Mümtaz Kotan hep böyle mi yazar?

Bu yazıyi yazmakla sizi meşgul ettiğim için çok özür dilerim. Yaşadığımız bu ağır süreç böylesine cevap yazıları ile az da olsa zarara uğratılmamalı idi. Fakat Kotan'ın yazdığı kitap uzunluğundaki bir makalesi öylesine gerçek dışı saptamalarla ve "bilgilerle" doludur ki, tesadüfen okuduğum bu makaleyi, beni ilgilendiren bölümü itibarı cevaplamayı gerekli gördüm. Kotan'ın adetidir, gerçek dışı da olsa, yazdıkları ile kendisini hep merkeze koyar, "tarihe belge" bırakmaya çalışır ve bu arada gündeme oturma umudunu da canli tutar. Onun bu oyununa geldiğim için tekrar özür diliyorum..

Bu Zat'ın yazdığı e-kitabın adı; "Tarihin karartılması eylemi üzerine" "Somut bir örnek; Devrimci Doğu Kültür Ocakları" üzerine" başlığını taşıyor. Neredeyse baştan aşağı gerçek dışı..

İşte beni ilgilendiren kısa bölüm:

*Siverek Öğrenci Yurdu Toplantısı

Ankara'da Siverek yurdunda geniş katılımlı bir toplantı düzenlenmişti. Toplantıyı M. Sıraç Bilgin yönetti. Toplantı aynı zamanda, "Doğu"da devletin baskı ve köy aramaları eylemleri için birliktelik sağlamak, en azından ortak bir miting koymayı da amaçlıyordu. Bu toplantıda Sıraç ile aramızdaki tartışma çıkmış, ben ve bazı arkadaşları Sıraç hatırladığım kadarıyla dışarı çıkarmaya kalkışmıştı. Toplantıyı terk etmiş de olabiliriz. N. Büyükkaya da İstanbul'dan görevli katılmıştı. Bu olay bizim lehimize oldu, birçok unsur DDKO kuruluşunu desteklemeye, bize katılmaya karar verdi. Sıraç gerekçe olarak, bu kuruluşun TİP yanlılarının bir güç toplama ve kullanma taktiği olduğunu ileri sürüyordu. Aslında Sıraç'ın o günkü durumu çok ilginçti, bunu burada detaylandırmak gerekmiyor. Bize böyle davranamazdı, ama kuruluşumuzu tamamlamak üzereydik ve ilke kararlarımıza çok bağlıydık. Ondan korkmadığımızı biliyordu. Dağınıklığı ve bütün Kürt gençliğini toparlamaya, kuruluşumuzu oluşturmaya çok özen gösteriyorduk. Bu konuda kararlıydık ve ciddiydik. Neyse, toplantıyı terkettik, dışarı çıktık. O açıkça kabadayılık yapıyordu, ama sonra bu davranışından pişman oldu.

----------
Şimdi kısa ve lafazanlığa kaymadan cevap verelim: Kotan "Ankara'da Siverek yurdunda geniş katılımlı bir toplantı düzenlenmişti. Toplantıyı M. Sıraç Bilgin yönetti. Toplantı aynı zamanda, "Doğu"da devletin baskı ve köy aramaları eylemleri için birliktelik sağlamak, en azından ortak bir miting koymayı da amaçlıyordu" diyor.

Cevap: Evet Siverek yurdunda bir toplantı yapılmıştı (1967). Toplantı gerçekten çok katılımlı idi. Ben toplantıya tesadüfen yetişti. Batman ve Dersim Mitingleri'nin verdiği moralle oradaydım. Toplantının asıl sebebi "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Mitingleri"ne Türk Devleti'nin başkenti Ankara'da noktayı koymaktı. Ankara'da Kotan'ın arkadaşlarının başını çektiği bir tertip komitesi oluşturulmuş, anladığım kadarı ile gerekli desteği alamadıkları için istifa etmişlerdi. Komite Başkanı Ruşen Arslan idi. Uzun bir konuşma yaparak neden istifa ettiklerini anlatmıştı. Kurulacak olan yeni komiteye bütün güçleri ile yardımcı olacaklarını bildirerek yeni komite için isim belirlenmesini istedi. Salon ağız birliği etmişcesine beni önerdi. Ben de yeni komiteyi kendim seçtim ve "bu işin geri dönüşü yok" dedim. Fakat biz miting hazırlık çalışmalarına başladığımızda Kotan ve Arslan görünmez hale geldiler.

