi "(Ömer Güney’in-NB) Kesinlik faÅŸist düşünceleri vardı. Bir gün tartışmamızda bana 'Sen Naziysen ben de Osmanlı Türküyüm' dedi"

Ä°ÅŸte bu kiÅŸinin “Osmanlı Türk’ü”yüm demesi tesadüfi deÄŸildir. Bay Güney bu sözleri ile AKP’ye olan eÄŸilimini de ortaya koymuÅŸtur. Defalarca Türk Devleti’ne 10 kez giriÅŸ çıkış yaapması, son defasında Ankara’da 8 gün kalması iÅŸsiz güçsüz biri için imkansızdır. Bir baÄŸlantısı olmalı.. Bu baÄŸlantı Kürdistan Ulusal hareketi ile olsaydı kolaylıkla deÅŸifre edilirdi. Hele hele gidiÅŸ-geliÅŸlerde ailesi ile buluÅŸmaması, buna raÄŸmen finans sorunu yaÅŸamaması atlanamayacak bir “detay”dır.

Hüseyin Çelik’in aceleci davranarak olayı tereddütsüz PKK’ye yığmaya çalışması, ErdoÄŸan’ın Afrika’dan bu teraneye katılması tereddütleri dağıtıcı bir etki doÄŸurmuÅŸtur. Olay, organizedir. İçinde bazı Fransız polisleri de yer almıştır. Zaten ErdoÄŸan’ın kendisi, bir TV programında; “(PKK Yöneticileri’ni) Avrupa’dan istedik vermediler. Sıonları Paris’teki gibi oldu. Aynı ÅŸey Almanya için de geöerlidir’ mealinde konuÅŸtu. Sarkozy’yi ismen zikretti..

Ama bu da yetmez...

Bence bu fotografa ABD-Türk iÅŸbirliÄŸinin eklenmesi gerekir. BilindiÄŸi gibi ABD, Türk faÅŸist devleti’ne bir yıldan beridir “Ben Ladin telkini yapmakta, PKK yöneticilerini yok etmek için bu temelde bir iÅŸbirliÄŸi önermektedir. Bütün pis iÅŸlerini ABD’ye yaptıran Türk Devleti bu kez de nazlanmış gibi görünüp olaya balıklama atladı. Çok kısa bir süre içerisinde seçme birliklerinden birini eÄŸitim için ABD’ye yolladıklarını gizlemediler. Böylece kademeli uygulanacak bir planla birlikte hareket etmeye baÅŸladılar.

Uygulanacak harekat PKK üst düzey yöneticilerinin “ortadan kaldırılması”nı, Kürdistan Özgürlük mücadelesi saflarında bozulma yaratılmasını ve aynı zamanda bölünme yaratmak için “akıllı” bir Kürt muhalefet yaratılmasını hedefliyor. PKK ve KCK Yönetimleri’nin özellikle tetikçi kontraları bildiÄŸi görüyoruz.

Fakat bazı sürprizlere karşı da hazırlıklı olunacaktır, bu belli.. ABD, Türk Devleti’nin elindeki eski kontraları, Özel Harp Dairesi elemanlarını eÄŸitiyor (gladıo). Türk Devleti’nin psikolojik savaÅŸ malzemelerini etkili bir ÅŸekilde kullanması için de eÄŸitildikleri kesindir.

ABD niçin Türk Devleti’ne bu yardımı yapıyor? Biraz da buna bakarak “komplo teorisyeni” pozisyonuna düşmeyelim.

Washington’un Türkler’e yardım eÄŸilimi 2007’de, Türk Devleti’nin Başı ve Hükümeti’nin Başı tarafından ard arda gerçekleÅŸtirilen ABD ziyareti ile ÅŸekil almaya baÅŸladı. O zamanlar Büyük OrtadoÄŸu Projesi yeni yeni ÅŸekilleniyordu. Amerikalılar ErdoÄŸan’ı, yürüttüğü onursuz, teslimiyetçi politikalarından dolayı bu Projede “eÅŸ baÅŸkan” seçti. Türk Ordusu’nun müdahaleci geleneÄŸini yerle bir eden yardımı Ankara’ya sundu. Böylece yapay, çoÄŸu düzmece olan iddianamelerle öbek öbek tutuklamalar gerçekleÅŸtirildi. En sonunda ÅŸimdiki pısırık Genelkurmay baÅŸkanı’nı iÅŸbaşına getirerek ordunun Kemalist yapısını yıktı. Türk Devleti artık kıvamına girmiÅŸti. ErdoÄŸan artık Tek Lider idi.

