Neler oluyor?

Son günlerde Masis'in fitillemesi ile bazıları mal bulmuş mağribi gibi harekete geçerek PKK'yi adeta top atışına tabi tutmuş bulunuyorlar. HPG Site'ında yer aldığı söylenen yazıyı bütün aramalarıma orada bulamadım. Demek ki geri çekilmiş. Buna rağmen saldırılar ve imza kampanyaları devam ediyor. Baştan beri Kürtler'in birliği için çalışan ve Kürtler'in birlik yönündeki adımlarını destekleyen WP'i dağıtıcı emellerle kullanmaya çalışanların varlığını akl-ı selim sahipleri ibretle seyretmektedirler.

Peki neler oluyor? Neden iki taraftan da bazıları karşı tarafa bu kadar diş biliyorlar? Bunu aklımızın erdiği, muhakeme yeteneğimizin elverdiği ölçüde ortaya koymaya çalışalım.
Bu tür ayrılıkların, tahriklerin ve derin saflaşmaların ayyuka çıktığı zamanlarda mutlaka dış güçlerin parmağını ararım. Bu tecrubelerimle sabittir. Pek uzağa gitmeye gerek yok, 1994'ten beri Güney'de ve Kuzey'de cereyan eden olaylara bakınız, bu yeter. Defalarca boğaz boğaza gelinen Güney'i ibretle seyrettik. Ben benzeri pek çok olayı birebir yaşadım. Bu boğuşmada ve 1960'lı yıllarda Kuzey'de sahneye konan oyunları yakından izledim. CIA Raporları'nı dikkatle, olaylara vakıf bir şekilde okuyanlar soğuk savaş günlerinin Kürtler'e ve Ülkemiz Kürdistan'a ne kadar pahallıya mal edildiğini görürler.

Öte yandan Kuzeyliler'in politik hamlığını gördüm. O siralar Türk Gladiosu'nun hareket serbestisini en çok da TKDP'liler yaşamıştı. Türk Solu'nun coşkun bir şekilde ortaya çıkışını, Türkiye İşçi Partisi içinde çalışan Kürtler'in, Kürt Milliyetçileri'ni deşifre etmesini sadece seyretmekle yetindiğimi hatırlıyorum. Bu hamlık, Mevlana'nın "ham idim, piştim, yandım elhamdulillah" tabirine uygun olarak olgunlaştıklarını sandıkları süre içerisinde de devam etti. Dış güçlerin tahriki ile Kürtler arası savaşın kızıştığı dönemi yaşayanlar mutlaka vardır aranızda. KUK-PKK "savaşı" az mı cana mal oldu? Tarihten ders çıkaran yok, tehditlerle güven ortamını berhava edenler, bildiri yazıp ortalığı kızıştıranlar, imza kampanyaları ile ortalığı karıştıranlar ise istemediğin kadar çok! Bu mudur şu anda bize lazım olan duruş? Hiç olmazsa Düşman'a bakıp ders alın.. Herifler her alanda, tek ses tek yumruk, belirleyici olan bu belki de son savaşı yaşıyorlar. Bize gelince tam aksine ayak kaydırma ustalığının zamanıdır deyip, çullanıyoruz biribirimizin üstüne. Halkımız, o masum, fedakar, cefakar halkımız umudunu "Godot"ya bağlamış, bir yerlerden gelecek olan birleştirici bir gücü bekliyor. Ama tepelerdeki bazı Kürtler "Asiye nasıl kurtulur" gibi bir tiyatro oyununu sergilemiş durumdadır. Bu ne aymazlık? Bu ne zorla kahraman yaratma operasyonu? Sn Burkay'ın bir zamanlar başına bela olan bu "Asiye"nin (hani şu son zamanlarda Masis'in koltuk çıktığı bu adamın) aynı oyunları şimdi de sergilediğini görüyoruz. Kemal Burkay'ı o kadar bêzar etmişti ki dayanamamış bu adam için "Ne istiyor bizden bu ordusuz general" nitelemesini "cuk" oturtmuştu..

