İdeolojik Mücadele mi? Yıkıcılık mı?-II

Evet, Güney'de "yeni bir devletin, Kürdistan denilen devletin temelleri" atılmaya başlandı. Ama bu sadece bir başlangıçtır. Daha henüz yolun yarısı bile katedilmiş değil. Toprakların yarısı hala ülkeye bağlanmış değil. Kerkük, Sincar, Diyala'ya bağlı Kürt toprakları, bazı kaza ve nahiyeler (mesela Xeniqîn) şu anda bile yabancıların elinde. Alt yapı inşaatı, özellikle enerji konusu Bağdad'ın ve kışkırtıcı Türk Devleti'nin etkisi ile hal edilemiyor. Arap, Türk ve Fars sabotajcıların faaliyetleri neticesi petrol doğru dürüst işletilemiyor, Türk Devleti'ne bağımlı kalınıyor. Ekonominin sağlam işlemesi ve dünyaya açılması için ortam yok. Etraf hep düşman güçlerce çevrili. Fabrikalar istenilen düzeyde kurulamıyor. En çok işleyen sektör inşaat oluyor. Reel sektör veya yeni kurulmakta olan ülkeler için ekonominin temeli olan tüketim malları üretimi yok denecek kadar az. Bütün bunlar Türk Devleti'nin gizli-açık ambargosu sayesinde oluyor.

Kısacası Güney'de görünen ve görünmeyen bir savaş bütün hızı ile devam ediyor. Kürt bu savaşı kazanmak zorundadır. Milletimiz tarih sahnesine çıkmayı ucundan yakalamışken Türk'ün "kükreyen kedi" gibi dolaşan generallerine pervasızca karşı koyuyorlar. Kuzeyli olsun Güneyli olsun, parça değil, bütün zihniyeti ile hareket eden her Kürt bu savaşı kazanma bilinci ile hareket eder, ediyor. Kazanmak bizim kaderimizdir. Türk'ün "hot-zot"larına papuç bırakmayacak olan bir bilinç dalga dalga yayılıyor. Değerler için vuruşuyor insanlarımız. Ana olarak bilinen Vatan için alarmda bekliyor peşmergemiz, gerillamız. Analar, babalar, kardaşlar şehitlerin o temiz kanları yerde kalmasın diye çırpınıyorlar..

Ben ısrarla iddia ediyorum, bu ölüm-kalım savaşı çoğu entelimiz, İslami kuyrukçularımız ve sosyal gevezelerimiz tarafından layıkı ile kavranmamıştır. Entel, burnundan kıl aldırmamacasına yapılan her şeyi eleştiriyor, o yüksek bilgisinden istifade etmeyen Kürdistani Yönetime veryansın ediyor. Sosyal gevezeler "Ortadoğu Halkları'nın birliğinden ve emperyalizme karşı koymalar"ından bahsediyorlar da, ayaklar altında giden ulusumuzun dramını göremiyorlar. İslami kuyrukçuların derdi varsa yoksa İsrail ve ABD!nin müslümanları ezmesi. Kürt sadece bir çerez gibi akıllarına geliyor. Amerika'nın Irak'a müdahalesi sayesinde bir nefes borusuna kavuşmamızı hazmedemiyor, milletimizi "işbirlikçi" olarak niteliyorlar. Canınız cehenneme!

Ortadoğu'da belki de Ermeniler dahil, hiç bir millet Kürtler'in maruz kaldığı işkence, soykırım derinliği, yıkımı yaşamamıştır. Arap vurur, Türk vurur, Fars vurur bölge dışı güçler vurur.. Ama dünyaya bakarsanız haksız olan hep Kürtler oluyor.. Güney'de 7000 Köy yakılıp yıkılmıştı. Enfaller yaşanmıştı. Küçük Hiroşima, Halebce yaşanmıştı da, mesela Sosyalist dönemin Rusyası, "bu bir eşkiya sorunudur" deyip geçmişti. Nixon ise apaçık bir şekilde Kürd'ü oyuna getirip felakete sürüklemişti de biz kendi kendimizi dövmüştük.

Şimdi bir dönüm noktasındayız.

Kazanmanın yaşamak, kaybetmenin ölüm olduğunu bilince çıkarmayan Kürt hala asimilasyonun derin etkilerini yaşamaktadır. Böylesi bir Kürt Halkı'na yabancıdır, değerlere yabancıdır, insanı insan yapan her şeye yabancıdır. Oysa ya hep ya hiç noktasındayız. Bizi yaşatmak istemeyen dünya tarihinde en fazla kan dökücü bir geçmişin mirascısı olan Türkler, kılıçla dünyaya yayılan Araplar ile Kürd'ü Farslaştırmak için varını yoğunu ortaya koyan İran rejimlerinın ortak arzusunu anlayamayan bir Kürd artık umutsuz bir vakadır. Türk Generalleri ve müttefikleri Arablar ile Farslar ölümü, Kürt Milleti hayatı temsil ediyor bu amansız boğuşmada. Tıpkı yüce peygamber Zarathuştra'nın (Zerdüşt'ün) 30. Gatha'nın ikinci, üçüncü ve dördüncü ayetlerinde dediği gibi:

"2. Dinle kulaklarınla bu en gerekli olan şeyleri! İki İnanç arasında (Doğru bir) karar(a varmak) için onları (iyi olan şeyleri) açık bir zihinle gör. Her insanın Büyük ceza ve mükâfat (gününden) önce (karar vereceği bu seçimi) sen kendin düşünerek bizim isteğimize (uygun istikamette olacak şekilde) bul.

3. Evet bunlar iki temel güçtürler (ruhturlar), ki bunlar kendilerini ikiz (zıt ikizler imişler gibi) açığa vururlar; düşüncede, sözde ve eylemde; İyi ve Kötü. Akıllı olan, bu iki güç arasında bir defada doğruyu seçer, ahmak (ise onu) değil.

4. Ne zaman ki bu iki güç ezelde (başlangıçta) bir araya geldi, hayat ve hayat olmayanı yarattılar. En nihayetinde (ölümden sonra) Kötü Hayat Yalan'ın takipçileri için olacaktır, fakat En İyi Düşünce (cennet) imanlılar içindir."

Bu dönüm noktasında politikayı ciddiye almak, ölümüne bir duruşla, yakalanan özgürlüğü derinleştirmek veya korumak gerektiği açıktır. Türk'ün açıkça red ettiği, zayıflık olarak algıladığı "ateşkes" gibi duruşları daha da laçkalaştırmamak gerekir. Bu kez tek taraflı bir ateşkes ilan edilecekse bunun ne anlama geldiği iyi hesaplanmalıdır. Eğer ikide bir böylesine duruşlar sergilenecekse, "silahlara veda" denilsin daha iyi.. (Devam edecek)

2006-09-28

Sirac Bilgin

2006-09-28




Gorusunuz