Türkler'le sohbet-IV

Siz Türkler arasında en insaflı, insanlığını muhafaza edebilen, Kürd'e "belli şartlarda" sempati ile bakan insanlar bir kısım Marksist insan ile liberal sol kesim arasından çıkıyor. Ben buna belli şartlarda TÜSİAD'ın bir kanadaını da ekliyorum. Hiç olmazsa açık haksızlıklara onay vermiyor, kişi düzeyinde insan haklarına sahip çıkıyorsunuz. Bu da önemlidir. Ama yeter mi? Fert düzeyini aşıp Millet düzeyinde insan haklarına, yani kendi kaderini tayin hakkına sahip çıkmanız dah insani değil mi?

Biliyorsunuz, ulusal kimliğinden dolayı fert düzeyinde haksızlığa uğrayan tek tek insanlar, Kürt Milleti'nin ve Kürdistan'ın yaşadığı bağımlılık ilişkisi ve ilhak durumu devam ettikçe yeniden ve yeniden aynı haksızlıkları hem de katmerlenmiş bir şekilde yaşayacaklardır.

Aynı marksist kesim olarak siz, ABD'nin Irak'a müdahalesi ile başlayan Kürt-ABD İttifakı'nı ihanet olarak niteliyor, Kürd'ün emperyalizme karşı ne idiğü belirsiz Ortadoğu Halkları'nca yükseltilen mücadelenin yanında yer almasını istiyorsunuz.. Böylece Kürt Milleti'nin 200 Yıldır uğrunda mücadele ettiği ve bugün, bir parçası itibariyle de olsa, kucağında bulduğu özgürlüğü red etme enayiliğini yapmasını bekliyorsunuz.. Hem ne uğruna? Hayalci kafaların şekillendirdiği, hiç bir zaman geçerliliği olmayan teorik belirlemeler uğruna uğruna dersek sakın kızmayınız.

Sizin öncelleriniz olan 1925 Komünistleri de Kürtler'in silahlı hak arayışlarına karşı çıkmıyorlar mıydı? Kürtler'i Komintern'e şikayet eden öncellerinizden devraldığınız kültür mirası bu gün de size yol gösteriyor. Bunun için, bir yüzdeye vurursak, bugün %80-90'ınız Devletiniz olarak bildiğiniz (ki pratikte öyledir) makinanın yanında yer alıyorsunuz. Çünkü siz anti emperyalistsiniz. Devletiniz tertemiz... Kürtler ise hep kirli.

İsterseniz korumaya çalıştığınız Kemaist Türk Devleti'nin kuruluş yıllarındaki kompozisyona bakalım. Motoru, dağılmış olan Osmanlı Ordusu'ndan arta kalan birlikler ve Merkezi Feodal bir yapının paşaları olan bir harekettir Kemalist hareket. Destekleyici aktörleri ise eşraf, din adamları, ağalar ve tarikat şeyhleri olan bu hareket, topladığı ilk meclise bu kompozisyonu olduğu gibi aksettirmişti. Meclis, Kur'an okunarak açılıyor, kapıda ise dualar okunuyordu.. 1923'e kadar bu böyle götürüldü. Daha sonra cumhuriyete geçilerek başlıca rakip olan padişah bertaraf edildi. 1924'te Halifelik kaldırılarak din adamlarının iktidar rekabetinin üst yapısı yok edildi. Yapılan bütün reformlar padişahçıların tamamen tasfiyesine yönelik bir iktidar mücadelesindeki hamleleri de güçlendiriyordu.

İşte tam da bu sırada Kürtler, Azadi Cemiyeti öncülüklü örgütlenmelerini tamamlamış, harekete geçmek için Newroz'u bekleme kararı almışlardı. Şimdi soralım; provokasyonlarla daralan ve öncülüğü Şeyh Se'id Efendi'nin boynuna kalan Kürt Hareketi'nin kompozisyon itibariyle Kemalist hareketten farkı neydi? Osmanlı paşaları ve komutanları (Kor Hüseyn Paşa, Miralay Halid Beg, Miralay Şêx Şerif Efendi gibi) orada da vardı. Ağalar, tarikat liderleri ve eşraf orada da vardı.. Peki neden iki benzerden (üstelik ikincisi bir köle millet hareketi olduğu halde) Kürd'ünki gerici, sizinki ilerici oluyor? Bunda elbette hemen hemen her Türk'ün ruhunu esir almış olan milliyetçi tarafgirliğin rolü büyüktür. Tabii ki duruşunuzda proletarya enternasyonalizminin ulusal kurtuluş hareketilerine bakışından esaslı bir sapma söz konusu olduğunu biliyorsunuz. Ama yine de kurtuluş için her çırpınışımızı karaladınız. İşin tuhafı, Marksizm'i büyük samimiyetle benimseyen Kürt Solu'nu da peşinizde sürüklediniz. İşte İmralı'daki Kemalist bu dalganın esiridir..

Şimdilerde bütün gücünüzle PKK'yi İmralı dolayısı ile sapmış olduğu yanlış yaldan da saptırmaya çalışıyorsunuz. Bunu ise gözyaşı edebiyatı, kan dökülmesin hakkaniyeti altında yapmanız ise ibret vericidir. "PKK silah bıraksın", PKK şartsız silah bıraksın", "bölgede kanın akmasını durduralım" türünden süreklileştirdiğiniz çağrılarınızla gerillanın moralini bozmaya yöneldiğinizi, bu duruşunuzla Özel Harp Dairesi'ne (bilmeden de olsa) hizmet ettiğinizi biliyorsunuz. Devletinizin Kürt Milleti'ne karşı topyekun bir savaş ilan ettiği bugünlerde, savaşın en kızgın anında haklıya omuz vermesi gereken marksisti nerede bulacağız? Tam da bu sırada "proletaryanın devrimci talepleri"ni dayatmanız gerekirken bizimle uğraşmanız neye yorumlanmalı?

Hele Güne'e karşı geliştirdiğiniz tavır tam ibretliktir. Bizi ABD'in uşağı, Saddam kalıntıları'nı "direnişçi" olarak nitelemeniz sizin taktik bir hatadır... Çünkü bizi aldatmaya çalışan sizlerin, en büyük Kürt Kasabı'nı sevimli göstermeye çalışmanız anlamsız olduğu gibi tahrik edicidir. Akıllı olun. Bizi yeniden ihanete sürüklemenizin yolu, bize "Nazi kalıntısı Saddam'ı" destekleyin demekten geçmemeliydi. Başka numaralar bulmalıydınız ki size inanalım. Ama ne yapalım aranızdan Aziz Nesin size puna vermiş: "Türkler'in %60'ı geri zekalıdır!"

2006-09-12

Sirac Bilgin

2006-09-12




Gorusunuz