Yeniden Savaş rüzgarları..

Türk belli bir pazarlık momentinde. ABD Yöneticileri ile savaş ve muhtemelen Özgür Kürdistan topraklarına girmek için görüşmeleri üst düzey temaslarla sürdürüyor. Vazgeçmiyorlar. Vazgeçmiyecekler. Ya Kürdistanlılar, tıpkı İsrail gibi, onlara rağmen tarih sahnesine kuvvetle çıkıp bu vahşilerin can havliyle gerektiği kadar geri çekilmelerine yol açacaklar, ya da yok olup gidecekler.

Ben burada Türkler'in, Kürdistan'a karşı fiili sıcak teması içeren, yani psikolojik ve beşinci kol karıştırıcılıklarını göğüs göğüse vuruşmaya tırmandırdıklarında karşılaşacakları güçlükleri hatırlatma yoluna elbette girmeyeceğim. Bazı eski Kürt gerillalarının yaptığı gibi, askeri "bilgimin" yüksekliğini göstermek için sır olabilecek şeyleri ortaya koymayacağım. Sadece gelişmelere zihinsel açıdan hazır olmak için Düşman'ın manevralarını, bu menevralarda Türk'ün varmak istediği yakın hedef gerçeğini işlemeye çalışacağım.

Şimdi iki tarafın, yani Kürt ve Türk tarafının durumuna ve kozlarına şöyle bir bakalım..

Kürt Tarafı:

Kürt Tarafı gerek diplomatik dille ve gerekse açık seöik kelimelerle Türkler'e layık oldakları cevabı Başkan Barzanî'nin ağzından vermişti. Bunun yankıları çok büyük oldu. Hala da sürüyor.

Kürdistan Kültür Bakanı Felekeddin Kakeî dün verdiği demeçte, "PKK ve Kerkük meselesini gerekçe göstererek Kürdistan Bölgesi'ne yönelik operasyon düzenleme yollarını arayan Türkiye'nin asıl hedefinin Kürt varlığını ortadan kaldırmak" olduğunu söylerken bizim uzun süredir "kaleme" aldığımız "Türk'ün stratejik hedefi" gerçeğini veciz bir şekilde ortaya koyuyor. Aynı Bakan; (daha ,önce)Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi'ne,"sınır ötesi operasyon" söylemlerini 'sadece tehdit' ve 'seçim propagandası' olarak değerlendirdi, ancak; "Yine de bunun önlemi alınmalıdır" değerlendirmesinde bulundu (PUKMedia'dan).

Kürdistan Başbakanı Nêçîrvan Barzanî de son yirmi gündür boyuna Türk'ün tehlikeli macera hevesine dikkat çekiyor ve bunun Türkler'e hiç de yarar sağlamayacağına dikkat çekiyor.
Öte yandan ABD'nin Irak koordinatörü David Satterfield, ABD'nin sınır ötesi bir operasyona (yani doğru deyimi ile Kürt-Türk Savaşı'na) karşı olduğunu açıkça dile getirirken "müttefiği" TC'yi rencide etmeyecek diplomatik bir dil kullanmıştı (CNN Türk'te). Yine aynı TV Programında Başkan Barzani'nin demeçlerini konu alan bir soru üzerine Satterfield; "Barzani'nin açıklamalarının yapıcı ve yardımcı olmadığını kendisine açık şekilde ilettiklerini söyledi. Ancak, Barzani'nin bundan sonra benzer açıklamalar yapmayacağını garantileyemeyeceklerini" söyleyecekti. Bu ilginçtir. Satterfield'in çok daha ciddi sonuçlar çıkarılabilecek sözleri ise ' Türkiye, sınır ötesi bir operasyon yaparsa ABD'nin tavrı ne olur" sorusu üzerine de ekrana yansıdı. Büyükelçi Satterfield, 'Hipotezler üzerine spekülasyon yapmayacağım' diyordu.. Öyle görünüyor ki Satterfield TV stüdyosuna bir aba giyerek çıkmıştı ve altından Türkler'e sopanın ucunu gösteriyordu..

Sanki (neredeyse) ağız birliği etmişcesine Kake'i de "Ulusal haklarımızdan ne kadar taviz verirsek verelim yine de Türkiye gibi ülkelere yaranamayız. Bugüne kadar sürekli olarak diyalog ve yumuşak bir üslup kullandık. Bundan fazlasını kimse bizden beklemesin." Diyordu. Yani artık, amiyane tabiriyle "restine rest" deniliyordu..

