"Kimse bizi teslim alamaz"..

"Metroda bomba patlatarak İstanbul'u cehenneme çevirme" iddiası ile işkencehaneye götürülmekte olan kahraman gencin ekranlara yansıyan görüntüsü ile beraber ağzından "Kimse bizi teslim alamaz!" nidasının yükselmesi inançlılığın zirvesidir.. Türk Propaganda Makinası'nın tozu dumana katan yayınları; AB, ABD, Araplar ve Farslar'ın kuşatma teşebbüsleri ve milyarlarca dolara varan yatırımlar ve alımlarla takviye edilen ordularının şişirildikçe balona dönen görünümü eşliğinde Kürdistan Dağları'nı vurmaları ile besleniyorken, Yalnız Kurt Kürt gençlerinin sesleri işlerini bozar gibidir (bir de şu iç ihanet, muhbirlik olmasa).

"Yalnız Kurtlar" şimdilik "staj" aşamasında sayılırlar. Türk Devleti'nin eylemlerine anında ve misliyle cevap verecekleri günler yakındır. İşte o zaman siz görün "şinanay"ı..

Şu yaşadığımız günlere gelinceye kadar son 8 ay boyunca bir çok aşama geçirdik. Gizli açık bir dizi oyun gözlerimizin önünde cereyan ediyordu. Maalesef anlamlandıramadığımız bir çok işaret almıştık. Evet ters giden birşeyler vardı, ama bir türlü oyunun kurallarının değişmekte olduğunun farkında olamıyorduk/m.
Oyunun merkezinde devletleşmekte olan güçlü bir Kürdistan'ın durdurulması yatıyordu. Bunun için ABD'ye tüm Arap devletleri, Farslar ve Türkler baskı üstüne baskı uygulamaya başladılar. Talepleri, Kürdistan'ı tarih sahnesine çıkaracak olan Kerkük Referandumu'nun saptırılması merkezindeydi. Anayasal bir emir olan referandumun uygulanması için Kürtler tarafından yürütülen faaliyetler adeta ablukaya alınmıştı/r.

Düşmanlarımızın bu çerçevede dışarıya sızmayan, ama somut durumun somut analizinden yola çıkarak diyebiliriz ki, Baker-Hamilton raporunun raporunun uygulanmasıdır. Bu çok kurnazca bir yönelişti, şöyle: Bütün Arap Devletleri bu sayede devreye girebilecek, ABD Kamuoyundaki destek de arkalarına alınacaktı. Çünkü Bush Yönetimi bu konuda içte de baskı altındaydı. Irak serüveninin ABD'nin çıkmazı haline dönüşebileceği kuşkusunun da katkısı ile yavaş yavaş yön değiştirildi.

-Yön değişikliğinin ilk belirtisi "Kimyasal Ali" gibi, 200 bin insanımızın gaz bombaları ile şehit edilmelerinde Saddam ile birlikte baş sorumluluğu taşıyan birinin kesinleşen idam kararının uygulanmasını ABD'nin engellemesidir..

Dünyada idam uygulaması kanuni olan hiçbir devlette, böylesi bir canavarın hukuk sisteminin kararına rağmen hayatta tutulamazdı.

Sahi Ali Hasan el- Mecid el-Tıkriti neden koruma altına alınmıştır?

Irak Hükümet sözcüsü Debbax; Amerikan güçlerinin adli bir davaya karışmaya, davanın yasal olup olmadığını belirtmeye hakkı olmadığını söyliyerek bu caninin cezasını infaz etmek için isterken, Irak'ta 1988'de Kürtlere yapılan katliamdan suçlu bulunan Saddam Hüseyin'in kuzeni Kimyasal Ali, idam mahkumu diğer Baasistler; eski Savunma Bakanı Sultan Haşim ve eski ordu komutanı Hüseyin Raşid ile birlikte Amerikan koruması altında tutuluyor.

Bu bir korumadır ve ABD'nin işgal amaçlarına oldukça ters bir kanat germedir bu. Biz; Washington'un eski baasistlerle pazarlık halinde olduklarını ve bu canilerin bunun için korunduklarını anlayamadık.

