Ben yazmadığım günlerde

Kürdistan bir tuhaf ülke oldu.. “Kim, neyi, niçin yapıyor”u ilk bakışta anlayana aÅŸk olsun! Bir yanımızla ateÅŸ deryasındayız, günde bilmem kaç evladımız, gerçek fedailerimiz vatanlaşıyorken, öbür yanımızı ihanet batağına çevirenlerin yönlendirdiÄŸi teslimiyetçi bir dünyada, bir Kürt Dünyası’nda, vıcık çamuru gibi saÄŸa sola sıçrayan “yurtsever eskisi” kiÅŸiliklerin baÅŸ köşelere kurulduÄŸunu, mafialaÅŸtığını görmek, ibretlerle dolu dersler veriyor. Evet, ibret dersleri ile dolu bu yalancılar, kahpeler dünyasında vatanın özgürlüğü için kanlarını feda edenler, kan ticareti yapanlarla yan yana anılmak durumunda kalmamalı.. Bir yanımızı saran Abant Ä°hanet Grubu, TV yorumcusu “Kürtler” gruhu Ä°smail BeÅŸikçi gibi bir aydın tarafından bile birer deÄŸer olarak kabul edilirlerse bu iÅŸte bir terslik var demektir.

Bir bozulma var.. Aydın tarifi, yurtseverlik tarifi, fedailik tarifi erozyona uÄŸramıştır. Kafa karışıklığı alabildiÄŸine. Ak koyun hangisi, kara koyun hangisi bu çamur deryasında belirsiz.. Devrimci düşüncenin, diyalektik mantığın, “devrim için savaÅŸmaya devrimci denilemez” ÅŸiarının tam tersine döndürülmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bunu inkar edemeyiz. Ama bu bozulmanın daha henüz büyük bir derinlik arz etmediÄŸi bir noktadayız.

Bu bozukluÄŸun derinleÅŸmesinin sorumlulaarı bellidir. Celladına, cüzdanına, kıçının büyüklüğüne bu kadar aşık insanların türemesini sadece “Berxwedan Güçleri”nin yöneticilerine baÄŸlamak, onları bozulmanın tek sorumlusu ilan etmek mümkün deÄŸil.. Bu kolaycılıktır.. Sorumluluktan sıyrılma piÅŸkinliÄŸine teÅŸebbüstür.

Ey “bataklık gülleri!”

KiÅŸilik olarak zaten müsaittiniz. Çıkarlarınız her zaman ön planda idi. AteÅŸin en gür anlarında bile yörecilik, mezhepçilik, sınıf atlama merakını içten içe iÅŸlediniz. Bu yönünüz zaten vardı. Åžimdi sadece ayyuka çıktı. “Soyunu inkar eden haramzade” KılıçdaroÄŸlu’na biat etme yarışına girenlerinizi hayret etmeden izliyoruz. AleviliÄŸin sun’iliÄŸe asimile edildiÄŸi bu iÄŸrenç süreci omuzlayan Sözde Alevi Önderleri büyük vebal altına girmiÅŸlerdir. Alevilik, özünden koparılmış, basit bir mezhep haline döndürülmüşken, rahat uyuyabilenlere aÅŸk olsun. Bu KılıçdaroÄŸlu denilen unsura, yegenini gerillaya eliyle uÄŸurlayan bir Amedli avukatın da katılması ibret vericidir.

Düşmanın oyununa çok çabuk geldiniz. “Gemi su aldı”.. “Gemi batıyor” sandınız.. GiydiÄŸiniz o sahte kaptan kürkünü çabuk attınız.. Altındaki o sıçan yüzünüzü açığa çıkararak düşmana pazarladınız.. Kiminiz “Kuvva-i Türk” CHP’ye, kiminiz AK PARTÄ° denilen münafıklar güruhuna yamandınız.. Åžimdi aranızda örtülü bir af dileme yarışında olmanız ne hazin.. Celladına sığınan bir ahlaksızlar ordusu haline geldiniz.

Öte yandan Güney’de, Hewlêr’de “konsolosluk” adı altında kurulan Özel Harp Dairesi’nin oradaki Kuzeyliler’i avlamak için uyguladığı programdan yakinen haberdarız. Kuzeyli sözde parti ileri gelenlerine atılan çengelleri biliyor, izliyoruz. Türk Devleti çok akıllı bir politika güdüyor. Tıpkı TRT-Altı gibi, kendisine baÄŸlı güçlü bir parti kurdurmaya çalışıyor. Bu bir iddia deÄŸil, net bir ÅŸekilde takip ettiÄŸim bir gerçektir. Ä°stesem ÅŸahıslandırabilirim.

Düşman uyumaz. Türk Deveti gibi bir düşman ise hiç uyumadığı gibi, çok iyi tanıdığı Kürtler’i gereÄŸi kadar kullanmayı da bilir. Dersim’de, Çolig’de, Lozan’da Kürtler’i az mı kullandılar. Abdulhamid’in “AÅŸiret Mektebleri”, “Hamidiye Alayları” az mı iÅŸlev gördü?

