Kalite mi, Kantite mi?-II

Politik gözlemci veya kadro olarak yazarlık yapanlar şu kategorilerde yazabilirler:

-Eleştiri amaçlı olarak formüle edilmiş yazılar

Bu tür yazılar bilhassa savaş durumuna biraz ara verildiği dönemlere özgü olmalıdır (Kürt Milleti'nin sürekli savaş hali yaşadığını unutmayalım). Savaş ateşinin gürleştiği yaşadığımız süreç gibi zaman dilimlerinde, eline kalemi alan veya tuşların başına geçen her insanımız istediği gibi içindekini ak kağıda/ekrana dökemez. Bu dönemlerde varsa eleştiriyi gerektiren tolere edilebilir bir hata yüzyüze görüşmede karşı tarafa iletilir. Aksi takdirde yazılanlar cephedeki gerilla ve peşmergenin, milislerin, politik mücadele veren kadroların moralini bozar. Böylesi rastgele eleştiriler Düşman'a hizmet eder ve bizim nazarımızda bozgunculuktur.

İşte böylesi sıcak temas anlarında yazarlıkta kalite ön plana çıkmak zorundadır. Bu kalite, psikolojik savaş alanında en etkin bir şekilde karşı duruşu, bilgiyi, Düşman'ın zayıf taraflarını, savaş suçlarını, hukuksuzluğunu bulup deşifre etmeyi, Düşman basın ve yayın kurumlarının işlediği konularda satır aralarını iyi okuyarak zayıf taraflarını yakalamayı vs kapsayacak bir genişlikte olmalıdır. "Evde kalmış erkekler ve kızlar" gibi, sağa sola laf yetiştirmek, forumların, saytların, TV'lerin, gazetelerin veya seminerlerin ulusal mücadelenin zaferine kilitlenmesini gerektiren bir ortamda gündem saptırarak kendi şahsiyetlerini ön plana çıkarıcı kişiliklere hiçbir siber yayın ortamı izin vermemeli. Bazan hep forumlarda rastlarız, bu tür kişilikler uzun ve emek verilerek yazılmış olan metinlerde en can alıcı noktayı ön plana çıkaracaklarına, yazının bütünü ele alınmadıkça anlaşılamayacak bir yan cümleciği ele alır, onu tartıştırırlar. Bu geri zeka tavırlarının savaşanların/mücadele edenlerin moralına en ufak bir katkı sağlamadığını, tam aksine çok şeyler alıp götürdüğünü bilmezler veya bilmeye yanaşmazlar. Lanet olsun böylesi rahatı yerinde kişiliklere! Olmaz olsun bunların iğrenç, ulusal savaşta/savaşımda yarattıkları kuru gürültü!'

Yineliyorum, savaşın sıcak günlerinde ELEŞTİRİNİN, YIKICI ELEŞTİRİ OKLARININ VE HATTA DESİNFORMASYONUN YÖNELECEĞİ TEK HEDEF DÜŞMANDIR! Kendi mevzilerini güçlendirmeyen (siyasi anlamda) kopasıca kafaları aramızda barındırmayalım.. Böylesi bir aşamada kalite rakipsiz bir şekilde ön planda olmalıdır..

-İdeolojik mücadele amaçlı olarak formüle edilmiş yazılar

Bu yazılara da savaş ateşinin yükseldiği dönemlerde ara verilmelidir. Çünkü savaş, satılmışlar, ihaneti sanat edinmiş kişilikler dışında, bir bütün halinde Kürt Milleti'ne karşı veriliyor. O halde Düşman'a karşı koyacak olan şu veya bu kesim değil, Kürt Milleti'dir. Savaşın ufukta göründüğü dönemleri hazırlık dönemi olarak alırsak, ideolojik mücadelenin durması gereken kesitin başlangıcı burasıdır. Unutmayınız, her türlü iç mücadele Düşman'ı güçlendirir, moral seviyesini yükseltir. Bundan dolayı bu süreçte ikide bir bize ideolojik mücadele dayatanlar Kürt Milleti'nin saflarını zayıflatıyorlar. Bu tip insanların "yenilenme" denilen bir çabadan haberleri yoktur. Hep cepten yerler. Bakınız Türk Sağı ve soluna, Kürtler ile savaş/savaşım söz konusu olduğunda nasıl da ağız birliği yapıyorlar! Düşman'ın yetişkin, uzman, PS ustası kesimi oldukça fazladır. Bizdeki bazı aklı eveller bırakınız cereyan eden olayları algılamayı, Düşman'a olan hayranlıklarını boyun eğmeye, teslimiyete kadar götürmüşlerdir.