Ankara bu durumuyla “sahibinin sesi” olmuÅŸtu. Fransa’ya bile kafa tutar bir duruma gelmÅŸti. Sözde Ä°srail’e kafa tutması ile Araplar’ın gözdesi haline gelmiÅŸti. Bu kafa tutmalar frensizleÅŸme eÄŸilimi gösterdiklerinde Washington Türkler’in boynundaki ipi sıkıyor, aba altından sopa göstererek onların gerçek yerlerini hatırlatıyor(du).

Ama Türk Devleti ABD’ye lazımdı. Ä°ran probleminde, bu devlete karşı radar üslerinin kurulmasına tereddütsüz “evet” dedi. “Zıvanadan” çıkmakta olan ve Ä°ran’ı destekleyen Irak Rejimi’ne karşı Sun’i muhalefeti örgütledi. Libya’ya açıktan açığa saldıran ErdoÄŸan FaÅŸizmi, bu konuda ABD’in gizli bir kin beslediÄŸi Fransa ile çatışmayı bile göze aldı. Åžimdi ise Suriye’de bilhassa Kürtler’e karşı savaÅŸan çeteleri örgütlüyor, bazan bizzat sahaya inerek destekliyor. Bütün bunların arkasındaki gölge ABD’dir. En önemlisi ABD, Türk Ä°slamizmi’ni OrtadoÄŸu’da model olarak seçme yoluna girmiÅŸtir.

Ä°ÅŸte Kürd’e, Washington destekli ilk saldırı denemesi böylesi delillerin ışığında cereyan etti. ABD 1999’dersleri ışığında sahaya direkt olarak inmedi. Fransa’yı, yargı erki düzeyinde olayı, inandırıcı bir ÅŸekilde saptırması, daha açıkçası PKK’ye ihale etmesi için ikna etti. Kapılar’ın kilitlenmemesi için teknik yardım sundu. Gerisi Türk tarafına kalmıştı..

Türk Tarafı Gladyo’sunu harekete geçirmek için tereddütsüz bir ÅŸekilde düğmeye bastı. Görünürde bir avuç insanın ve hatta tek kiÅŸinin, bir delinin eylemi olarak gösterilen olayın mutfağı oldukça kalabalıktır. İçinde, eÄŸer bundan sonra bilimsel bir tavır almazsa, Paris savcısı François Molins, bir kısım Fransız Polisi, CIC, ona baÄŸlı olarak çalışan Türk Gladyosu, MÄ°T, Türk Hükümeti ve ABD’nin OrtadoÄŸu birimi (masası).

Ömer Güney Psikisk sorunları haareketlerine yön verecek bir deli değildir. O seçilmiş bir tetikçidir ve uzun bir süre hazırlanarak piyasaya sürülmüş bir unsur değildir. O da tıpkı Ağca gibi deliliğe yatarsa hiç şaşmayın..

Kısaca Olay bir komplodur. Kürdistan Ulusaal Hareketi ikinci adım için uyanık olacaktır. Buna inanıyorum..

A Sirac Kekuyon

2013-01-26




Gorusunuz



Size katilyorum

Hamdi

2013-01-28 18:00 - Sayin Kekuyon, Bu kisinin Turkiye'ye gdislerini kamufule etmek icin "beyin tumorum" var, surekli hastaneye gitmeliyim, dedigi anlasiliyor. Sadece bu ornek bile olayin planli oldugunun kanitidir. Zaten gittigi adresin (ankara), olayin arkasinda TCnin oldugunu gosteriyor. Bence daha da onemli olan konu, Katliama verilicek/ verilmesi gereken cevaptir. Cunki bu bir deneme saldirisina benziyor. Gelen tepkilere gore TC yeni adimlarini planlayacaktir. Su uyur Dusman uyumaz. Selamlarimla.