İnformasyon'un önemi

"Hürriyet, adalet, eşitlik ve kardeşlik prensiplerinin sadece kulakları tırmalayan kelimelerini ezberlemiştik.. Oysa hürrüyet yaftası altında insanların hürriyeti elinden alınıyor, adalet kelimesi altında insanlar gelişigüzel asılıyor, eşitlik kelimesi altında da bir zümre korunuyor, bir zümre de hapishanelerdesürünüyor.. Hele kardeşlik kelimesi altında 'kardeş' kardeşi öldürüyor.."

Mustafa Barzanî

Yukarıdaki alıntı 70 yıllık bir ulusal mücadelenin ışığında, Sovyet ihanet deneyini, İngilizler'le savaşı, Arap,Türk ve Farslar'ın kalleşliklerini, ABD'nin ihanetini yaşamış olan alaydan yetişme en büyük dünya liderlerinden birinin deneyimlerini formüle ettiği bir alıntıdır. Oysa bu belirlemelerden dersler çıkaracağımıza, günümüzde de altı doldurulmamış ve hiç bir zaman da doldurulmayacak olan teorik özgürlük, adalet, eşitlik ve kardeşlik sloganlarını işitmediğimiz gün yoktur. Bu kavramlar sadece güzel birer hayal olarak hayatımıza girmiş, bir daha çıkmak bilmez bir şekilde beyinlere kazınmıştır.

Güney'de açın yayınları "Arap kardeşlerimiz", "Türk Kardeşlerimiz" sloganlarını hep işitiriz. Buna "zemini yumuşatmak" diyorlar. Oysa gerçek olanın çıkarlar olduğu hep unutulur. Kuzey'de ise iç içe geçmişlik tecrubesi tam bir yara halinde, belki de kanser gibi vücudumuzda durmakta, her tarafımıza yayılmaktadır. TV'lerde, gazetelerde "demokrasi güçleri" dedikleri zaman insanın o yerine oturmamış aklına birşeyleri değiştirmeye aday dev ve caydırıcı bir güç gelir. Oysa bunlar ayak bağı olmaktan başka ne işe yararlar ki? Bir Köroğlu, bir Ayvaz'dan ne çıkar ki?

Bakınız, AKP'de kardeşlikten bahsediyor ve bu, başta Güneyli kardeşlerimiz olmak üzere pek çok insanda umuda yol açıyor. Oysa Osmanlı'yı bilen bilir. Çok oyun var onlarda. Bir yandan bunu söyleyen Kerdoğan, diğer yandan Amed'de "yaşınız kaç olursa olsun, devlete karşı eylemlerinizde hepiniz öleceksiniz" mealinde sözler sarfediyor, Kürd'ü öldürmeye gidip 100 ton bomba bırakan kaatil adaylarını kutluyor.. Bizce Kürdistan'a musallat olan en büyük ur, din kisvesi altında munafıklık yapan AKP'nin ta kendisidir. Bunların maskesi muhakkak indirilmeli, ideolojik olarak teşhir edilmelidirler. AKP bize soyunuzu inkar edin derken, Müslümanlığın en büyük savaşçılarından biri HZ ALİ "Soyunu inkar eden haramzadedir" dememiş miydi?

Şimdilik bu konuyu geçiyor, kendisini dayatan gündeme dönüyorum..

Bilindiği gibi Türk Cumhurunun Başı Gül 8 ocakta ABD'de olacaktır. AKP'li Gül Washington'da Başkan Bush ile görüşmesinde başta Kürdistan (Özellikle Kerkük) olmak üzere Ortadoğu, Afganistan ve Bn Butto'nun bir suikaste kurban gitmesinin ardından Pakistan'da gelişmekte olan kaos durumunu görüşecektir. Tabii ki Türkler için önemli olan Kürtler'e karşı topyekun bir şekilde başlattıkları savaşı görüşecektir. Burada Gül tarafından, ayırımsız olarak Güney'de Kerkük referandumunun şekil değiştirerek "siyasi" bir mesele halinde sunulmasında ısrar edecek, Baker-Hamilton Raporu'nun daha açık bir şekilde hayata geçirilmesi istenecektir. Kuzey'de ise istihbaratın ve informasyon akışının daha derinleşerek sürdürülmesinde fayda bulunduğu anlatılacaktır.

ABD tarafı ise özellikle Güney'de, sivillerin yerlerinden kovulması ve sivil hedeflere yönelinmemesi konusunda uyarılarda bulunacaktır. Biz bu uyarının geleceğini, Türk Askerbaşı'nın telaşlı bir şekilde tekrarlanan "nikahım üzerine yemin ederim ki biz sivilleri vurmadık" benzeri palavralarından anlıyoruz. Unutulmasın, savaşın gidişatı her an değişebilir. Ama biz değişmeyeceğini varsayarak hazır olmalıyız. RED ALERT!
Burada informasyonun önemine binaen savaşı yönetenlere uyarılarım olacaktır.

Savaş bilimine vakıf olanlar şöyle derler: "İnformasyona hakim olanlar savaşın gidişatına da hakim olurlar." İnformasyonsuz savaş kör uçuşu gibidir. Gerilla eskiden karakolları basmadan önce etraflı bir keşif harekatı düzenler, keşif kolunun getirdiği bilgiler krokiler üzerinde tartışarak taktik belirlerlerdi. Bu konuda vurdum duymaz davranan zamanın Zagros sorumlusu Osman (Ferhat)in bazı seri boşvermişlikleri "sayesinde" aralarında Lezgin Bilgin'in de bulunduğu bir çok değerli komutan şehit düştü. Bu vurdumduymazlık basbayağı katilliktir. Her biri değer itibarı ile on Osman'a değecek kadar değerli olan bu insanların hesabı elbette verilemez.

Şu dönemde Düşman'ın çok büyük bir çabası ile bu topyekun savaşta teknoloji ağırlıklı bir informasyon elde etme devrine girmiş bulunuyoruz. Biz ilelebet bu sürecin dışında kalabilir miyiz? Elbette hayır. Peki ne yapılabilir?

Teknoloji kullanımı sayesinde (ki buna gerilla ve peşmergenin sahip olması kesinlikle mümkündür) savaşı yöneten komutanlar çok hassas dinleme cihazlarına sahip olabilirler (hem de oldukça ucuza). Bu cihazlar BBG'nin yerine, Biri evimize misafir (BEM) konseptini koyacak kadar güçlü fonksiyonlar yerine getirecektir.

Şimdilik bu kadar. Gerilla alanından Karayılan'a bağlı olanlarla görüşülebilir (sanıyorum).

2007-12-29

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-12-29




Gorusunuz