Bay Başkan Talabanî, celladını sev diyor!

Öncelikle biraz edeb dışı formüle edilmiş bir soruya cevap vereyim: Ben 2002 Kasımı'ndan sonra yazdığım ve PKK Lideri Öcalan dahil, geliştirdiğim bütün eleştirilerin Kürdistani bir çizgide ısrarın sonucu olduğunu ve tümünün altına imzamı atmaya hazır olduğumu buradan açıkça beyan ediyorum.. Bana gelen pekçok mailden anladığım kadarı ile bağımsız Kürt okumuşlarının böylesine Kürdistani ve tam bağımsız bir duruşu pek anlamış değiller. Ben bunu onların angajmanlarına bağlıyorum. Ya şu partiye, ya da bu partiye ısrarla angaje olmak, beraberinde söz konusu partinin/partilerin üyeliğini de getirmeliydi. Ama bu kritik aşamada, bu şahsiyetelerimiz sadece karşı tarafı, en sert deyimi ile, karalamaktan başka bir iş yapmıyorlar. Bu da olumsuzluk yapan yöneticilerin daha pervasız bir şekilde davranmalarına yol açıyor. Bir şey daha; Eleştiriler devreseldir. Amacını aşmamalı. Şu anda en büyük birlik günü olması gerekirken hala, özellikle PKK'yi hırpalamaya çalışmak, düşmanın güçlenmesine katkı sunmaz mı? Eleştirici bir şeyleri yıkmaya çalışırken fiili olarak emak sağlayarak, perspektif vererek yerine yeniyi koyabilmelidir.. Ama yıkmak yerine yenisaini inşa ederek ülke savunmasında omuz omuza yürümek daha uygun değil mi?

Şimdi Bay Başkan, Talabanî'ye dönelim.

Ben bu yazımda bütün hatları ile kişiliğini tanıdığım Bay Başkan'ın bu yönüne, yani geçmişteki duruşuna girmeyeceğim. Kendisini 1950'den beri takip ettim (hakkında yazılanlarla, eylemsel duruşu ile). Ben kişi olarak1961'den itibaren ise neredeyse Güney'in her taşının yerini her ihtilalcinin şeceresini bilecek kadar olan bitene angaje olmuştum. Kendisini en ayrıntılı ve bilinçli olarak tanıdığım ve takip ettiğim süreç budur. Bunlara girmeyeceğim. Her şeyi çıplak konuşmak, bizim yerimize düşmana fayda sağlar. Ancak şu anda cereyan eden bazı şeyleri konuşmamak, tam tersine Kürdistan'a zarar verecek bir hal almıştır. Bu açıdan Bay Başkan'ın son bir iki haftadır söylediklerini masaya yatırmak farz olmuştur. Çünkü bunlar Kürdistani açıdan yenilir yutulur cinsten değildirler..

Bay Başkan: "PKK gidip kendi ülkesinde savaşsın" diyor! Şimdi bu sözlere bakıp irkilmeyen kaç Kürt Milliyetçisi, yurtseveri, İslami düşünce sahibi insanı, sosyalisti var? Yok! Olmamalı! Bu sözler tesadüfi değildir. Bay Başkan şimdiye kadar hep Baban Mıntıkası'nı kendi küçük Kürdistanı olarak kabul etmiş, sıkıştığında ise bütün Geney'i de kapsama almıştır. Bay Başkan'nın bir gün olsun, göğsünü gere gere Kürdistan'ı, Kuzeyi, Güneyi, Doğusu ve Güney-batısı ile bir bütün olarak görüp telafuz ettiğini görmedik. Bay Başkan "Ülkelerine gitsinler" demekle doğrudan doğruya yapay Türk Devleti'nin " ülke" olarak kabul ettiği bütün toprakları kast etmiştir. Bu durumda işgal ve sonunda ilhak edilmiş olan ülkemizin Kuzey'i de Türkiye'ye ülkesinin bir parçası olarak "hediye" edilmektedir.. Söz konusu lokma elbette Bay Başkan ve işbirlikçisi Türk Devleti'ne fazla gelir. Ama iyi bir analiz bizi başka türlü düşünmekten alıkoyuyor.

