Psikolojik savaş:II, İnformasyon savaşımı; IT

Cengiz Xan, bir savaşı kazanmak için komuta ettiği ordunun, rakibinkinden ne daha hızlı, ne silah açısından daha güçlü ne de sayı bakımından daha üstün olmasının bir önemi olmadığını biliyordu. Eğer rakip ordunun komuta kademesinin durum değerlendirme kaabiliyetini yok edebilirse, massif propaganda ile rakiplerininin muhakeme kaabiliyetini felç edebilirse, gerisi sadece bir oyundan ibaret kalırdı. Cengiz Xan, bu yeteneğe fazlasıyla sahipti..

Çağımızda da değişen bir şey yoktur. Eğer saldırgan, yaptığı yoğun propagandalarla direnişçilerin liderlik kurumunun, doğru karar vermesini ya da doğru karar verme kaabiliyetini yok edebilirse veya direnişçilerin liderliğini, elindeki ¨bilgileri¨ kullanarak korkutmak suretiyle felce uğratabilirse savaş kazanılmış demektir. Hatta direnişçi halkı, direnişçi liderliğinin karar alma, harekete geçme kaabiliyetini güçleştirici bir şekilde etkileyebilirse, ya da süren çatışmaların anlamsız olduğuna inandırabilirse (kanımız boş yere akıyor dedirtebilirse) de savaş kazanılmış sayılır. Bundan sonrası, yukarıda da değindiğimiz gibi, saldırgan için yokuş aşağı kaymak gibi bir şey olacaktır. Bunlara ek olarak kriz günlerinde sürdürülecek çok iyi ayarlanmış ve etkili bir informasyon savaşı sayesinde bir tek kurşun dahi sıkmadan savaş kazanılabilir. Saldırgan, informasyon savaşını kazandığı taktirde, diğer koşullar ne olursa olsun, başlamış olan fiziki savaşı (ya da konvansiyonel savaşı) da kazanabilir. Bu, ayrıca direnişçilerin uyanık davranmaları konusunda bir uyarıdır da. Saldırganın kuru gürültüsüne papuç bırakmak, savaşı kaybetmektir. Türk tarafının bir süre önce, yani savaşın en fazla kızıştığı günlerde geliştirdiği; ¨PKK'yi bitirdik¨, ¨son çırpınışlarını yaşıyorlar¨, ¨sıkışan teröristler Karadeniz'e kaçtı¨ gibi inandırıcı olmaktan uzak sloganlar, psikolojik savaşla karıştırılmış bir informasyon savaşı olarak algılanmalıdır.

İnformasyon savaşı tekniklerine vakıf ve onları çok iyi kullanan bir direnişçi liderlik, koşullar ne olursa olsun, karşı tarafla ekonomik ve askeri kuvvetlerini eşitleyebilir! İyi ayarlanmış bir informasyon savaşıyla bir çıkar savaşını kazanmak, öyle büyük ekonomik kaynakların kullanımını da zorunlu kılmaz. BM'nin, ABD öncülüğünde yürüttüğü Somali operasyonunu ele alalım: Bu savaşta Aidid'i destekleyen halkın TV kameramanlarına saldırması, öldürülen BM askerlerinin cesetlerine saldırması, yerlerden sürüklemesi ve bütün bunların dünyanın gözleri önünde cereyan etmesi, bardağı taşırdı, ABD gibi bir dünya gücü, dehşete kapılan kendi kamuoyunun baskısıyla tası tarağı topladı ve oradan ayrıldı.. Aynı olay Lübnan'da da cereyan etmişti.

Gelişmiş ülkelerde, IT alanındaki gelişmeler başdöndürücüdür. Eğer bu alanda çatışan iki taraf da IT alanında gelişmişse, tabii ki elindeki araçları en iyi kullanan taraf avantajlı olacaktır. Gelişmiş ülkelerdeki insanların bu teknoloji karşısındaki hassasiyetini, az gelişmiş ülkelerde göremeyiz. Hele Kürdistan Halkı'nın bundan etkilenmesi nerdeyse imkansızdır. Bundan dolayı ABD gibi IT alanında gelişmiş ülkelerin sadece bu teknolojik gelişmeye dayanarak üçüncü dünya ülkelerini sindirmeleri imkansızdır. ABD bundan dolayı bunlara karşı hala eski teknoloji sayılan radyolardan ve kaba kuvvetten istifade etmeye çalışır. IT'nin Kürdistan direnişçileri için önemi, dış kamuoyuna yönelik olarak yapılacak propagandalarda belirleyicidir.

Buna göre; bilgisayar kullanmak gibi bir alışkanlığı olmayan Kürt Halkı, bilişim alanında hala eski teknolojilere bağımlı olduğundan, IT kanalıyla dolaşımda bulunan ¨bilgi¨ler onları hiç etkilemez veya çok az etkiler. Buna karşın, eğer Kürt Özgürlük Hareketi interneti kullanmanın önemini kavrarsa, Türk Devleti'ni ayakta tutan Batılı Ülkeler'deki komuoylarını rahatlıkla etkileyebir. Bunun için sadece gerçekleri kaydetmeleri yeter... Bundan dolayı IT, Kürtler için, bilhassa halklara yönelik diplomasi söz konusu olduğunda savaştaki en büyük ayarlayıcı olarak algılanmalıdır. Düşünün bir kere, en aşağısından 500 milyon insana ulaşmakta olan interneti kullanarak, Türk Devleti'nin uyuşturucu ticaretindeki rolunu, saldırgan ve yayılmacı politikalarını, katliamcı eğilimlerini belgeleri ile ulaştırıyorsunuz. Bunlar da milyarları bulan insanları uyarmaz mı? O zaman Türk Devleti'ni destekleyen ABD gibi vicdansız bir imparatorluğun yöneticileri bile rahatsız olmazlar mı?

IT iyi kullanıldığında, direnişçilerin elinde bulunan tek taraflı işleyen bir silah olacaktır. Kendi kitlesi pek etkilenmezken, karşı taraf moralman yıkılabilecektir. Türkiye'de internet kullanımının hızla yayıldığı dikkate alınınca, bu haberleşme aracı, savaş haberlerini tek taraflı olarak veren Türk yönetiminin durumu güllük gülistanlık gösteren politikalarına karşı da uyarıcı bir silah olacaktır. Hele savaştan büyük bir rant elde eden ve bundan dolayı barış istemeyen çevreler doğru kanıtlar kullanılarak teşhir edilebilirse, kullanıcıları aydın veya en aşağısından entellektüel olan internetin bu bilgilerle donatılmasının önemi daha da artar.

(devam edecek)

Sirac Bilgin

2006-09-18




Gorusunuz