Sevr mi hortluyor, Kemal mi?

Sn Tuğluk'un yazısının metnini Radikal'in internet Site'ında okudum. Öte yandan Türk Kontra basınında çıkan yorumları da okudum. Utanç duymamak mümkün değil. DTP Eşbaşkanı'nın partisi tarafından red edilemeyen makalesi Kürt Milleti'nin İstiklal veya Özgürlük mücadelesinde beklenmeyen bir yazı değildi. Uzun süredir, bazı sporadik Münferid) çıkışlar dışında dışında DTP hep söz konusu makale çerçevesinde bir rota izlemiş, Kürt Milleti'ni de, başka alternatiflerin önü tıkandığı için, tek başına arkasından sürüklemiştir. Şu son demeçte, tam olmasa da generallerin istemlerini yerine getirerek meclise girme vizesi ve grup kurma şansını yakalama isteği ağır basmaktadır diyebiliriz.

Makalede, dolayısıyla DTP konsepti'nde üç nokta öne çıkmaktadır. Bunlar

-Misak-ı Milli,

-Sevr,
ve

-Kemal'in kutsanmasıdır.

Misak-ı Milli..

"Misak-ı Milli"nin sözde metnini bu yazıya ek olarak sunacağım. Fakat burada kısa bir şekilde metnin vücut bulma şeklini de kısaca ortaya koymak gerekiyor. Baktığım kaynaklar arasında en özlüsü "Nefat Kaymaz, "Misak-ı Milli Üzerine Yapılan Tartışmalar Hakkında" adlı araştırmasıdır (Wikipedia). Bundan anlaşıldığı kadarıyla, böyle bir metin, Meclis-i Mebusan'ın açık veya gizli oturumlarının hiç birinde görüşülmüş değildir. Eldeki metnin Felah-ı Vatan grubunda kabul edildiği hususu ön plana çıkıyor. Yine Sir Horace Rumbold'a göre (İngiliz temsilci) yayınlanmış hiç bir imza listesi de yoktur. Bu durumda eldeki "kutsal metne" nasıl güvenilebilir.

Misak-ı Milli derken, hiçbir tartışmalı nokta üzerinde ısrarla durulmamış, Sadece Kürdistan'ın Güney'i üzerinde oyunlar oynanmıştır. Türkler, Araplara kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde halkoylaması istemesine karşın, Musul Vilayeti'nde bunu istememektedir. Misak-ı Milli adını verdikleri uyduruk metinde şunları dile getiriyorlar: "(30 Ekim 1918 günkü Mütareke yapıldığı sırada), mütareke çizgisi içinde din, soy ve amaç birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve özveri duyguları besleyen soy ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin koşullarına saygılı Osmanlı-İslâm çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tümü ister bir eylem, ister bir hükümle olsun, hiçbir nedenle birbirinden ayrılamayacak bir bütündür".

Eh bunu sebebini sadece petrola bağlamak elbette saf dillik olur. Onlar Güney'de oluşacak bir Kürt oluşumunun Kuzey Kürtleri'ni de etkileyeceği hesabı içindeydiler. Bundan dolayı bütün güçleri ile Araplar'ın otonomi veye faderatif bir sistem içinde de olsa ulusal kimlikleri ile ortaya çıkmasını engellemeye çalıştılar (şimdi de 1920'leri mi yaşıyoruz?). Bu saptama çok önemlidir. Bunu anlamadan günümüzü anlamak mümkün değildir. Tuğluk ve ekibi, o çok karanlık niyetleri ve cehaletleri ile TARİHİN TEKERRÜRÜ gibi uğursuz, iğrenç ve sonuna kadar karşı duracağımız bir duruş sergiliyorlar. Bu duruş sonuna kadar Türk'e hizmettir.

İsmet İnönü, Musul'u yutmak için, Lozan'da Türkler ile Kürtler'i aynı kefeye koyarak "Türk" ilan etmiş ve Musul Vilayeti'nin Kemalist Devlete bağlanması için akla hayale gelmedik oyunlara başvurmuş, ama Musul konusunda sadece nasihat almıştı. Kemalistler'in yumaya çalıştığı Musul Vilayeti'nin nüfus yapısı da ilginçti, şöyle: Toplam nüfus, 785.468. Kürtler'in sayısı: 452.720. Türkler'inki ise 65.895... İşte bu nüfus yapısı ile koca Vilayet "Türk sayılıyordu.

