Büyükanıt'ı dinlerken...

Aslında ne söyleyeceğini adım gibi biliyordum. Ama yine de konuşmasını en ince detayına kadar defalarca dinledim, vücut dilini, duruşunu inceledim. Sözlerinin taşıdığı ilkel ve bayatlamış anlamı yeniden yerine oturttum. Sonuçta aşağıdaki özet metin ortaya çıktı..

Öncelikle bu Zat'ın vücut dilini mercek altına aldım. Defalarca izledim. Türk Askerbaşı'nın bu yönü itibariyle de bir Psikolojik Savaş/ım (PS) uzmanı olduğunu ilk defa net olarak gördüm. Adam boyuna gülücükler dağıtıyor, şakalaşıyor, savaştan bahsederken sanki önemsiz bir gezintiden bahsediyormuş gibi tavırlar takınıyordu. Bununla "askeri kararlılığın" boyutunu göstermeye çalışması kelimenin tam anlamı ile harikaydı. O bu tavrıyla Kürtler'in yüreğüne korku salmayı, Türk'ü rahatlatmayı ve kararlı birer milliyetçi gibi davranma hususunu pekiştirmeyi hedefliyordu. Benim "Psikolojik Savaş" adlı yayınlanmamış kitabımda bu davranış "stratejik PS" olarak geniş bir şekilde yer alır. Bu konuda kitabın bir yerinde şunları kaydetmiştim:

"Psikolojik savaşımın bu türünde hedefte tüm direnişçi halk vardır. Korkutma amaçlıdır. Stratejik PS tüm halka, halkın başlıca anahtar şahsiyetlerine (eşrefa), demokratik kuruluşlarına, din adamlarına, aşiret reislerine, aydınlarına ve siyasi partilerine yönelik olarak (onlara karşı) büyük bir etkinlik ve kararlılıkla yürütülür. Barışta, kriz anlarında ve savaşta başka taktiklerle yürütülen stratejik PS, çok kapsamlıdır ve bağımsızlığını elde edememiş uluslar için bu savaş türünün etkisini yoketmek ölüm kalım meselesidir."

Peki bu Zat neler iletmek istedi?

Generalin konuşması baştan aşağı bir Psikolojik Savaş (PS) atağından başka bir şey değildi. Askerbaşı'nın basına hitabında kullandığı Kürt Milleti'ni inkarı, basın toplantısı süresi boyunca duruşu, tavırları, Kürtler'le mücadele konseptini kitaba uygun olarak açıklaması, tümüyle stratejik PS'nin savaş metodlarına uygun önceden prova edilmiş, her satırı ince bir şekilde hazırlanmış ve göz korkutmayı ön plana çıkaran bir hitaptı.

Türk Askerbaşı'nın konuşmasını esas olarak iki bölümde ele alabiliriz:

a) İnkar ve ilhak politikasına gerekçe arama:

Büyükanıt; "Kürtler bir azınlık bile değildirler, onlar asli unsurdurlar" şeklinde yorum getirdiğimiz geleneksel inkarcı Türk Tezleri'ni "ıspatlamak" için, dışardan bakıldığında caheleti apaçık ortada olan bir tavırla temelsiz kanıtlar kullanıyor ve gülünçleşiyor. Evet, ya Büyükanıt'ın, Batılı Devletler tarafından resmen (ülke devlet ayırımı önemlidir) Kürtler'i "azınlık" ve "etnik grup" olarak nitelendirilmesini bile "etnik grup icad etmek" olarak niteleyen bu "kasdi cehalet"ine ne demeli? Dünyada bir etnik grubun icad edildiği nerede görülmüştür? Asıl biz, millet olma özelliğini hiç bir zaman kaybetmemiş olan Kürt Toplumu'na ısrarla "etnik grup yaftası altında yaklaşan AB'yi hep kınadık ve bu tutumunu sürdürdükçe kınamaya devam edeceğiz.

Türkler istese de istemese de biz; dili, mitolojisi, coğrafyası, gelenekleri, ruhsal yapısı, tarihi ayrı bir Millet'iz (bu sözlerin bazı Kürtler'e de bir uyarıdır). Kendi kaderimizi biz tayin edeceğiz. Başımız eğik olarak yaşayacağımıza mücadele alaınında bayrağı başka Kürt ellerine bırakarak vatanlaşmayı, şehadeti yeğleyeceğiz. Bu bilinsin! Sivil ve Asker generaller akıntıya karşı kürek sallamasın. Onlara barış alanında saygıyla, savaş alanında gözi gez ve arpacıktan selamlamaya hazırız.

