Türk Her alanda faaliyette-II

(LÃœTFEN BU YAZIYI SONUNA KADAR OKUYUNUZ)

İlk makalede Türkler'in psikolojik savaş ve fiili savaşa girileceğinin, zayıf da olsa işareti olarak algılanabilecek bir 5. Kol faaliyeti başlattığını anlatmaya çalıştım. Kerkük'te üst üste meydana gelen patlamaları hep birlikte izliyor ve bir anlam vermek için var gücümüzle araştırırken, karşımıza büyük bir ihtimalle iyi örgütlenmiş bir 5. Kol harekatı harekatı çıkmış bulunuyor. Muhtemel Türk beşinci kol birliklerinin insan malzemesi, sağlıkçı, eğitimci, işçi, patron, bankacı kisvesi altında merkezleri tarafından (Ordudur bu merkez) gönderilenler dışında Ankara'dan organize edilen direkt sabotörler, Türk Devleti'nin örgütlediği Irak Türkmen Cephesi üyeleri, Araplar ve iç Kürt hainleridir. Bunlar MİT, JİT ve Kontralarla sıkı bir işbirliği halindedirler. İşte Kürtler bu kompozisyonla ve onların bağlaşıkları ile mücadele edecekler gibi görünüyor.
Evet, durum bu olursa, ki benim kanıma göre başka bir şey değil, ne yapabiliriz?

Türkler'in hızlandırdıkları yıkıcı, istikrar bozucu ve korkutma amaçlı bu muhtemel 5. Kol faaliyetlerine karşı Kürtlerin; fert düzeyinde, basın düzeyinde, örgütlü güç düzeyinde ve hükümet düzeyinde yapacağı çok şey vardır. Bunlara şöyle bir bakalım.
Fert düzeyinde:Tek tek insanlar olarak biz Kürtler, Düşman'ı çok iyi takip etmeli, onların desinformasyon amaçlı yayınlarını deşifre etmeli, ne yapmak istediklerini araştırarak, çok yönlü okuyarak anlamalı, bu anlayışın doğruluğunu sınayıp doğru bir tavırla sürece müdahale etmeliyiz. Ayrıca karşı ataklarla bu desinformasyonları, sabotajlarının arkasındaki düşünceyi, ittifaklarını gerçek bilgilerle boşa çıkarmak çok daha önemlidir. Eli kalem tutan Kürt insanları ile, askerlik sanatını bilen fedailer (entellektüelinden sıradan insanına kadar herkes) savunmayı örgütleyip yöneten kurumlardan görev isteyerek canları ile ortaya çıkmalı gönüllü savunma birliklerine katılmalıdırlar. Tabii ki gerektiğinde.. Kürt fertleri, Türk'ün Güney ve Kuzey'de yaptıklarının mümkün mertebe aynısını, cephe gerisi faaliyetleri çerçevesinde onların başına getirmelidirler. Bilindiği gibi 5. Kol faaliyeti, ulaşım yollarının tahribini, köprülerin havaya uçurulmasını, askeri malzemeye al konulup işe yaramaz hale getirilmesini de kapsar....

Basın düzeyinde: Eğer süreci doğru okursak yazılı, görsel ve işitsel basın düzeyinde yapacak çok şey olduğunu görürüz. Kürt Basını öncelikle durum saptaması yapmalıdır. Bunu yaparken hem iyimserlikten ve hem de kötümserlikten uzak durulursa çok daha iyi sonuç alınacağı tabiidir. Bilindiği gibi aramızdan bazıları "ABD, Türkiye'nin müdahalesine izin vermez" gibi bir tezle ortaya çıkarken, diğer bazıları "Türkiye asla bölgede kurulacak güçlü bir Kürdistan'a izin vermez. Bundan dolayı eninde sonunda müdahale edecektir" şeklinde formüle edilebilecek bir inanç öne sürüyorlar.. Bu iki uç görüşün tartışmasını doğru dürüst yapmayan basın yayın organlarımız öncelikle her iki uca eleştirel bakan bir durum değerlendirmesi yapmalıdırlar.

Ben kişi olarak, Türk generali Büyükanıt'ın büyük bir hevesle ABD'ye uçacağı günü beklemesini, Düşman'ın "müdahale izni" için Washington'dan beklentileri olduğunu kestirebiliyorum. Müdahale nereye olursa olsun, ister Qendîl'e, ister başka yere, Türkler için önemli olan Kürdistan'a ayak basmaktır. Bu yayılmacı gücün Kürdistan'a girmesi halinde ordusunu geri çekmemek için direneceğini hesaplıyorum. Eğer Kürt Basını bu olasılık üzerine antlaşma sağlarsa Basın düzeyinde yapılacak iş bellidir. TV'ler, yazılı basın, işitsel basın ve özellikle çağımızın büyük devrimi olan elektronik basın tüm hatları ile birer psikolojik savaş aygıtı haline dönüşmeli, Türk desinformatif yayınlarının boşa çıkarılmasına, gerçekler karşı ataklarla hedef kitlelere (Kürt ve Türkler'e) anlatılmalıdır.

Bu çerçevede, fikri olan herkese E-basının kapıları sonuna kadar açılmalı, Site'lar ve forumlar, konuyu saptırmayan herkese açılmalıdır. Böylece lüzumsuz yere gelişen iç kırgınlıklar giderilmeli, Kürt Milleti'ne yakışır olgunlukta bir psikolojik savaşa başlanmalıdır. Bizim bundan böyle sloganımız kim olursa olsun, yeter ki başlaması muhtemel olan savaşa göre tavır alan herkesi arkadaşça kucaklamak olacaktır.