Bu uyduruk Misak-ı Milli denilen varakayı red etmeyen Kürd'e Yurtsever denilemez. DTP kendisine çeki düzen vermeli, elinden geldiği kadar Kürdistani çizgiye dönmelidir. Bunları yapamıyorsa, tarihin tekerrürünü isteyen güçlere omuz vermekten sakınmalı, en hafif deyimi ile yöneticiler "çenelerini kapatmalıdırlar."

Sevr hortlağı...

Sevr, Lideri'nden militanına kadar bütün PKK'liler'e aşılanan ve "Emperyalist bozgunculuk" temelinde yaklaşılan bir hortlak olarak algılatılmaktadır (hortlak sözünü Tuğluk'tan ödünç aldım). İşlenen tema "emperyalistler Türk-Kürt çatışması kurguluyorlar" gibi bir saptırmaya dayanıyor. Peki sormazlar mı; madem öyle "bazıları" neden Irak Savaşı'ndan çok önce Türkler ile Kürtler'i çatıştırdılar?

Sevr konusunda Kürtler temelde iki ayrı düşünce dile getirirler: Sevr'i benimseyenler ve Sevr'i red edenler. Bunları pratikte görüyoruz.

Ben kişi olarak Sevr'e karşıyım! Ama DTP ve PKK'nin tam aksi istikamette. Sevr'e karşıyım, çünkü bu antlaşma ile yurdumuzun büyük bir bölümü "Batı Ermenistan" adı altında Ermenilere terk ediliyor.. Sevr'e karşıyım, çünkü Sevr imzalanırken aldatılmış olan atalarım, bu antlaşmayı aleyhimize sonlandırmak için akılsız bir "İslam Halifesi'ni koruma hizmetkarlığına soyunmuşlardı. Bu anlamda atalarıma da karşıyım.

Bir Kürt Nasıl olur da celladının hükmettiği bir devleti payidar kılmak için bu kadar alçalır? Sana ne Sn Tuğluk Türk'ün güçlü bir devlet kurması? Kurdu da ne oldu? Seni-beni-onu Kürt olduğu için kesmedi mi? Aklınızca bazı koşulları satır aralarına sıkıştırıyorsunuz. Sanki Osmanlı'nın bütün oyunlarının mirasçısı Tuğluk ve arkadaşları imiş gibi.. Oysa onlar sizi Psikolojik savaşlarında kullanıp, Kürt Ulusal Davası'da esaslı bir darbe indirdiler bile. Daha ne olsun? Sevr, Misak-ı Milli ve Atatürk, Kürtler'in Türk kanunlarına uygun olarak kurulmuş ve sözüm ona "yasal" faaliyet gösteren en büyük partisi tarafından kucaklanmış, aklanmıştır.

Size ne Sn Tuğluk?, Size ne Türk Devleti'nin yaşaması, refahı, mutluluğu? Senin Milleti'nin hayatına kastetmiş ve hala bütün vahşeti ile aynı yolda yürüyen bölgesel bir canavarı daha da güçlendirmek, Size ne kazandıracak.. Hele hele Güney'i bile "işgalle değil de gönüllü olarak" Türk'e sunmak sizin gücünüzün dahilinde mi?

Atatürk

Hele KKK Lideri'nin neredeyse her avukat görüşmesinde göklere çıkardığı Atatürk'ü, Sizin de "O bir mucizedir, ölümsüzdür" kelimeleri ile putsal bir tanrıya çevirmek hangi akla hizmettir? "Kurtarıcı motif, tarihsel imge Atatürk" size kutlu olsun. Elbette toptancı değiliz, ama bu düşüncede olan tüm DTP'liler Kürt Milli Davası'na düşmanlık etmektedir.
Oysa Atatürk, tarihin saptadığı en iğrenç diktatördür. İlk yokettiği millet Pontuslar'ı, Batı Grekler, Lazlar ve Gürcülerdir Ardından 85 yıldır Kürtler'i yok etmek için oyun üstüne oyun sergilemektedir. Kürt Milleti uyanık olmazsa Atatürkçü DTP'liler ve KKK Lideri'nin sayesinde bu sürecin sonunda tarihe karışacaktır.

Şimdi can alıcı bir soru: Gerilla niçin savaşıyor? Misak-ı Milli, yeni hortlak Sevrciler'i püskürtmek ve Atatürk'ün büyüklüğünü muhafaza ve müdafaa için mi? Bizce hayır! O halde hedef neden deklere edilmiyor?

2007-05-29

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-05-29




Gorusunuz