Türk Devleti ÅŸimdi daha da şümullandırdığı büyük bir psikolojik atağı yeniden uygulama aalanına sokmuÅŸtur. Bu psikolojik atağın yerli ayakları olduÄŸu gibi Türkî, Arabî ve Farsî ayakları da vardır. AB’den kopuÅŸ pahasına geliÅŸtirdiÄŸi bir iliÅŸkiler ağı yaratan Ankara’daki DevÅŸirme-Münafık koalisyon iktidarı Arap ve Fars Devletleri ile “kardeÅŸce” iliÅŸkiler içerisine girmekte beis görmüyor. Nerede ise tüm Arap devletleri ile aradaki vizeleri kaldırmaları “Ä°slam’a sevgi”den deÄŸildir elbette. Ä°ÅŸlerine gelmeyen islamcı partiler, mesela; Ä°BDA-C tasfiye edilmiÅŸken, güya küskün olduÄŸu Ä°srail ve giderek ABD ile iliÅŸkilerini gizliden de olsa diri tutmaktadır. Çok yönlü, her tarafı idare eden bir politika.. Hem de oldukça baÅŸarılı..

Åžimdi ise Kürt Hizbullah’ını yeniden devreye sokma çabasına giren Ankara, münafık AK PARTÄ° iktidarı boyunca sekiz yılı aÅŸkın bir süre hapis yatan bu örgütün tepedeki lider ve kadrolarını bir günde salıvermiÅŸtir; ama demoklesin kılıcını, yani yeniden tutuklama tehdidini tepelerinde sallandırarak. Amaç “ya PKK ile istediÄŸim gibi uÄŸraşırsın, ya da seni içeri tıkma sürecinde yakalanma sürecinde direndin” gerekçesi ile ölüm tehdidi altında tutmaktır. BilindiÄŸi gibi Hizbullah eli en fazla Yurtsever Kürt Kanı’na bulaÅŸmış olan bir örgüttür.. Ama süreç boyunca takip ettiÄŸimiz kadarı ile PKK LiderliÄŸi ve Hizbullah LiderliÄŸi’nin Türk Devleti’nin oyununa gelmeyeceÄŸi yolundadır. En azından görünen odur. PKK Hizbullah’a “ateÅŸkes” çaÄŸrısı yaparken, Hizbullah “biz düşman deÄŸiliz. Evet ‘hizb-ul kontra’ vardı ama biz artık o deÄŸiliz” diye kaydetmektedir. Bu arada Türk Devleti de hiç boÅŸ durmuyor, TV yorumcuları vasıtası ile her iki güce yönelik tahriklerde bulunuyor. Durumun dikkatle izlenmesini tavsiye ederim. Her an sürprizlerle kariılaÅŸabilir, kendilerini istenmeyen bir kardeÅŸ kavgasında bulabilirler. Durumdan istifade etmek isteniyorsa (bilhassa Hizbullah) Türk Devleti’nin kanunları çerçevesinde bir parti kurarak siyasal rüştlerini ıspatlayabilirler. Yine de son dakika geliÅŸmesi, Özellikle salıverilen Hizbullah Lilerleri’nin el altında bulunmayı red ettikleri yolundadır.

Öte yandan Türk Devleti, ABD’li Obama’nın yanlış politikaları sayesinde Güney’i kaderine terk etmiÅŸken, o bölgemizi bir pastaya benzetmiÅŸtir. Herkes bu pastadan pay kapma yarışındadır. Ama, bu “pasta”nın en büyük parçasını kapmak, o bölgede hala 2000 asker tutan Türk Devleti nasip olacak gibidir. Tabii ki herÅŸey yolunda giderse. Bunun için her türlü hileye baÅŸvurmak durumundadır.

“Açılım” palavrası ile ortaya çıkan, ama hiç bir sözlerini tutmayan AK PARTÄ°’de bir araya gelmiÅŸ olan munafıklar güruhu, “iki dilli yaÅŸam” gibi olmazsa olmaz bir gerçeÄŸi bile hiç bir beis göstermeden red edebiliyor.. Hem de polisi, adliyesi, meclisi ve ordusu ile devlet düzeyindeki büyük bir terörün eÅŸliÄŸinde.. Hele federasyonun telafuzu bile celallenmeleri, basını, devleti ve camileri ile birlikte toplu olarak terör estirmeleri için yeterlidir.

Bu durumda hiç bir ÅŸey almadan vatanı ve insanı katliamdan geçirilmiÅŸ bir millet olarak kalmaktansa; “yaÅŸasın Vedat Acar’ların ölmez adları” deme hakkı doÄŸmuyor mu?

2011.01.14

A Sirac Kekuyon




Gorusunuz



Siz iyi ki yaziyorsunuz

murat zinar

2011-02-25 00:21 - Sizi tekrar okumak ne güzel. Tebrikler saygi deger hoca bir ay önceki tespitiniz cok gecmeden dogruluk kazandi.Tarih sizi hakli cikardi.Keske yanilsaydiniz,keske "Türk Devleti çok akıllı bir politika güdüyor. Tıpkı TRT-Altı gibi, kendisine bağlı güçlü bir parti kurdurmaya çalışıyor. Bu bir iddia değil, net bir şekilde takip ettiğim bir gerçektir. İstesem şahıslandırabilirim."Tespitiniz yanlis ciksaydi.Ama olmadi bu gün allahtan korkmaz kuldan utanmaz dinsiz zaman gazetesinin bay burkay,yasar ve camlibel unsurlari hakkindaki haberi sizi hakli cakartti. Saygilarimla