Büyükanıt'ın "irtica hamlesi"

Türk Askerbaşı Büyükanıt, Batı Basını ve Batılı çevreler tarafından olarak lanse edilir. Oysa bu Zat, Kemalist'tir ve Bölgesel Türk Yayılmacılığı'nın şampiyon isimlerinden biridir. Ama aynı Zat aynı zamanda Belçika-Mons'ta "Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı Yüksek Karargahı'nda (SHAPE) İstihbarat Dairesi Temel İstihbarat Şubesi Kuvvet ve Sistem Kısım Amirliği" görevinde de bulunmuıştu. Buradan edindiği deneyimlerle bu dev örgütü çok iyi tanıyor, hareket mekanizmasını biliyordu. Büyükanıt, NATO'nun yeni düşman tanımını yaptığı 1990'lı yılların başındaki gelişmeleri yakından izleyecekti. Komunizmin tehlike olmaktan çıktığı o yıllarda yeni düşman tanımına "etnik çatışmalar ve dinsel radikalizm" girmişti.

NATO'nun özellikle İslami Radikalizm'i hedefe oturttuğu o günlerde, Türkiye'de, Türk "Demokrasi"sine uygun olarak örgütlenip gelişen Erbakan başbakanlık gibi önemli bir icra organının başına kadar yükselmişti. Askeri cunta tarafından tepki ile karşılanan "Erbakan-Çiller Ortaklığı" 28 Darbesi ile alaşağı edildiğinde bundan ders alan demokratik "İslamcılar" Tayyib Erdoğan'ın öncülüğünde yeni bir parti kurdular. Erdoğan, harekete geçmeden önce ABD'ye geçmiş, dünyanın tek devi ve NATO'nun Lideri olan bu ülkede çeşitli kademelerde temasta bulunmuş, geniş bir onay almıştı. Bugün Irak'ta iktidarda olan İslamist Şia ve Sunna liderlerinden çok daha ılımlı olan AK-PARTİ, kısa bir süre içerisinde tırmanışa geçerek görünür iktidarı ele geçirdi. O sırada Askerbaşı olan Zat ile iyi ilşkiler geliştiren Erdoğan'ın yıldızı Büyükanıt ile hiç barışmadı. Bunu daha henüz temmuzdaki bazı davranışlarda gözlemleyebiliriz. Şemzînan'da halka karşı silah kullanan, kitaplık bombalayan başçavuşu "iyi çocuk olarak nitelemesi, ardından Türk Devleti'nde görülmemiş bir iddianame hazırlayan Van Savcısı'nı hedef alıp ikinci elden "hükümetin adamı" olarak nitelemesi, yaklaşan fırtınanın habercisiydi.

Hükümeti hedef alan sözde "irticaya karşı" düzenlenen tüm gösterileri destekleyen veya içinde yer alan yeni Askerbaşı, ipleri gerdikçe Kemalistler'in canlanmasına, Türkler'in yayılmacı emellerinin daha da körüklenmesine yol açıyordu. Nihayet Erdoğan'ın ABD gezisine bir hafta kala herşey daha açık bir şekilde alt-üst olmaya başladı. Bu dönemde;

-AB'nin hazırladığı ve Kemalistler'in hazmedemeyeceği kadar sert olan "Türkiye Raporu" hazırlanması,

-PKK, Güney Yönetimi, Irak Cumhurbaşkanı, Abdullah Öacalan ve DTP'nin isteği ile ateşkes ilan ettmesi

-Lübnan'a asker gönderilmesi,

-Kerkük Sorunu'nun kızışması

gibi konular hızla Türk Askeri Yönetimi'nin masasındaydı.

Erdoğan ABD'ye giderken Askerler'in üst üste verdikleri laiklik ve Kürt Hareketi karşıtı demeçlerini kast ederek Büyükanıt'a "ipleri germeyelim" yolunda bir mesaj vermek zorunda kalmıştı. Fakat 2 Ekim'de, üstelik 11 TV kanalında canlı olarak yayınlanan çok sert bir konuşma ile AK-PARTİ'lilerin yargılanmasını istecek kadar ileri gitti.

Bütün bunları herkes gibi, ABD Yönetimi de takip etmişti. Morali bozulan sivil yönetimin başı Erdoğan'ı desteklediğini gösterme lüzumunu hissetti ve bunun için Türk Başbakan ile görüşmesini 45 dakika uzattı.. Hatta görüşmede Bush'un "sizin seçimleriniz yaklaşıyor, nasıl bir yardımda bulunabiliriz" deme lüzumunu bile hissetti.. Bu arada Bush ile Erdoğan'ın sivil (ama güdük) bir çözümden yana olduklarına dair işaterler de geldi..

Fakat Türk Devleti'nde yönetim oldukça kırılganlaşmış, açık bir askeri darbe yapılması ihtimali de ortaya çıkmaktaydı. Bunun için Büyükanıt'ın ABD'ye davet edilme ihtimali doğabilir. Bekleyip göreceğiz.

2006-10-05

Sirac Bilgin

2006-10-05




Gorusunuz