Türkler şu anda bir kahraman yaratarak kitle düzeyinde de Ulusal Kurtuluş'çuları zayıflatmaya çalışıyorlar. Söz konusu olan unsur, Erdoğan'dır. Erdoğan ve Türbanı.. Doğrudur, mesele bir yönüyle iç hesaplaşma olabilir. Am diğer yönü ile doğrudan doğruya Kürtler'e dokunuyor. Türban konusunu halletmiş bir fatih olarak gösterilecek olan bu zat, Kürdistan'daki "dini bütün" müslümanların da gözbebeği olacak, baskın bir seçimle başta DTP olmak üzere Türk legalitesine uygun olarak kurulan tüm Kürt Partileri'ni silip süpürecek bir hesap geliştiriyor. Askerbaşı'nın bu türban oyununu hayret verici bir şekilde yumuşak karşılamasının sebebi Kürd'ü bir de bu din silahı ile vurma hesabı olsa gerek. Bunu aklı başındaki Kürtler iyi takip etmeli..

Bazı insanlarımız kağıt üstünde "protesto"da, "dil kesme"de, "el kesme"de oldukça becerikli. Ama Kürd'e yönelik olarak.. İş düşmana geldiğinde ara ki bulasın. Düşünün daha üç gün önce Amadiya yakınları, iki gün önce Xankurkê cıvarı havadan yere füzeler ve kazanlarla vuruldu. Vatan, Düşman tarafından bombalanıyorken neredesiniz? Vatan namus değil mi? Bunlara anlatamazsınız namusu, şerefi haysiyeti.. Bazıları için şu anda varsa yoksa "Asiye"yi nasıl kurtaracaklarıdır. Bu mudur Kürtlük mefkureniz? Yazıklar olsun.

Güney şu anda bir ölüm kalım mücadelesi veriyor. Merkezî Hükümet "Kerkük Komisyonu"nu dağıtmak için direniyor. Güney Koreli Askerler'in iaşesi Merkezî Hükümet tarafından bu güç sadece Kürdistan'da kalmakta direndiği için kesiliyor. Suriye Devleti'nin Başı "Yetimi Es'ad" tarafından Güney Heyeti'nin adı "Kürt Heyeti" olduğu için kabul edilmiyor.

Bütün bunlar ABD'nin göründüğü kadarı ile büyük bir dönüş yaşadığı günlere rastlıyor. Kürtler'in çok büyük bir umut bağladığı Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir nevi askıya alındığını bu günlere büyük baskılar altında giriyor. Bn Rice'in; gerici, despot yönetimleri destekledikleri için dünya halklarından özür dilediği günlerin üstünden beş yıl geçmeden aynı yönetimlere silah satmaya başlaması tipik bir cynism'dir. Türk Devleti'nin bütün kabadayılıklarını unutarak onların diplomatlarını ve yöneticilerini Persona non grata'nın (istenmeyen adam) sınırından çekip en önde gelen partner durumuna getirmeleri ibret vericidir.

Sakın ola ki burada Kürtler'i ABD karşıtlığına çağırdığımı sanmayınız. Ama ABD karşıtı olmayacağız diye yerlerde de sürünmeyeceğiz.. Bu ise kuvvet gerektirir, birlik gerektirir. Ama nerede o kafa.. Millet bir tutturmuş "Kürt Aydını" teranesi ile ortalığı velveleye veriyor.

Bana göre İki taraf da kabahatlidir. Bu böyle biline.. Siyasi yürüyüşlerini bir Masis ile tehlikeye sokanlar da, İbrahim Güçlü gibi tescilli bir diktatör bozuntusunu yüceltenler de kabahatlidir.. Karnından konuşanlarda şöyle hım-gım edeceklerine ne istediklerini ortaya koysunlar..

2008-01-31

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-01-31




Gorusunuz