Bilimsel Sosyalizm ve anarko-sosyalizm laboratuarı Kürdistan..V

Şimdi üçüncü temel yenilgiye geliyorum; Üretimin biçimi..

Marxist-Leninist teoriye göre sosyalist devrimden sonra kurulan proletarya diktatörlüğü ve onun baskı aracı olan devletin kullanılması ile üretim araçlarının sahipliği burjuvaziden proletaryaya geçecekti. Böylece el koyduğu üretim araçlarını kullanarak kendisi için üretecek olan proletarya, üretimi arttıracak ve sosyalist paylaşımın esası olan "herkesten emeğine göre, herkese emeğine göre" prensibine uygun bir paylaşım sağlayacaktı. Şartlar olgunlaşıp devlet küçüldükten sonra yumuşak bir şekilde üst aşama olan komünist topluma geçilmesi mümkün olacaktı.

Sovyet örneğini ele alırsak, ki çoğu için prototipti, gidişatı daha iyi anlarız. Bolşevik Devrimi'nden sonra 1921'e kadar üretim araçlarına el koyan Leninist Militanlar, bu araçların kullanımında usta küçük burjuvazi'yi de safdışı bıraktıkları için fabrikalar ve küçük işletmeler işlemez hale gelmişti. Öyle ki, artık giyim dahil herşey problemdi. Bunun sebebi uygulanan "Savaş Komunizmi" idi. Lenin devleşen bu sorunu çözmek Savaş Komunizmine son verdi ve NEP'i (yeni ekonomik politikayı) yürürlüğe koydu (1921). Bu dönem boyunca sınırlı miktarda küçük endüstri ve tarım için küçük bir pazar olanağı tanındı. Amaç "karınları doyurmak"tı.

1929'da Stalin aniden NEP'i uygulamadan kaldırdı ve tüm ekonomiyi "işçi sınıfı adına" parti bürokratlarının emrine verdi. Ardından bilinen "Kulak" tasfiyeleri ve parti içi muhaliflerin temizlenmesi başlatıldı. Böylece –30'lu yıllardan itibaren hızla gelişen bir terör devletinin yanında bir de dev bürokrasi oluşturuldu. Ekonominin gelişmesi beş yıllık planlara bağlandı.

Sonuçta eşyanın tabiatı gereği ekonomiyi yöneten bürokrasi ayrı bir sınıf, bürokratik "kapitalist" olarak belirginleşmeye başladı. İşletmelerin başındakiler kotayı tutturdukları müddetçe yerlerini hep korudular. Hatta umulanın üstünde bir güç sahibi haline gelerek yerlerini zora dayalı da olsa korumaya başladılar. Bu bürokratların çocukları çok iyi bir eğitim alarak işletmelerde en önde yer kapmaya, babalarının yerine geçmeye başladılar. Bu konuda pek çok Marxist kaynaklı yayın mevcuttur. Avrupa'da bulunanlar herhangi bir kütüphaneye giderek bunları ve karşıtlarını rahatlıkla temin edebilirler.

Sonuçta kurulan "bürokratik kapitalist sistem" ekonominin kanunlarına uymayan bir sistem olduğu için mallarda büyük bir kalite düşüklüğü, bazı sektörlerde ihtiyacın çok üstünde üretim, bazılarında ise mal kıtlığı görülüyordu. Bazılarının Reel Sosyalizm diyerek güya alay ettikleri bu sistem, her nedense ihtilalle iktidarı ele geçiren Çin, Kuzey Kore, Kamboçya, Laos, Viet Nam, Arnavutluk ve Küba gibi devletlerin hiç birinde aşılamadı. Sebebi sadece "niyet"e bağlayan ve havai değerlendirmeler yapan hiç bir "teorisyen" ve örgüt inandırıcı bir yol ortaya koyamadı. Neticede ortalık toz ve dumana karıştı, yıkılamaz denilen atom devi SSCB bir fiske ile tarihe karıştı. Satelitleri de aynı akibete uğradılar.

Çok temkinli davranan Çin rejimi, yeni bir konsept yaratarak yıkılmaktan kurtulmuştu. Bu yeni konsept; "Komunist partisi iktidarında piyasa ekonomisi" olarak formüle edilmişti. Viet Nam ise bir çok reformlar yaparak dünya ekonomisine entegre olmayı tercih etmişti..

Netice olarak, bilimsel sosyalizmin üçüncü önemli ayağı da işlemez haldeydi. Ekonomiyi ekonomi kanunlarının zorlayıcılığı çökertmişti. Şöyle:

-Ekonomi, planlama tanımaz. Onu yöneten piyasa kurallarıdır. BS (Bilimsel sosyalist) deneyler tam aksine davranarak piyasanın talepleri yerine istatistiki göstergeleri esas aldı..

-Ekonomide rekabetçilik geliştiricidir. Yeni teknolojik buluşlar ve bunların üretimde kullanılması serbest rekabet şartlarında çok daha fazla mümkündür.

-Optimal istihdamın yerini üretim biriminin kaldıramayacağı kadro şişkinlikleri, verimi inanılmaz bir seviyede düşürdüğünden, BS deneylerinde dinamik ekonomi yerini hantal bir ekonomiye terk etmiştir.

Yukarıdan beri ortaya koymaya çalıştığım gerçekler;
BS iddia ile ortaya çıkan sözde "Proletarya diktatörlükleri"ni, "proletarya demokrasisi"nin çatısı haline getireceklerine, adi birer sekreterler ve başkanlar diktasına çevirmşlerdir.

BS iddia ile oluşturulan devlet, proletaryayı hedefine götürecek olan ve küçülerek yok olacağı varsayılan devlet, tüm halkı ezen bir parti diktatörlüğüne ve giderek bu baskıyı sürdürmek için (devletin) aşırı bir şekilde büyümesine yol açmıştır.

BS'de ekonomi ise bürokratik kapitalist bir üretim ilişki ve biçimini ortaya çıkarmıştır..

Bizim iddiamız, bunlar, birer sübjektif tercihle değil, zorunluluktan ortaya çıkmışlardır. Dolayısıyla suçu başka yerde değil, teorinin kendisinde aramak gerekir.. (gelecek yazıda konuyu bağlayacak ve Kürdistan'a etkisini ele alacağım)..

2006-11-19

Sirac Bilgin

2006-11-19




Gorusunuz