Kotan "Sıraç ile aramızdaki tartışma çıkmış, ben ve bazı arkadaşları Sıraç hatırladığım kadarıyla dışarı çıkarmaya kalkışmıştı. Toplantıyı terk etmiş de olabiliriz. N. Büyükkaya da İstanbul'dan görevli katılmıştı. Bu olay bizim lehimize oldu, birçok unsur DDKO kuruluşunu desteklemeye, bize katılmaya karar verdi. Sıraç gerekçe olarak, bu kuruluşun TİP yanlılarının bir güç toplama ve kullanma taktiği olduğunu ileri sürüyordu."

Cevap: Kotan'ın saçmaladığı nokta, bu toplantının DDKO'ların kuruluş toplantısı olarak sunmasıdır. Böyle bir şey yok.. Toplantı sadece Miting tertip komitesinin oluşturulması ile ilgiydi. Kotan'ın arkadaşları muvaffak olamıyacaklarını anhlayarak istifa etmiş, onların yerine yeni komite kurulmuştu. Hepsi bu.. Ben kimseyi dışarı çakarmaya çalışmadığım gibi, bu Zat'ın iddia ettiği şekildeki bir tartışma da cereyan etmedi. Dolayısıyla "TİP Yanlıları ile ilgili bir belirleme de olmadı. O günleri bilenler iyi hatırlarlar, TİP'li Kürtler'in büyük bir kısmı bu partiden ayrılmaya ve ulusal sol çizgilerde yol almaya başlamışlardı bile..

İşte İbrahim Güçlü'nün (ki o zamanlar Kotancı idi) konu ile ilgili görüşleriinden bir bölüm: "TİP'nin örgüt olarak benimsediği program ve genel düşünce konseptininin Kürtler olarak ihtiyacımıza cevap vermediği/veremediği kısa bir zaman içinde ortaya çıkmaya başladı. O noktadan sonra, biz Kürtler için yeni arayışlar başladı. Bu arayışlar, 1968 yılının sonlarında yeni ve Kürtlere özgü bir örgütlenme ve anlayış çerçevesinde gelişmeye başladı.

Bu durum, 1969'ların başlarında netleşmeye başladı. DDKO çalışmaları somut bir hal aldı."

Yani 1967'de DDKO'lar konuşulmuyordu. TİP'li Kürtler 1968 yılı itibarı ile kendi yollarını çizmekteydiler. DDKO'lar 1969'da kurulmaya başlandı, ki o sırada ben Serhat'te idim.

Kotan " Aslında Sıraç'ın o günkü durumu çok ilginçti, bunu burada detaylandırmak gerekmiyor. Bize böyle davranamazdı, ama kuruluşumuzu tamamlamak üzereydik ve ilke kararlarımıza çok bağlıydık. Ondan korkmadığımızı biliyordu. Dağınıklığı ve bütün Kürt gençliğini toparlamaya, kuruluşumuzu oluşturmaya çok özen gösteriyorduk. Bu konuda kararlıydık ve ciddiydik. Neyse, toplantıyı terkettik, dışarı çıktık. O açıkça kabadayılık yapıyordu, ama sonra bu davranışından pişman oldu" gibi saçma sapan kabadayılık hikayeleri ile beni şüpheli duruma sokmaya çalışıyor, bu "kabadayılığım" sonucu toplantıyı terk ettiklerini falan da uyduruyor.

DDKO'lar'ın kuruluşuna gelince, Türk Devleti'nde bir ilk olan bu örgütün kuruluşunda daha önce birlikte hareket ettiğim arkadaşların tam anlamı ile belirleyici rol oynadıklarını, gizli kalma uğruna kuruluşun yönetimini bu ekibe bıraktıklarını söylesem yeter..

2007-07-03

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-07-03




Gorusunuz