Büyükanıt'ın psikolojik savaşı

Milletimiz şu anda büyük ve Düşman'ın üst üste yinelediği ve başdündürücü bir hızla tırmandırdığı psikolojik bir saldırı ile karşı karşıyadır. Hele Türk Askerbaşı'nın ABD çıkarmasını başlattığı günden beri bu savaş "Kuduz köpek saldırısı"nı çağrıştıracak kadar sertleştirilmiş, iftiranın, karalamanın, faili meçhullerin, çocuklara yönelmenin bini bir para diyebileceğimiz bir hsl almıştır. Şu anda hedef kitlesi tüm Kürt Milleti olan "stratejik psikolojik savaş" aşamasının bütün gerekleri yerine getirilmektedir. Saldırganın stratejik psikolojik savaşta hedefi politiktir. Saldırgan, bu suretle varmak istediği politik amaca (burada Kürt Halkı'nın susturulması, direnişinin kırılması amaçlanmıştır) en kestirme yolla varmak ister. Kısacası hedefleri politiktir.

Ben Türk TV'lerini günlük olarak tararım. Bu taramaları yaparken Türkler'in psikolojik durumunu, yakın hedeflerini, ittifaklarını, hedef kitleye verilen mesajların anlamını anlamaya çalışırım. Taramalar uzun süreli ve sistematik olunca varılan sonuçlar da sağlam olmaya yüz tutar. İşte bu taramalarda, bilhassa TV'lerde, Büyükanıt'ın ziyareti'nin üçüncü gününden itibaren psikolojik savaşta büyük bir yoğunlaşma gördüm. Sonuç olarak Türkler'in kısmen de olsa rahatladığını, PKK (siz bunu Kuzey Kürtleri olarak okuyunuz) ve Ermeni Soykırımı karar tasarısı konusunda Türkler'in istediklerini kısmen de olsa aldıkları kanısına vardım.

Kuzey itibariyle Kürt Milleti 1980'den beri tarihinde gördüğü en barbar saldırılardan birine maruz kalmıtır. Beyaz katliamla yutulan on milyon Kürt, çökertilen ilkel ekonomileri, tabiat katliamı ile takviye edilmiş, Torat ve İncil'in yeryüzü cenneti denilen bir ülke adeta çölleştirilmiştir. Bu kadar zulme karşın Uygar dünya hala Türk'e "daha fazla nasıl yardım edebilirim" endişesi ile Kürd'e karşı elinden geleni yapmaktadır. Hesap hep çıkar hesabıdır. Bu biliniyor. Batılı'nın hesap politikasının bizde hiç bir şekilde umut değişikliği yaratmaması için bilgi dağarcığımızı, tarih bilincimizi sonuna kadar takviye edeceğiz. SUÇLU ARAMAK ÇÖZÜM DEĞİLDİR, ÇÖZÜM ÜRETMEK ESASTIR.

Gördüğüm kadarıyla Büyükanıt ya dersini çok iyi çalışmıştır, ya da iyi bir psikolojik savaş uzmanıdır. Bu Türk Generali Özel Harb Dairesi'nin vazgeçilmez bir elemanı, faili meçhul cinayetlerin baş mimarıdır. Kendisinin bu yönü hep dikkatimi çekmişti. Ama Washington'daki temasları esnasında verdiği demeçler bu adamın Özel Harpçi veya tereddütsüz bir şekilde kaatil kimliğini aydınlatmıştır.. İşte bu kişilik, şimdi ekibi ile Askeri iktidarı elinde tutmakta, bir uzman heyeti ile birlikte çalışarak Kürt Milleti'nin mücadele azmini kırmaya, çeşitli düşüncedeki Kürdistan öncü kadrolarını karalayarak Milletimizin içinde güven bunalımı yaratarak "bu iş bunlarla yürümez" gibi öldürücü bir inancı yaymaya, Gerilla'yı karalayarak kutsal yürüyüşünü gözden düşürmeye, Kürt Milleti'nin haklılığına gölge düşürmeye, Kürt Milleti'nin eninde sonunda yenileceği yolundaki propagandalar ile yılgınlık yaratmaya çalışmaktadır.

Büyükanıt; "Türkiye'nin bölünmesini rüyalarında görenler, kabusla uyanırlar" diyor.

Biz diyoruz ki; Tarihte Türkiye diye bir ülke hiç olmamıştır. Türkiye denilen bir devlet vardır ve bu isim 1920'den sonra zora dayalı olarak dayatılmıştır. Biz bu devletin oluşumundaki dayatmaları kabul etmiyoruz. Ülkemiz Kürdistan'ın üstünde yaşayan Kürt Milleti'nin kendi kaderini özgürce tayin etme hakkı için HİÇ BİR KABUSA MEYDAN VERMEDEN MÜCADELE VE GİDEREK SAVAŞIRIZ. BU SAVAŞ SÜRECİ İÇİNDE ELBETTE BÜYÜKANIT GİBİLERİN KABUSU OLACAĞIZ!

Türk Generali'nin şu sözleri'ni Kürdistan Kurtuluş Mücadelesi için çevirirsek çok doğru sözlerdir:

"En kötüsü, ümidini kaybeden insan, gerek bireysel, gerek kurumsal olarak... Türkiye Cumhuriyeti (Kürdistan), onu oluşturan insanlar ümitsiz olduklarında kaybederler, olmamaları lazım. Şimdi zaten Türkiye Cumhuriyeti'nin (Kürdistan'ın) insanları da şu anda böyle değil. Kendimize güvenmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti (Kürt Milleti Büyük), güçlü bir devlettir (güçlü bir Millettir). Bu gücünün bilincinde olması lazım. Türkiye (Kürdistan) güçlü bir ülke. Türkiye (Kürdistan), onun bunun iteleyeceği bir ülke değildir" (Not: Parantej içindeki kelime ve deyimler bize aittir).

Büyük Kürt Milleti, tarihi, coğrafyası, dili, mitolojisi, ruhsal yapılanması ile Türk'ten apayrı sosyolojik bir birimdir. Esirdir. Sömürge altı bir "statüye" sahiptir. Varlığı tamamen inkar edilmektedir. Beyaz ve kızıl imha ile gittikçe yok edilmektedir.

Bundan dolayı kafası çalışan her Kürt birlik için uğraş vermek zorundadır. Bundan dolayı şunlara dikkat edilmelidir:
-Geçmişte yapılan hatalar geçmişte kalmalıdır. Bu hataları tekrarlamaya hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi yaramızın kabuğunu kaşımaktan da vaz geçilmelidir.

-Yazarlar tümüyle psikolojik savaşı/savaşımı göğüsleyecek bilgilerle donanmalı, Düşman'a karşı aynı metodlarla saldırıya geçmelidir.

-Mızrağın sivri ve künt ucu tümüyle Düşman'a çevrilmelidir.
-Yabancı ülkelerde yapılacak olan eylemler tamamen demokratik bir şekilde yürütülmelidir. Fransa'da geliştirilmekte olan bazı eylemler provokasyon olarak nitelendirilmeli, mahkum edilmelir. Bu eylemlerin başta tutuklular olmak üzere Kürt Milleti'ne zarar verdiği unutulmamalıdır.

-Türkler'in savaşı sertleştirmesine aynı sertlikte cevap vermek için Türk çoğunluk alanlarında (metropollerinde) yeni cephe açılması tartışılmalıdır.

-Kuzey'e özgü bir ulusal otorite oluşturulması için dirsek temasına geçilmelidir.

Bu konulara yeri geldiğinde dönülecektir.

2007-02-16

Sirac Bilgin

2007-02-16




Gorusunuz