İnsanlarımız şunu yıllarca tekrarladı: Kürdistan tek ülkedir ve dört ilhakçı yapay devlet tarafından yutulmuştur. Kuzeyli partilerimizin bila istisna hepsi bunu böyle ifade ediyor, nihai hedef olarak tüm Kürdistan'ın kurtuluşunu stratejik hedef olarak belirliyorken, bölücü Bay Başkan Düşman'a yaranmak için işbirliğinin en kirlisine bile hazır olduğunu demeçleri ile zımni olarak ortaya koyuyor. Bunları öngören biri bir lider profili çizmiş olabilir mi?

Bay Başkan hem Güney'de, hem de Kuzey'de bölücü bir rol oynuyor. Güney için öngörüleri, birlik için atılan adımları yavaşlatmasını, yer yer engellemesini hep beraber takip ettik. Daha henüz Irak Geçici Anayasası yürürlüğe girmemişti hazırlıkları yapılıyordu. Bay Başkan!da bu hazırlıklar sürecinde Süleymaniye'de aydınlarla bir toplantı organize etmiş, sözde fikir alışverişinde bulunacaktı. Toplantıda konu Kerkük'e gelmişti. Bu sırada Şair Şêrko Bêkes söz alarak neden Kerkük'ün Kürdistan'a bağlanması için çalışılmadığını sordu. Cevap bir nevi kükreme ile geldi ve gücümüzün yetmediği şeylere kalkışmamamızı, Kerkük'e özel bir statü verilmesinin yeterli olduğu mealinde sözler söyleyerek işi kapattı.. Bu aşamada Bay Başkan Irak'ın Devlet Başkanlığı'na oynuyordu. Kalıcı Anayasa kabul edildikten sonra bu isteğine Başkan Mesut Barzani'nin desteği ile erişecekti.

Bay Başkan Süleymaniye ile Hewlêr yönetimlerinin birleşmesi sürecini hızlandırmakta da (bazı YNK'lilerin de katkısı ile) hep isteksiz davrandı. Bu ayak sürümesi, Güney'de kurtuluşu tamamlayacak olan adımların atılmasını geciktirdi, Güneyli Halkımız'ın gerçek gücünü gösterme fırsatını engelledi. Şimdi ABD'nin geri çekilme sürecinin söz konusu olabileceği bir noktadayız. İşte bu noktada Bay Başkan Irak'a, giderek Kürdistan'ın Güneyi'ne komşu yapay devletleri yeniden keşfetti. En fazla da Türkiye'deki sahte İslami iktidarla flört etmeye başladı..

Bazıları Bay Başkan'ın bu tutumunu Güney'de özgür bir hayat kuran 6 Milyon Kürd'ün korunması için harcanan çaba olarak algılayabilir. Elbette kazanımı korumak bir görevdir. Bir lider macera aramaz. Bu tamamen doğrudur. Dahası bir gerilla lideri ile seçilmiş bir devlet başkanı da aynı dili konuşamazlar.

Fakat Kürdistan'ın korunmasında büyük rol oynayan ABD, 4.5 yıldan beridir orada. Beyaz Saray'da Kürt Halkı'nı çok iyi anlayan Başkan Bush gibi bir liderin işbaşında olması da bir şanstır. Bay Başkan Talabanî'yi orada ağırlayan Mr Bush değil midir. Peki sormazlar mı, "eğer yurdunu çok seviyor idiysen neden bu 4.5 yıllık süre içinde bütün uyarıları kulak ardı edip Kürdistan'ı askeri yönü itibariyle de olsa güçlendirmek için Süleymaniye Yönetimi ile Hewlêr Yönetimi'nin sımsıkı birleşmesi için var gücünle çalışmadın? Hatta tam aksine birliğe giden yolu bir dereceye kadar tıkadın?"

İşte Güney'de bölücü, Anayurt çerçevesinde bölücü, merkezde hep kendisini gören Bay başkan bunun için PKK'ye adeta nota verircesine şunları dikte ettirmeye çalışıyor:

-Git "kendi ülke"nde savaş!

-Kendi dağlarına çık!

-Ya da silah bırakarak Türk Devleti'nin verdiği demokrasi olanağından faydalanarak politika yap!

-(Bizim ülkemizde) kalacaksanız silah bırakarak burada politika yapının!

Bu bölümün sonunda çok büyük bir ricam olacak (PKK'ye): Siz siz olun bu bölücü oyuna gelmeyin! Duymamazlıktan gelmek bence büyüklüktür!

Devam edecek

Sirac Kekuyon (Bilgin)

2007-09-14




Gorusunuz