Bu böyle sürmemeli

Kürdistan üstüne gittikçe daha açık bir satranç oynanıyor. Türkler, Askerbaşı'nın arkasındaki yerlerini tereddütsüz almış durumdadırlar bkz Ankara, İstanbul, İzmir vs mitingleri). Bu destek psikolojik savaş ve fiili savaşı kazanma umudu için esastır. Türk Askerbaşı, bir derneği dahi ihmal etmeden mitingler düzenletmiş, Anti-Laik dediği AK PARTİ ve Kürt Milleti karşısında güçlü bir mevzi kazanmış bulunuyor. Yani birleşebilir bütün güçlerin birliği artık "cepte keklik" sayılıyor. Buradan çıkaracağımız birinci ders: Birlik ve doğru bir yürüyüş programı Kürt Milleti'ni zafere kilitler, nihai çözümlemede zafere götürür..

Türkler'in önemli bir sloganları var; "Vatanın bölünmezliği ve Milletin istiklali tehlikeye girdiğinde her şey ikinci plana itilir". Şu anda Kürt Milleti'nin tarih sahnesi'ne çıkış kararlılığı, Türk Askerbaşı tarafından "vatanın bölünmezliği"ne yönelik bir tehlike olarak algılanmıştır. Endişeleri "ilhak ve işgal"e karşı Kürtler'in daha güçlü bir reaksiyon gösterebileceğidir. Özgür Kürdistan'ın başarılı olması halinde buranın en aşağısından bir çekim merkezi hatta örnek alınması gibi bir "riski" taşımasıdır. Şu halde ders iki: İstiklali ve vatanı gasp edilmiş olan Kürt Milleti, bu durumun devam etmesine müsaade edemez. Tüm programlarını özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkına uygun olarak hazırlamadıkça PARTİLER, ÖRGÜTLER VE GRUPLER KENDİ KENDİLERİNİ KANDIRIRLAR..

PUKMedia'nın geçtiği bir haberin şu bölümüne bakınız: "lrak Başbakanı Dr.Nuri El Maliki'nin 29 Nisan günü resmen imzaladığı 4 ayrı kararı yürürlüğe girerek uygulama süreci tüm hızıyla sürerken, lrak hükümeti başlatılan anayasal süreci durdurmak için harekete geçtiği bildirildi." (!) El-Qaida bir diğer yandan tehditlerle kendini gösteriyor. Ben şundan yüzde yüz eminim: Ne Şiiler, ne de Sun'iler iç barışın sağlanmasını, ABD'nin başarılı olmasını istemiyorlar. Bu isteksizliğin altında ABD'yi başarısızlığa uğratarak çekilmesini sağlama güdüsü yatmaktadır. Çünkü her iki taraf da Kürtler'in tarih sahnesine çıkmaktaki kararlılığını ve ilk adımın Irak'ta atılmakta olduğunu biliyorlar. Burada Arap Milliyetçiliği; Şiilik ve Sün'ilikten daha öne çıkmaktadır. El-Maliki'nin 29 Nisan'da imzaladığı ve o günden itibaren hızla başlayan 140. Madde'yi uygulama sürecini durdurma ve halkoylamasını 2008'e erteleme teşebbüsünü 13 Mayıs'ta başlatması elbette tesadüfi değildir. Bunda açık bir şekilde Türk parmağı vardır. Ders üç: Ortadoğu'nun kaygan zemininde üç buçuk marjinalle dirsek temasına girerek ayakta kalınamaz. Gerçekler çok, ama çok katıdır bu bölgede. Onlarca imparatorluğu yıkan, milletleri tarih sahnesinden silen bu bölgede kitabi, denenmemiş, gerçeğe uymayan teorilerle insan ancak kendisini kandırır. Kürt Politikası kendisine karşı yaratılmış olan çemberi yırtma gibi bir strateji çerçevesinde yürütülmelidir.. Şu anda Kuzey'de oy hesabına dalmış olanlar, süngüsünü bağrımıza dayamış olan Düşman'ın niyetini hesaplayamayanlardır. O halde Kürt Politikası ve ortak yürüyüş paktı bütün bu sapmaları görmeli, dimdik bir duruşla ne yapacaksa vaktinde ve iyi hesaplanmış hedeflere yöneltilmiş sert bir program geliştirmelidir.

Türk Devleti bütün Kürt partilerine, şahsiyetlerine, gruplarına yönelmişken, "ben kitleyi peşime takmışım, Ahmet ve Mehmet de kim oluyor" anlamına gelen salakça iddia sahipleri konuşup yazdıkça beni fitil ediyorlar. Bu kadar mahalle çocuğu ağzıyla Kürt Halkı'nın önemli bir kesimine hitap edenler, politik önder olabilirler mi? Kürd'ü temsil ettiğini söyleyen bu insanlar, Türk Devleti karşısında neden aynı kabadayı tavrı gösteremiyor, sadece bir çok K harfinde oluşan ve aslında hiçbir şey istemeyenleri hatırlatan bir dille konuşuyorlar. Bunlar; "Kürtler'in kültürel hakları"nı talep eden bir Tarık Ziya'nın bile gerisine düşmüyorlar mı? Ders dört: Kürd'ün bir tek ferdine dahi önem ver ki Düşman'ın iyi silahlanmış olan ordusuna hak ettiği dersi daha kolaylıkla veresin!

Şimdi bu belirlemelerin ışığında önümüzdeki yola bakalım.. (devam edecek)

2007-05-14

Sirac (Bilgin) Kekuyon

2007-05-14




Gorusunuz