Kürt Milleti'ne önderlik yapan parti ve örgütler bu son savaşta bütün kaynaklarını çok samimi bir çaba ile harekete geçirmek zorundadırlar. İdeolojik mücadelenin bu süreçteki yıkıcılığına asla "papucu bırakmamalıyız", bırakmayacağız!

Düşman'ın sebep olduğu psikolojik ve sıcak savaşa karşı duruş amaçlı olarak formüle edilmiş yazılar

Bu tür yazılarda cümle seçimi, tavır seçimi yaşadığımız süreçte alabildiğine önem taşır. Yaşadığımız süreç.. Kan kokan bir süreçtir bu. Son kavgamızın, "ya zafer, ya zafer" diye yola çıkan dağlarımızın kahraman bekçilerinin, vadilerimizin politik savaşçılarının direnişe davetiye çıkardığı virajıdır bu süreç. Hiç kimse savaşım veren insanlarımızın moralını bozma hakkına sahip değildir. Düşman, ister zamana yaymış olsun, ister bugünden yarına bitecek diye planlamış olsun, imhaya dayalı bir savaşı bütün açıklığı ile başlatmıştır. Büyük iç çelişkilerine rağmen Kürd'e karşı tek ağızdan konuşan bu barbar sürüsüne karşı elbette direnişte başarı getiren metodlar vardır. Bunların geliştirilerek hayata geçeceği süreçte kişi veya kişiler üstüne/üstlerine düşeni yapmadıkça Kürt değildir, Kürt milleti adına konuşamaz. Her insanımızın atabileceği bir taş vardır. O olmazsa nefret etme, sivil itaatsizliğe başlama hakkı söz konusu edilmelidir.

Yazar veya mesajcı, halkının savunduğu "kendikaderini tayin hakkı"nı lafta değil, özde benimseyip hazmetmelidir, ki bu ruhu yazılarına tüm sıcaklığı ile aksettirebilsin. Yazarlar aynı zamanda Düşman'ın yürüttüğü psikolojik savaşta yapılan ve söylenenlerin ne anlama geldiğini çok iyi kavramalıdırlar. PS yöntemlerini bilmeyenler anında Düşman'ın oyununa gelebilirler. Bunlar çok önemli kavramlardır.. Buradan varılacak nokta "berxwedan jiyane" (direniş hayattır) gibi erişilemez bir sloganın içselleştirilmesi ve kitleye enjekte edilmesidir. Dikkat edelim, halk, ayakları yere basmayan, eylem ile güçlendirilmeyen yüksekten atmalara beş paralık prim vermez. Ama sıcak temas bir kere başladı mı Kürt Miilleti her türlü moral desteğe açık olduğunu gösterecektir.

Yazar bugün alınacak bir yenilginin ne anlama geldiğini çok iyi kavramalı, yerini içtenlikle seçmelidir. Ya karnı az-çok tok bir köpek olmayı benimseyecek, ya da Düşman'a var gücü ile karşı duran aç, ama sonuna kadar özgür bir kurt olmayı tercih edecektir. Biz aç Düşman'dan aman dilemeyen başı dik bir kurt olmayı tercih ederiz.

Tüm bu saptamalarımız kalitenin önemini ortaya koyuyor. Ama unutmayınız, kaliteden amacımız süslü, içi boş, döneme hitap etmeyen, sınıfta kalmış görüşlerin, TV'leri, gazeteleri saytları ve forumları istila etmesi değildir. Kalite; süreci yakalamak ve ona göre süratle tavır belirlemektir.. Boş bir kantite (çokluk) ise engelleyicidir..

2007-10-07

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-10-06




Gorusunuz