Tarih Yazılırken, "Türk'ün Kürtleri"nden bir tip: Ümit Fırat

Türk propaganda makinası, Askerbaşı'nın Kürdistan'a karşı, sözde hükümet kanalı ile, resmen savaş açma yetkisinin meclislerinden geçmesinden önce ve sonra bazı tipleri yeniden el üstünde tutmaya başladılar. Bunlardan Ümit Fırat denilen tip en ilgi çekicisi olarak öne çıkmış bulunuyor. Türk'ün en büyük TV'lerinde boy gösteren, en büyük gazetelerinde röportajdan röportaja koşan bu adam koştukça coşan, coştukça çamura batan bir fotoğraf çiziyor, kendisine sunulan imkanlarla o beş para etmez düşüncelerini bir zehir gibi ortalığa yayıyor, Kürd Genci'nin kafasını kısmen de olsa bulandırıyor.

Bu adam üstüne yazı yazmaya değmez diyenleriniz olabilir. Fakat ben kişi olarak, elimizden geldiği kadar Düşman'ı bu alanda birebir markaja almanın zorunluluk olduğunu biliyorum. Ümit Fırat eğer Türk Askerbaşı Basını tarafından kullanılıyorsa, bu kişiliğin ve tip kişiliklerin maskesini indirmek boynumuzun borcu olacaktır. Aksi taktirde psikolojik savaş alanında savaşımımız çok eksik kalmış olur. O halde bu tipi oluşturan şartları ortaya koymalı, onun Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ile ilgi ve ilişkisini doğru bir şekilde resmetmeliyiz..

Ümit Fırat kök olarak Çolig'lidir (Bingöl). 1940'ların başında, yani İnönü Diktatörlüğü döneminde bir memur olan babası, Erzincan'da iken 1945'te orada doğdu. Ruhsal şekillenmesine büyük etkide bulunan ilk çocukluk yıllarında burada, Kemalist babasının etkisinde büyüdü.. O zaman diliminde Kürtlük ile hiç tanışmadı. Daha sonra tayinleri Bitlis'e çıktı. Burada herşeyi dalgaya alan bir ortamda liseyi bitirdi. Bu kişilik kendisi ile tanıştığım 1960'lı yılların ilk yarısında hala hiç bir şeyi ciddiye almıyordu, ama Ankara gibi kaygan bir ortamda yerini Kürtler'in yanında aradı.

Eski gençlik döneminde spor sayfalarında taraftar olacağı kulüp olarak bir Türk Takımı'nı değil, Bask'ın "Atletico Bilbao"sunu tutuyordu. Çünkü bu takım İspanya'ya karşı Basklılar'ın bir silahı olarak görülüyordu.. Bu arada birdenbire bir Mussolini hayranı kesilmişti. Bundan dolayı yakınları ona "Duçe" adını taktılar. O, hep sopa yutmuş gibi dik yürüdüğünden Mısır Mitolojisi'ndeki "Apis Öküzü" ünvanını da almıştı..

Oturmamış siyasi kişiliğinin onu Faşist Duçe hayranlığından Sosyalist Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeliğine sürüklemesi hiç de şaşırtıcı değildi. O bu parti'nin içinde savaş verirken, TKDP, Bizim gençlik örgütümüz, ki Doğu mitinglerine ve birinci büyük ayrışmanın temellerini atmıştı, ve daha bir kaç Kürdistani örgütlenme teşebbüsü yaşanıyordu. 1968'in başlarında DDKO'nun kuruluşu aşamasına gelindeğinde Bay Fırat hala yerinden memnundu. TİP'nin 1970 yılında yapılan kongresinde sayı olarak 78 Kürd üyenin (sayı tam net değil) kesin tavır alması ile şu karar alınır:

"Türkiye İşçi Partisi Dördüncü Büyük Kongresi, (1) Türkiye'nin doğusunda Kürt halkının yaşamakta olduğunu, (2) Kürt halkı üzerinde baştan beri hakim sınıfların faşist iktidarlarının zaman zaman kanlı zulüm niteliğine bürünen baskı ve terör ve asimilasyon politikası uyguladıklarını, (3) Kürt halkının yaşadığı bölgenin Türkiye'nin öteki bölgelerine oranla geri kalmış olmasının temel nedenlerinden birinin kapitalizmin eşitsiz gelişme kanununa ek olarak, bu bölgede Kürt halkının yaşadığı gerçeğini göz önüne alan hakim sınıf iktidarlarının güttükleri ekonomik ve sosyal politikaların bir sonucu olduğunu, (4) bu nedenle, "Doğu sorunu"nu bir bölgedeki kalkınma sorunu olarak ele almanın hakim sınıf iktidarlarının şoven-milliyetçi görüşlerinin ve tutumunun uzantısından başka bir şey olmadığını.. kabul eder"

Bu karar 1971 Darbesi'nden sonra TİP'in kapatılmasına yol açar ve partili Kürt Aydınlar, bir kısmı hariç çeşitli Kürdistani oluşumlarda yer alırlar. İstisnaların içinde Bay Fırat da vardır. O, önce bir dersane, sonra da bir Zafer Çarşısı'nda (Ankara) bir kitap satış evi açar. Bütün Kürtler'e eşit mesafede ve uzak durduğu için dükkanı her düşünceden Kürdistani örgüt üyeleri ve liderleri için bir uğrak yeri olur. 1970'li yılların ortalarından itibaren bu kez onu Masis Kürkçügil'in sıkı bir arkadaşı, bir Troçkist olarak görürüz. 1980 Darbesi sırasında hayatındaki ilk tutuklanmayı "Troçkist" olmakla suçlanarak yaşar ve neticede yaklaşık 4.5 yıl hapis yatarak çıkar.

Bundan sonra Bay Fırat'ı artık PKK'ye karşı sıkı bir savaşın içinde görürüz. Hem de Türk Devleti'nin çok sevdiği bir tarzda.. O artık Kürt Davası'na karşıt kişiliğini tamamlamıştı. (devam edecek)..

2007-10-20

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-10-20




Gorusunuz