Türk Güvenlik Kurulu bildirisi'nin düşündürdükleri

Hukumeto bêyşerefo zureker-Seyyid Riza

Türkler desinformasyon savaşını en üst düzeye çıkarmış bulunuyorlar. yalanlarına kendileri de inanarak yeni yeni yorumlar üretiyor, kendi kendilerini tatmin ediyorlar.. Bu yalanlar, Kürtler'in geri bıraktırılmışlığının, halkımızın önder kadroları dahil sokaktaki insana kadar, yarattığı ve muhakeme ustalığında bir nevi dumura uğramışlığının da katkısıyla, geçmişte çok yararlandıkları cinsten yalanlardı. Ama bugün orta yerde, 46 Yıllık öz ihtilalci geçmişi, şerefli bir Mustafa Barzani tecrubesinin yakın mirasçısı olan bir Lider ve giderek tamamlayıcı niteliği ile bir Liderlik vardır. Yanılma ihtimalleri minimum derecededir. Tam tersine, karşılarında hep yanılan, yanıldığı için de kuduran bir Türk Askeri rejimi, tuluat tiyatrolarına taş çıkartacak kadar komik bir kıvraklıkla kendisi çalıp, kendisi oynar durumda bir Türk Hükümeti yer alıyor. Psikolojik savaş elemanı Çandar gibilerin bile dalga geçtikleri bu oynaklıkla nereye varacakları bellidir.
Ben Düşman'ın bu edepsizliklerini bu yazıda bir kenara bırakarak, son MGK toplantılarında neler kast edildiğini burada irdelemeye çalışacağım. Düşman'ın savaş aygıtı ve asıl yönetim organı olarak kabul edilen MGK'den çıkan bildirinin üstünde durulmaya değer bölümünde şu saptama ve "tedbir"ler öngörülüyor:
"Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidine karşı Irak tarafının alması gereken önlemlere ilişkin olarak Irak Hükümetine verilen nota ve bundan sonra takip edilecek siyasi, ekonomik ve diğer yaklaşımlar üzerinde durulmuştur"

Bu bildiriden önce ise Irak Hükümeti'ne verilen terbiye dışı bir nota vardır. Bu notanın desinformatif şekli hariç, herhangi bir doyurucu metni kamuoyuna yansımış değildir. Ama Türk basınının kaydettiği kadarıyla bu nota "Barzani'yi susturun" "emri"nin verildiği bir paçavradır.

Anladığım kadarı ile Türkler bu notaya verilecek olan cevabın, kendilerince tatminkar bulunup bulunmadığına bağlı olarak yol haritalarını tayin edeceklerdir. MGK bildirisine yapacakları şeyler şöyle sıralanıyor:

Siyasi yaklaşımlar: Bununla ya Irak Devleti ile siyasi ilşkilerin tümüyle kesilmesi, ya da maslahatgüzar veya katiplik düzeyine indirilmesi söz konusu ediliyor.

Ekonomik yaklaşımlar: Bununla, Türkler'in hakim olduğu hava sahasının Kürdistan'a doğru yapılan uçuşların yasaklanması veya İbrahim Xelil sınır kapısının tamamen kapatılması yada Irak'a tam bir ambargo uygulanması öngörülüyor.

"Diğer" yaklaşımlar: Bu yan cümlecik, içerdiği anlam itibarı ile bölge için en tehlikeli, en kabul edilemez bir anlam içeriyor ve çeşitli dereceleri ile savaşı öne çıkarıyor. Anlaşıldığı kadarı ile Türk Devleti alacağı tepkinin şideetine göre savaş yaklaşımını, eğer cesaret ederse, ileri götürecektir. Bence Türk Devleti;

-Ya PKK yerleşim coğrafyası olan "Medya Savunma Alanları"nı havadan bombalayacaktır,

-Ya hava akınları sonrası da müdahaleyi sürdürecek helikopterleri yapacağı indirme harekatı ile sınırlı "nokta operasyonları" düzenleyebilecektir. Böylece Türk Kamuoyuna "kahraman Türk Ordusu"nun ABD'ye rağmen istediğini yapabileceğini gösterecektir.

