Provokasyon mu, saldırı mı?

Amed'deki saldırıyı "çoluk-çocuk" olamayan büyükler sanki ağız birliği etmişcesine "provokasyon" olarak niteliyoırlar. Ama içi yanan Kürt Kadını ise "bu ne haldır looo!" diyerek cevaplıyor büyükleri.. "Çoluk-Çocuk" ise işgal güçlerini taşlamakla meşgul. Kim gerçekçi? Bugün bunu tartışalım..

Provokasyonlar, toplumu istenen bir ortama çekmek veya sürüklemek için karanlık güçler tarafından planlanır ve uygulanır. Mesela iki kutupluluğu çatışmanın kaçınılmaz hale getirecek noktaya çekmek gibi.. Bu düşünce sahiplerine bakılırsa provokasyon öncesi günlerde sorunları konuşarak halledebileceğimiz bir ortam vardır. Toplumdaki (iç) kutuplaşma yerini barışçı bir ortama terk etmek üzeredir. Tunelin ucundaki ışık artık açıkça görünmektedir. Ama bazı karıştırıcı, rantçı güçler bu ortamı bulandırmaya çalışırken her türlü moral değeri hiçe sayacak, her ne bahasına olursa olsun ortalığı bulandırmaktadırlar.

Provokasyon teorisi sahiplerinin düşüncelerine bu hayali noktalar hakimdir.

Biz ise Amed'deki küçük çaplı katliamın bir saldırı, düşmanın psikolojik ve fiili savaş taktiği gereği Kürt Milleti'ne gözdağı verme amaçlı çirkin, kirli bir savaş taktiği olduğunu söylüyoruz. Türk Ordusu Cenevre antlaşmalarına aykırı davranarak sivilleri ve özellikle çocukları hedef almıştır. Saldıyı ciddi bir şekilde üstlenen TİT ile JİT arasındaki ilişkiler arşivlerde mevcuttur. Kısacası tüm yollar İlk dakikadan itibaren saptadığımız gibi Özel Harp Dairesi'ne çıkmaktadır.

Provokasyon teorisi sahipleri Türkler'in barışçı çözüme yanaşmakta olduklarını gösterir bir tek delil sunulamamaktadır. Tam tersine sürekli bir şekilde savaş tamtamları çalınmakta, şuraya buraya asker sevkiyatı yapılmakta, İran ile ortak olarak Kürt İstiklal Mücadeleci ve savaşçılarına karşı harekat üstüne harekat düzenlenmektedir. Bununla da yetinmeyen Türk Askeri Şefliği Güney'i işgal etmenin yollarını aramakta, icabında oldu-bittiye getirerek bu "işi" hal yoluna koymaya çalışmaktadırlar.
Şimdi provokasyon teorisi sahiplerine soralım:

-Size barışçı çözüm için bir tek işaret geldi mi?

-Onu da bırakın, size bunu hissettirecek bir tavır yakaladınız mı?

-Türk Askeri için "mide bulandıran sinek" gözüyle bakılan ve hiç bir kıymet-i harbiyeleri olmayan kişiler gözü ile bakılan aydınlar dediğiniz ve Kürdistan "Özgürlük" Mücadelesi'ne bir hobi gibi yaklaşan şahsiyetler bile bu konuda –cek –caksız bir barış umudu sunabildiler mi?

-Aynı aydınlar Kürtler'in kayıtsız şartsız tesliminden başka bir öneri ile ortaya çıktılar mı?

-Türk Askerbaşı Büyükanıt, "demokratik mücadele kılıfı altında ortaya çıksalar bile" Türk Devleti'nin duruşunun değişmeyeceğini ilan etmedi mi?

Bu soruların hiç birine iç serinletici bir cevap vermek mümkün değildir. Türk Askeri kana kilitlenmiştir. Ekstraterritorial bir yaratık gibi, tek gıdası kan olan bu canavarı insani bir çözüme getirmek mümkün değildir. Adamlar kan dökmekte kararlıdır. Bunu sakladıkları falan da yok. Ama psikolojik savaş taktikleri ile işini daha da kolaylaştırmak istemektedir.
Bu duruşu ile Türk Askeri'nin provokasyon yaratmak gibi bir derdi de yoktur. Sadece, o da bazan, küçük çaplı katliamlarını yaparken hedef şaşırtıcı taktikler kullanırlar. Bunun için hizmet oğlanı gözüyle baktıkları Türk Polisi'nin istenen yönde delil değiştirmelerini isterler. Kısacası kendileri halkımızı şehit edecek, PKK'ye veya bir başka Kürt Örgütü'ne yükleyecekler. Böylece Kürt Milleti'nin Direniş isteklerini kırmayı hedefliyorlar. İşte psikolojik savaş taktiklerinden en esaslı bir tanesi..

Toparlarsak, Amed katliamı bir provokasyon değil, bir saldırıdır. Bu saldırı hem psikolojiktir, hem de fiili kirli savaş saldırısıdır (sloganları; en iyi Kürt ölü Kürt'tür). Bu saldırıdan sonra şehirlerimizde savunma birimleri kurulabilirse, bunun şartları varsa kullanılmalıdır. Sıcak cephede bulunan yurttaşlarımıza talimat vermek gibi bir terbiyesizlik yapmaktan sakınmamıza rağmen tavsiyelerimizi düşünmelerini dileriz.

Kürt Milleti, bu son saldırıdan sonra bütün savaş metodlarını kullanma hakkına sahiptir.

2006-09-15

Sirac Bilgin

2006-09-15




Gorusunuz