Dün Van, bugün Ruha, Batman..

Saldırıyor kuduzlar ordusu.. Her alanda saldırıyor. Siyasi alanda, psikolojik alanda, sıcak temas alanında, sokakta, evlerde ve alanlarda.. Oysa ne diyordu Yalancıbaşı Erdoğan: "Siyasallaşma sürecine girmelerini özellikle teşvik etmemiz gerekiyor. Anayasal düzende siyaset yapsınlar." Nede güzel teşvik ediyorlar "siyasallaşma" sürecine girmeyi ..
Bu sahtekarlar güruhu siyasallaşmayı ne sanıyorlar? Sadece sandıkbaşına gidip oy atarak meclis dedikleri fikirler ahırında çoğunluğa yenilmeyi mi? Kürd'ün Türk olmakla iftihar etmesini mi?

Unutmasınlar bu tip "siyasallaşmayı" başka Kürtler de sözde teşvik edebilirler. Fakat bunu unutsunlar! Şu anda Kürtler tarafından yapılanlar siyasallığın daniskasıdır. Türk Silah kullanıyor.. Kürt'te kullanacak (her türlü mücadele şekli artık mübahtır). Türk Tarihi boyunca Kürd'ün hak arayışını, kendi kaderine sahip çıkma teşebbüsünü; eşkiyalık, teröristlik, anarşistlik olarak nitelemiş ve dünyanın karar sahibi güçlerine bunu kabul ettirmiştir. Ama bu böyle gelmişse de böyle gitmeyecektir. Bir göle atılmış taş gibi dalga dalga yayılan ve büyüyen halkalar misali direniş de doğru çizgide, doğru sloganlarla yayılacaktır. Direnişin romantik günlerinde atılan "berxwedan jîyane" sloganının pratik ile birleşmesinin tam da günüdür.

Son gelişmeler, Kuzey'de en aşağısından bir süre için işlerin başa kaldığını görüyoruz. Bu süre tamamen Kerkük Referandumu'nun zamanında yapılmasına bağlı olarak 43 gün ile sınırlıdır. Eğer Kerkük Referandumu "teknik sebeplerle" ertelenirse, ara ki bu petrol şehrini bulasın.. Türkler hiç saklamadan, Kerkük'ü "kırmızı çizgi"leri olarak dayatmış bulunuyorlar. Görüldüğü gibi kader Kürdistan'ı her adımda birleştiriyor, bütün Kürdistan'ın kaderinin aynı olduğunu açıkça hatırlatıyor. Kürdistan TV istediği kadar Erdoğan "şu olumlu teklifi yapmıştır" veya "Baykal iyi bir noktaya temas etmiştir" gibi afaki ve kendilerinin de inanmadıkları saptamalarla kamuoyu oluşturmaya kalksın. Emin olsunlar ki yakında bu ağız değişecektir. Bu saptamaların şu andaki bazı vaadlerden ve tehditlerden (bu tehdit elbette Moğol soyluların tehdidi değildir) ileri geldiğini biliyoruz. Ama bunun da bir haddi vardır.. Muz-Kamçı politikasının bocalayacağı günler yakındır..

Umarım Kuzey direnişçileri olgun davranarak insiyatifin Düşman'ın eline geçeceği bir öfke seline kapılmaz. Ben Gerilla önderliğinin geçirdiği badirelerden çok şeyler öğrendiğini biliyorum. Unutmayınız, Düşman'ın sarıldığı her ipi koparmak sabır ister. İp kullanılacak ustalık sayesinde kopacak, Türk girdiği çukurda kalacaktır. Amerikalı NATO komutanının söylediği gibi, İskenderê Makêdonî'nin aşamadığı dağları Türk'ün aşma hayali kursağında kalacaktır. Gerilla komutanlığı bu silahlı diplomasi'yi ve sıcak temas ustalığına katlanarak ermiştir.. Kürt Fedai birlikleri, Türkler'in tüm gösterişli eğitimlerine rağmen, yabancı tabiatta boşuna çektikleri işkence, o topraklarda doğmuş olanların yapabileceklerinin yanında ne olabilir ki? Helikopterler, Savaş uçakları, casus uçuşları, çok kötü bir benzetme olacak ama, Afganistan'da ne yapabildi ki? Kimse kendisi aldatmasın. Türk'ün Güney'de yapabileceği tek şey var, o da ovaları işgal etmektir!... Tabii ki karşısında caydırıcı bir güç veya kararlı bir direniş bulmazsa. Buna da bir "mim" koyunuz.

İşte işin başa düştüğü bu süreçte Kuzey'den umut verici protestolar ve direnişler yükselmeye başladı. Bu bağlamda PSK'nin ve HAK PAR'ın bildirilerini önemsiyorum. Bu tip karşı koyma eylemlerinin yaygınlaşması büyük bir psikolojik etki yaratacak, diplomasimizi güçlendirecektir. "Demokrat"ım diyen hiç bir Avrupa devleti demokratik mücadele için ayağa kalkmış olan Kürt partilerinin kapatılmasına seyirci kalarak, ne yapmamız gerektiği konusunda vaazda bulunamaz. Türk yayılmacılığına seyirci kalanlar bu yayılmacıların bir gün kendilerine de zarar vereceğini unutmamalıdırlar.

Ama biz yine de Kuzey itibarı ile kendi yağımızda kavrulacağız. Bu açıdan, hiç bir mevziyi mücadelesiz terk etmemeliyiz. TDP eğer kendisini fesh ederse buna en fazla Askerbaşı sevinecektir. Bizi kendi aklınca aşağılayan bir kişilik yapısına sahip olan süslü elbiseli Askerbaşı'nı sevindirici bir duruş, şu anda yaşanan mücadele günlerinde normal olan bir duruş değildir. Silaha, güce tapan bir güruhun naralarına kapılmamak mümkün değil.

Askerbaşı'nın istediği gibi oldu ve DTP hakkında 142 "suçtan" kapatma davası açıldı.. Halkın oyu ile bu güruhun meclisine giren 8 Kürt vekilin mebusluğu da sona erdirilecektir. Ben buna ikinci DEP çıkarması diyorum.. Bu haberin duyurulması ile Kürt Halkı'nın sokağa dökülmesinden sonra sonra polis-MİT-Kontralar-Özel timler birer canavar gibi silahsız halkın arasına dalıp sindirmek için rast gele gaz, jop ve panzer kullanmaya başladılar. Onlarca Kürt gözaltina alınmıştır, yaralananlar da cabası. İşte Nusaybin, İşte Van, Amed, Ruha ve Batman. Gece işçileri adını verdiğim evlere baskın ekipleri iş başında. Kürt İhanet ekipleri TV'lerde boy vererek psikolojik savaş alanına ihanetin gölgesini düşürmeye devam ediyorlar..

Şimdi bu zor günleri atlatmak alanda için usta yöneticilere ihtiyaç vardır. Görev herkesindir. Disiplin içinde yürüyelim. Herkes bulunduğu alanda elinden geleni yapmalıdır.

2007-11-18

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-11-18




Gorusunuz