Örgütlü güç düzeyinde: Ben PDK ve YNK başta olmak üzere, Güneyli partileri Hükümet düzeyi itibarı ile değerlendireceğim için, burada anlaşılması gereken örgüt ve partiler, Kuzeyli partiler başta olmak üzere tüm Güney-Batılı ve Doğulu yapılanmalardır. Fakat Kuzeyli örgütlenmelerin ve güç odaklarının ek bir görevleri daha olacağı açıktır. Söylemeye gerek yok ki Türk Devleti, Güney'e yüklendiğinin çok üstünde organize, karmaşık güçler kullanarak Kuzey'e yüklenmektedir. Okun yaydan çıktığı anda Türk'ün Kuzey politikası çok daha net olarak görülecektir. Bundan dolayı Kuzey, her türlü olumsuzluğa hazır olmalı, şehir savunma timleri kurmalı, provakasyonlara engel olduğu gibi gerekli müdahalelerde de bulunmalıdır.

Cephe gerisi güç olarak kontrollu, sivillere asla dokunmayan, ama Türk Ordusu'nun ulaşım, iaşe yollarının tahribi vs gibi yapılabilecek eylemlerle Düşman'ı en aşağısından yavaşlatan bir mücadele planı geliştirilebilir.

Şu aşamadaki gelişmelerin ışığında, bazan anıştırdığımızın aksine, PKK, DÜŞMAN'IN KERKÜK DOLAYISIYLA TÜM KÜRDİSTAN'A SAVAŞ AÇTIĞI BU KISA SÜREÇ BOYUNCA ASLA ATEŞKES'İ BOZMAMALI; TÜRK'E, "İŞTE GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ, TERÖRİSTLER BİZE GÜNEY'DEN SALDIRIYORLAR" GİBİ BİR KANIT HEDİYE ETMEMELİDİR. Bu çok önemli bir hale gelmiştir. Kuzeyli en büyük partinin yapacağı en büyük diplomatik atak, süngülerin ucunda yapılan bu atak olacaktır. Son zamanlarda Kürt dernek ve şahsiyetlerine Almanya ve Fransa'da yapılan saldırıları ben, tamamen Ermeni Meselesi ve Türk'ün AB'ye giriş hülyasının bitişinde bu devletlerin rolleri ile bağlantılı olarak Türk'e verilen taviz olarak algılıyorum (elma şekeri). Bu baskılara karşı iyi organize edilmiş demokratik baskı hakkı sonuna kadar kullanılmalıdır.

Hükümet düzeyinde: Ben kişi olarak Özgür Kürdistan hükümeti'nin elindeki istihbarat bilgilerine muttali değilim. Zaten bilsem de Milli Menfaatlerimizi zedeleyecek bilgileri süzerek, sadece bir doğrultu verebilirim. Bunları da göze alarak, dünya, Türk ve Kürt Basını'ndan elde ettiğim bilgilerin ışığında, desinformasyon ihtimalini de hesaba katarak, kalın çizgileri ile bazı tavsiyelerde bulunabilirim. KÜRT HÜKÜMETİ, ASLA VE ASLA DAĞLARA VEYA NOKTA OLARAK QENDÎL'E YAPILACAK BİR MÜDAHALEYE ASLA İZİN VERMEMELİDİR. TÜRK ORDUSU'NUN ESKİDEN OLDUĞU GİBİ, GİRDİĞİ BÖLGEDEN ÇIKMAYACAĞINI, ORADAKİ VARLİĞİNİ BİR TEHDİT OLARAK KULLAMACAĞINI BİLİYORUM. Çünkü Düşman'ımı çok iyi tanıyorum. Ama PKK'de Güney Hükümeti'ne rağmen bir müdahale ihtimalini düşünecektir. Bu müdahaleye yeni gerilla taktikleri ile cevap verecek, dağları Türk Askeri'nin cehennemi haline getirecektir.

Özgür Kürdistan Hükümeti'nin istihbarat birimi Düşman'ın ülkeye sızmasına ve Kürdistan'da örgütlenmesine karşı geç kaldığı ciddi yönelişini hemen başlatmalı, Kuzey'den gelen bütün Türkler'i sıkı bir takibe almalı, ilişkilerini aceleci olamayan bir sabırla ortaya çıkarmalıdır. Bundan sonra giriş yapacak olan Türkler'in tümünün şüpheliler lisetesine gireceği tabiidir. Bunlara vaziyetin izin verdiği ölçüde engeller çıkarılmalıdır. Bilhassa Kerkük'te meydana gelecek her türlü 5. Kol sabotajı karşısında tedbirler daha da arttırılmalı, sabotörler hiç bir tereddüte kapılmadan etkisiz hale getirilmelidir.

Düşman hiç umutlanmasın. Kürt, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar birlik halinde hareket etmektedir. Bu kenetlenme, bütün özgücümüzü mobilize etme fırsatını sunmuştur. Kürt Milleti, Türk'ün akıl yoluna gelmesini umuyor. Eğer fetihçi damarları kabarık duracaksa bu kendilerinin problemidir. O damarı kesmek boynumuzun borcudur..

2007-02-05

Sirac Bilgin

2007-02-04




Gorusunuz