Son toplantılar, son yanılgılar

-ABD Dişişleri Bakanı Condoleeza Rice Yarın Ankara'da

-Aynı gün "Irak'a komşu ülkeler" Istanbul'da iki sürecek olan bir toplantıya oturacaklar..

-5 Kasım'da Bush- Erdoğan görüşmesinde "müdahale haritası" masada olacak (Barkey)..

-Rice Ankara'ya ineceği günün hazırlıklarını tamamlarken, bilinen ABD tezlerini şu sözlerle tekrarladı: ''Türkler, Irak'a sınır ötesi müdahale gerçekleştirmemeli. Bu tür bir karşılık vermenin, sınır ötesi operasyonların, istikrarı bozucu etkisi olacağı yönünde uyardık. Ve herkesi, bu terörist probleme, kuzey Irak'ı istikrarsızlaştırmayacak şekilde bir çözüm bulunması yönünde birlikte çalışmaya cesaretlendirdik.''

Aynı Rice denge olsun diye Kürt Liderleri de Satterfield vasıtasıyla, PKK konusunda "adım atmamakla suçladı.. Ama problemim çözümü için Türkler'in Kürtler ve Iraklılar ile çalışması gerektiğini ifade etti. Anlaşılan Rice Erdoğan ile ne konuşursa konuşsun, elindeki PlanA+B+C vs konusunda tam bir ipucu vermeyecektir. ABD Dışişleri Bakanı, heyecanla konuşsa da esas olarak Erdoğan'ın anlattıklarını not edip Beyaz Saray'a gönderecektir.

-Aynı gün toplanacak olan Irak'a komşu ülkeler Devlet Başkanları, Suriye ve Irak hariç, geniş ölçüde Türkiye'ye moral bir destek sunacaklar. Bunların büyük bir kısmı ABD'nin Irak'ta bir yenilgi alması için İstanbul Camileri'nde dualar okuyacak tiplerdir. Toplantıda bulunmayan Irak Başbakanı bile bu takımdandır ve bunu defalarca Türk hükümetine fısıldamıştır.

Fakat bu toplantı öncesi Başkan Barzani ve Talabani'nin bazı demeçleri biraz yanlışlar içermektedir, ki bunun direkt sebebini bilmiyoruz. Bu demeçlerde:

a) PKK ateÅŸ kessin deniliyor.

Uzaktan bakan sanki PKK'nin bilerek ve isteyerek ateşkes ilan etmediğini sanır. Oysa

1) Ateşkes uzun zamandan beridir resmen sürüyor. Ama Türk Devleti ateşkesi kabul etmediğini açıkça belirtmişken, bu konuda PKK'nin üstüne gitmek her bakımdan yanlıştır. Çünkü ateşkes ilanından günümüze kadar Türk Generaller rejimi bilhassa Hakkari, Amed ve Dersim bölgesindeki asker sayısını sıfırdan yüzbinlere çıkarmış, yoğun bir saldırılar dizisi ile PKK'ye hiç bir seçenek bırakmamıştır.
2) Türk Devleti'nin PKK'yi bahane ederek Özgür Kürdistan'a savaş ilan ettiğini ileri sürüyorlar. Oysa her Kürt küçüklüğünde "Kurtla kuzu" masalını dinlemiştir. Bu masalda Kurt suyun gözesinden su içerken bir kuzu da daha aşağılarda bir yerlerde susuzluğunu gideriyormuş. Kurt birden uluyarak kuzunun tepesine dikilmiş ve: "Sen ne cesaretle suyumu bulandırırsın" demiş. Kuzu istediği kadar kurdun suyunu kirletmediğini iddia ededursun, kurdun saldırı planına engel olamamış..

Burada demek istediğim şu: Türk'ün niyeti, istemi vs PKK ile çok az ilgilidir. Türk'ün asıl derdi Kerkük'tür. Her vesile ile dile getirdikleri Kerkük'e ya sahip olma, ya da bu Kürt Şehri'nin asıl sahiplerinin eline geçmesini engellemektir. Liderler'imiz buna konsantre olmalı, iç birliği bu büyük kapışma gününden önce sağlamlaştırmaktır.

b) PKK silahı bıraksın deniliyor. Gerçi Başkan Barzani'nin bu konuda şartları vardır: Kürtler'in hakları için masaya oturulması.. Oysa Türk hala Kürd'ü aşağılamakla bir yerlere varabileceğini sanıyor.. Buna Zaxo Karargah Komutanı Dr. Rızgar'ın kullandığı askeri dille cevap verelim: "Türk ordusunun Güney Kürdistan'a girmesi durumunda 100 bin kişilik ordu ile karşılaşacaktır. Habur üzeri girmeleri durumunda 'bir milim bile yana çekilmeyeceğiz' (gerekirse-NB) 'ayaklarının altındaki toprağı yakacağız.'

-Bütün bu gerçekler Başkan Bush'un masasının üstündedir. 5 Kasımda Erdoğan kendi dosyasını takdim ederken ne kadar efelenir bilmiyoruz.. Ama gerçek şudur ki, pek memnun kalmayacaktır.. Türk Ordusu'na gelince; onlar şimdiden kar duasına çıksalar kendileri için daha hayırlı olacaktır.

2007-10-31

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-10-31




Gorusunuz