Yani Bay Askerbaşı, biz Kürt Milleti olarak o yolları çoktan geçtik. Sizin red ettiğiniz "etnik grup" nitelemesini biz tam aksi sebeplerle red ediyoruz. Sizin Türk Milleti tanımınızı hafife bile almıyor, kasti bir cehalet gösterisi olarak niteliyoruz. Dilinizden düşürmediğiniz o Atatürk Milliyetçiliği'nin şartlara göre ve her aşamada başka şekil alan özsüzlüğünü de size iade ediyoruz. Siz, bir Türk Generali olarak, utanmazca yalanlarla "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda yer alan bütün unsurlar Türk Milleti'ni oluşturur" (Bunlar Kemal'ın sözleridir), "biz bu milliyetçiliğin takipçisiyiz", "bu miliyetçilik ırk esasına dayanmayan bir milliyetçiliktir" derken güya dinleyenleri bilgilendiriyor, Kürt Milleti'ni de tavşan sanıp bir havuç sunuyorsunuz. Bu saatten sonra bu kadar cehalet gösterisi ayıp değil mi? Sen o havucunu al...

Kemal Atatürk'ünüz o tür milliyetçiliği hangi zaman diliminde formüle etmişti, bilmeniz gerekir. Ondan sonraki değişimi de unutmuş olamazsınız. Mesela; Bozkurtlu Paraları ben gözlerimle gördüm. Masasındaki bozkurt heykelciklerinin fotografını görmeyen Türk Milliyetçisi var mı? Kurdurduğu talebe birliği Bozkurt amblemli değil miydi? Türk Tarih kurumu Türk'ün o almayan tarihini uydurmak, efsaneler icad etmek, dünyayı Türk göstermek için kurulmamış mıydı? Türk Dil Kurumu, karma dilden uyduruk dile geçişin adı idi değil mi? Esat Mahmud Bozkurt gibiler "diğer halklar Türk'e hizmetçilikle yükümlüdür" derken en başta Kürtler'i kast etmiyor muydu? Bütün bunları bir araya getir General efendi, sonuçta dört başı mamur bir ırkçılık ortaya çıkmaz mı? ....Vee Siz Kürtler'i bu onursuz yaşama davet etme iğrençliğini göstererecek kadar (sözlerimden dolayı okuyucudan özür dilerim) adileşmeyi uygarlık sanıyorsunuz.. Zavallı uygarlık, kimlerin dilinde ne durumlara düşüyor.

Bay Büyükanıt, bizi hala 1920'lerin Kürd'ü olarak görmek istiyor. Ama Genaral efendi şunu net olarak görsün; biz 1920'li, 1930'lu yıllardaki tarihimize, tarihi şahsiyetlerimize büyük bir bağlılık duyuyoruz, ama onları kat kat aştığımızı itiraf etmeni salık veririz. Kürt Milleti bugün bir çok Avrupa ve Amerika üniversiteleri ile kalite eşitliği sağlamış olan kendi öz üniversitelerinde eğitim görüyorlar. Siyasi alanda yılların ihtilalci deneyimlerinin ışığında neyi ne zaman söyleyeceğinin bilinci ile konuşuyor, Barzani'nin son demecinde olduğu SÖZLERİ İLE BAŞ DÜŞMAN'IN GÖZLERİ MORARTIYOR; SERSEMLETİYOR.. Kürt Ordusu disşplini, eğitim seviyesi ve kalitesi itibariyle bugün Ortadoğu'da çok iyi bir seviyeyi dört yılda yakaladı. Kadınlar orduya yazılabiliyor. Bütün kurumlar teker teker hayata geçiyor. Bu ise sizi kudurtuyor.

Bay General, siz istediğin kadar biz "o adamı" muhatap almayız anlamına gelen ve boyunuza bakmadan bakmadan "sadece ABD'yi muhatap alacağız" deyin, BU toplantıyı yapmanız bile, durumun zatınızı ne kadar korkuttuğunun delilidir. Şöyle bir dürüstçe söyleyin bu toplantıyı neden Başkan Barzani'nin o titreten demecinden sonra yaptınız (ama yalansız)?

Yarın ikinci bölüm ile devam edeceğim..

2007-04-13

Sirac (bilgin) Kekuyon

2007-04-13




Gorusunuz