Referandum sürecini ise yine ABD'li büyükelçi'nin ağzından kaydedelim: "Kerkük sorunun çözümünün anayasada yattığını" ifade eden Satterfield, "Kerkük Irak'ın iç meselesidir" dedi. Böylece referandum erteleniyor gibi PS yalanlarına da nokta konulmuş oluyordu.

Türk Tarafı:

Dışardan görüldüğü kadar sakin olmayan Türk Tarafı PS'ye büyük bir ağırlık vermiş durumda. Ama, savaş hazırlıklarını da büyük bir ciddiyetle sürdürüyor. Gerilla'yı "canlı hedef" olarak kullandığı "operasyonlar"da Türk askerleri önemli sayıda kayıp verdikleri halde, Askerbaşları Dersim'de, Çolig'de ve Şırnak'ta verilen kayıplarla taktiklerini düzelltme olanağına kavuştuklarını sanıyorlar. Ayrıca Cizîrê Botan'da hem şehir içinde yaptıkları gösterilerle, hem de dağlarımı'zı sürekli bombalayarak kitleye gözdağı vermeye çalışıyorlar.

Öte Yandan Türk Tarafı savaşa hazırlık ile ilgili sorulara karşı çok hassas davranmaya başladı, ki bu onlar için hayra yorumlanamaz. Mesela Gül, "Türkiye böyle bir operasyona hazırlık içinde midir?" Sorusuna "İsterseniz saatini, tarihi söyleyeyim sizlere. Bunlar ayaküstü konuşulacak konular değildir. Bununla ilgili dikkatli açıklamalar daha önce yapılmıştır." şeklinde verdiği cevap, hem iç politik kavgaya yöneliktir, hem de belki de bir gerçeği ifade etmektedir. Su uyur, Türk uyumaz. Yani, ilan edilmeden başlayacak olan Savaş kapıda da olabilir. Bunu ben hafife almıyorum. Özgür Kürdistan Yönetimi'nin de hafife almadığını üstte delili ile ortaya koyduk.

Bu arada ABD'nin tam tersine Think-Thank gruplarından ICG (Uluslararası Kriz Grubu) Türk tezlerine alabildiğine koltuk çıkıyor. Bu grup Kerkük'ün geleceğinin belirlenmesi için yeni bir süreç oluşturulmasını savunan bir rapor yayınladı. "Adil ve kabul gören" bu sürecin "Kürtler için referandumun ertelenmesi, güven arttırıcı adımların atılması ve uzlaşmaya öncelik veren yeni bir mekanizmanın bulunması anlamına geldiği" kaydediliyor. Adamlar sanki Karlofça Antlaşması'nde mağlup Türkler'e teslim şartlarını dayatıyorlar. Oysa bu konuda hem Kürt Tarafı ve hem de ABD Irak Anayasası'nın 140. Maddesi'ni açıkça tek çözüm yolu olarak kabul ediyor.

Ama raporu hazırlayanlardan biri olan Ortadoğu Projesi Direktörü Joost Hiltermann, yine de referandumun ertelenmesi gerektiğini belirtiyor. Hiltermann Amerika'nın sesi (VOA)da "Kerkük'te yeni bir sürece ihtiyaç var. Referandum ertelenmeli. Aslında, referandum yapılmayacak bile. Pratikte, referandumun 31 Aralık tarihine kadar hazırlanması mümkün değil" demekte. Ne akıl değil mi?

Sonuç olarak Kürt Savaş istemiyor. Ama savaşı dayatanlara bir çift lafı olacaktır.. Kürtler'in Kürdistan'ın "bir çakıl taşından" vazgeçeceğini düşünmesinler. Biz vatanımız uğruna 2.5 Milyon şehit verdik. Gerekirse bu rakam katlanır. Ama özgürlük, demokrasi ve kendi kaderini tayin hakkından dönüş yoktur. Umarız savaşı bir oyun sananlar bir daha oturup düşünürler.

2007-04-21

Sirac (Bilgin) Kekuyon

Not: (PS'ye Cevap) HPG, 12, 14 ve 16 Nisan tarihli açıklamalarında, Dersim, Bingöl, Bitlis, Şırnak ve Hakkari'deki son operasyonlarda çıkan çatışmalarda, toplam 69 askerin öldüğünü, 8 gerillanın da yaşamını yitirdiğini duyurdu. Dêrsîm'deki 10 şehit buna dahil değildir..

2007-04-21




Gorusunuz