-Bir üçüncü ve en çılgın ihtimal ise doğrudan doğruya ordusuna saldırı emri vermektir.. Böylesine bir fiili durum ABD'nin bütün yaptıklarının, saptadığı hedefin, Irak'ta; bilhassa Kürdistan'da sağlanan istikrarın tümüyle berhava olması demektir. Trilyon dolara ve büyük can kaybına malolan bir projenin Cengiz'in torunlarına feda edilebileceğini hiç sanmıyoruz. Bu tamamen bir ham hayal olabilir (ama kudurmuştan her şey beklenebileceğini de unutmayalım).

Öte yandan Türkler'in ABD'ye yalvarmalarının ardı arkası kesilmiyor. Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol Bu amaçla ABD'ye gitti. Türk Basınına bakılırsa, Hükümetleri kabadayılığı elden bırakmayacaktır. Çelikkol ABD'ye şu mesajı verecek(miş): "Eğer siz gerekeni yapmazsınız, Türkiye gerekeni yapar" Peh, peh, peh.. Bakın şu kerizoğlu Mustafa beylere!
MGK Bildirisi; kullanılan "öztürkçe" ve tarzı itibarı hiç bir kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde, virgülüne kadar Türk Askerbaşı Büyükanıt'ın kaleminden çıkmıştır. Dolayısı ile "başarı veya mağlubiyet" kendisine ait olacaktır. Tüm yüksekten atmalarda, küfür ve sözüm ona küçük düşürme teşebbüslerinde, Türk'ün amacı göz korkutmaktı. Büyükanıt şimdi bu psikolojik savaş mağlubiyetinin "ağırlığı altında ezilmeme" çabasındadır. Ama Kürt Milleti'nin seçilmiş Lideri Barzani'nin çıkışı kimin hesaplarını alt üst ederse etsin, haklı bir hukuk zeminine oturmaktadır.

Evet, Başkan Barzani çok manidar olan şu sözlerinin altını çizelim: "Onlar (Türkler) askeri bir güç. Ben onların askeri gücünden korkmuyorum. Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, Saddam'ınki gibi güçlü olamazlar. Onların diplomatik güçlerinden (de) korkmuyorum. Çünkü onları ilgilendirmeyen bir meseleye, başka bir ülkenin içişlerine karışıyorlar. Kerkük ... Bir Kürt kentidir. Dolayısıyla Türkiye'nin Kerkük meselesine müdahalesine seyirci kalınamaz. Eğer kendilerinde bu hakkı görüyorlarsa biz de Diyarbakır ve diğer kentlerin meselelerine müdahale ederiz."

Başkan Barzani'yi destekleyen ve sivil bir Kürdistan MGK'si görünümündeki Kürdistan Bölge Başkanlığı Divan Başkanı Dr.Fuad Hüseyin basın açıklamasında şunları kaydediyor: ''Siyasi literatürümüzde tehdit dilini kullanmıyoruz. Tarih boyunca da dilimiz, sadece Kürdistan toplumunu, vatanını ve kendimizi savunma dili olmuştur. Aynı zamanda da Irak ve Kürdistan halkına karşı hiç kimsenin tehdit dilini kullanmasına izin de vermeyiz''

"Kuşkusuz, başka ülkelerde de Kürt ulusu vardır. Fakat onların içişlerine karışmıyoruz. Çünkü bu ülkelerdeki Kürt sorunu kendilerini ilgilendiren bir sorundur. Stratejik politikalarını kendileri belirleyebilir."


Şu anda Güney başta olmak üzere Kürtler Başkan Barzani'yi destekliyorlar. Halkımız ayakta.. Unutmayınız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Türk'ün sınırdaki kışkırtmaları, yürüttükleri çirkin psikolojik savaşlarıdaha da çirkin olanı diplomasileri ile ne yapmak istediklerini görmezden gelemeyiz.

Boylarının ölçüsünü almaya meraklı bu işgalci-ilhakçı barbarların nefes alışlarını dahi takip edecek organlarımız vardır. Savaş sürecine gelince onu da onlar düşünsün!

2007-04-11

Sirac (bilgin) Kekuyon

2007-04-11




Gorusunuz