-Yön değişikliğinin ikinci belirtisi, PKK'nin taktik bir hedef olmaktan çıkarılıp, stratejik bir hedef haline getirilmesidir. Bu da çok önemlidir. Aslında ABD'nin Türk Devleti'nin isteklerine bu kadar angaje olmalarını, biz daha objektif düşünseydik olayı çok daha kolay anlardık. Ben burada PKK Kurmayları'nın anladığı anlamda, yani ABD, Türk Devleti ve Güneyli Güçler "PKK'ye karşı birleşti" taktiğini dillendirmiyor ve Kürt Milleti için zararlı görüyorum. Benim kastettiğim bundan ayrıdır. Kısacası; Kuzey'in temizlenmesi ve Türk Devleti'nin yeniden Pentagon'un hizmetine alınması için PKK ortadan kaldırılmalıdır inancı son sekiz aydır yavaş yavaş şekilleniyordu. Ama Türk'ün açık niyeti belli değildi. Neler konuşulduğunu bilmediğimiz 5 Kasım buluşması, gördüğümüz kadarı ile bu strateji değişikliğinin yerine oturtulmasının kilometre taşıdır.

Kısaca açarsak; PKK "temizliği" ile Kuzey'in Türklere dikensiz gül bahçesi gibi sunulmasını sağlayacak, Türk Devleti'ne yeni görevler yüklenmesi çok kolay olabilecektir (en aşağısından ABD'nin görüşünün bu olabileceği kuşkusu ağır basacaktır).
-Yön değişikliğinin üçüncü belirtisi; Kerkük'ün pazarlık masasına yatırılmasıdır. Türkler'in PKK ve sivil hedefleri vurmasının hemen ardından Kerkük'e inen Bn Rice Başta Türkmenler olmak üzere tüm Kerkük ileri gelenlerini topladı ve yüzlerine karşı; "Kerkük Sorunu siyasidir" dedi, ki bu yepyeni bir politika idi. Barzani bu toplantıya katılmadığı gibi ipin ucunun kaçmak olduğunu da farketti. Oysa 8 aydan beridir düşman güçler, Kerkük referandumu için lazım olan (Araplar'ın eski yerlerine gönderilmesi, Kürt ve Türkmenler'in Kerkük'e, eski evleri geri getirilmesi, nüfus sayımı ve referandum) hiç bir tedbirin alınmamasını adım adım sağlamışlardı.

Biz ise hep iyimser düşünmeye çalışıyor, iyimser yorumlar yayınlıyorduk. Bu duruşumuzla, bugünkü kayalığa çarpma riskine gücümüz nisbetinde utanası bir katkı sunmuştuk..

Durum bütün bunlara rağmen oldukça aydınlıktır. Kürtler yeni ve daha geniş bir birliğe doğru yol almaktadırlar. İslamiler'in bu sürece katılması Düşman'ın bile dikkatini çekecek kadar önemlidir. "Kürtler'in bir politikası yoktur" diyenlere inat, altını çizerek kaydediyorum: Kürtler'in Stratejik hedefleri ve taktik yürüyüşleri ile önemli derecede hesaba katılan bir politikaları vardır. Taktik yürüyüşte alınan darbeler, strateji değişikliğine asla yol açmamıştır. ABD'nin başını çektiği ve Kürtler'i Psikolojik açıdan perişan edip dize getirme teşebbüsleri geri tepmiştir. Kaş çatma veya bombalama ile bir milletin kendi kaderine sahip çıkma kararlılığı bozulamaz. Bu kararlılık Kuzey'de de, Güney'de de her an daha da sağlamlaşmaktadır.

Gerilla komutanlığının duruş sağlamlığı gurur vericidir. Gerilla'nın yılmaz savaşçılığı da öyledir. Şimdi metropollerde yaşayanlar salavatla dışarı çıkıyorlarsa bu başkalarının Milletimize sunduğu bir hediye değildir. Şehir stajyerleri işbaşı yapmışlardır. Yiğit olan erkek ve kadınlarımız bu yeni gidişata omuz vermişlerdir. Umarız yereldeki bazı işgüzarlar hedef şaşırtmazlar..

2007-12-28

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-12-28




Gorusunuz