Ertuğrul Özkök, Birand, Akyol, Sazak ve pasifikten gelen ılık sesli çağrı..

İkinci Dünya Savaşı aynı zamanda Radyo yayınları, bildiriler, afişlerle karşı tarafın moralini bozmayı hedefleyen Psikolojik savaşların en ağırlarından birine sahne oluyordu. Amerikalılar; "pasifik" bilmem nesi (adını hatırlamadığım için geçiştiriyorum), takma adlı ve japoncayı çok iyi bilen şuh bir kadından çıkma olduğu belli bir sesle Japonları pasifize etmeye çalışıyordu. Aynı şeyi bu Kez Edit Piaf şarkıları ile, Fransızları coşturmak ve direnişi derinleştirmek için yapıyordu. Almanlar'ın ve Japonlar'ın da bunlardan geri kalır yönü yoktu.

Özkök ve ardındakiler işte bu bayanlar gibi, insanların hislerine hitap ederek Kürd'ü Kürd'e kırdırmanın yollarını arıyorlar. Bunun için türlü ucuz taktikler kullanıyorlar, ellerinin altındaki insanları tehdit ederek sonuç almak istiyorlar..

Özkök "Kürd'e; "Bu ülkeyi seviyor musunuz?" diye soruyor.
"Bu ülke" dediği nedir? Kürdistan mı? Yoksa ilhak edilmiş Kürdistan'ı da içeren ve adını"Türkiye" olarak seçtikleri coğrafya mı? Çünkü bunlar taban tabana zıt iki kavramdır. O "bu ülke" derken elbette "Türkiye (!)" denilen haksız yapıyı kast ediyor. Oysa Türkiye adı uyduruk bir addır ve ömrü 83 yıldır. Kürdistan ise kadim bir ülkedir. Üstünde yaşayan insanlara "Kürt"denir (ilkokul dersi, Özkök'e ücretsiz).
İşte bu insanlar çok zor şartlar altında bir esaret hayatı yaşamaktadırlar. Kölece bir esaret. "Vatan Namustur" diyen her Kürt bu ilhakçılara karşı mücadele etmektedirler. Buna "İstiklal Savaşı" denir..

Kürdistan İstiklal Harbi, harplerin en çetinidir. Düşman Kürd'ü yüzyıllar boyu esir tutmuştur. Vatanını ilhak etmiş, kültürüne darbelerin en büyüğünü vurmuştur. Son 83 Yıl boyuınca ise dilini kullanmasını dahi yasaklamış, asimilasyon makinalarının en ağırını işleterek onu kişiliksizleştirmiş, cahil bırakmış, "elif görünce mertek" sanacak duruma getirmiştir. Vatan dörde bölünmüş, dört düşman bir sofrada imiş gibi Kürdistan'ı çepeçevre sarmıştır. Ülkemizin stratejik konumu inanılmaz derecede önemlidir. Yeraltı kaynakları, suları onlarca savaşa sebep olacak kadar zengindir. Düşman tepeden tuırnağa kadar silahlıdır..

Ama yine de korkuyor!

Psikolojik savaşın en ağırını bize karşı yürütüyor.
Bize karşı dünya ittifaklarının en güçlüsünü harekete geçirmek için en şerefsiz, haysiyetsiz pozisyonlara giriyor.
Lübnan'a asker gönderme kararını "İslamcı" olduğunu iddia eden bir hükümete aldırıyor, hem de İslamcı bir silahlı güce karşı!
Her taraf yalanlarla kaynıyor. Her taraf Sözde Türk Aydınları'nın pis kokuları ile yaşanmaz durumda.

Kendi ormanlarını yakıyorlar, Kürt suçlu (Bazı Kürtler de intikam amacıyla kibrit çakabilirdi).

Kürdistan'ı çoraklaştırıyorlar, dünyadan ses yok.
6 milyon insanımızı etnik temizlik amacıyla yurtlarından sürüyorlar, dünyadan ses yok..

Başlıbaşına asimilasyon bile uluslararası antlaşmalarla "soykırım" olarak kabul edilmiştir, ki buna "White Cenoside=Beyaz Katliam" deniliyor. Bunu bilir zevzekler, ama bilmezden gelirler. Yine dünyadan da ses yok!
Ama iki bomba ile turistin rahatı kaçar, Batı'dan Doğu'ya herkes Kürd'ün yakasına yapışır..

Vahşi olan biz! Terörist olan biz!

Peki daha düne kadar hiç bir bomba patlamamışken neredeydiniz? Kendi kaderini tayin hakkını kullanmak için harekete geçen ve barışçı mitinglerle yetinilen günleri de gördük, Ne yaptınız? İşte "Doğe Mitingleri".. İşte DDKO'nun barış.ı çabaları.. Duymadınız bile! Ama iki turist rahatsız oldu mu kıyameti koparıyorsunuz.

Bu topyekun bir sindirme harekatıdır. Batı, şu andaki duruşu ile Türkler'in işlediği insanlık dışı suçların ortağıdır.
Kuzey itibariyle söylüyorum, Batı bizi hiç desteklemedi. Bir tek devlet bile resmi kağıtlarında "Kürt Yokediliyo"r demedi..
Bu sözler asla Batı Düşmanlığı anlamına gelmez. Bilakis dost olmak, uygarlığın ortak paydalarında buluşmak istiyoruz. Ama görüyoruz ki, ister barışçı olsun, ister sıcak direnişçi, Batı hiç bir Kuzeyli gücü ciddi bir şekilde kucaklamak istemedi, istemiyor.

O halde ne yapacağız?

Teslim bayrağı mı çekeceğiz?

Hayır! Bu kadar kan boşuna dökülmedi.. Bir bilinçle kanlar feda edildi.. Bunu bilin. Pazarlığa tabi değildir bağımsızlık aşkımız. Yurt sevgisi, ulus sevgisi, tarih bilinci ve kişiliğine erme süreci yeni bir Kürt tipi yaratmıştır.

Bu Kürt tipi Özkökler'in, Birandlar'in, Akyolları'ın, Sazaklar'ın okşamaları ile gevşeyen bir tip değildir. Mücadele artık "kana kan" şekline dönüşmüştür. Geri duran Kürt değildir.
Herkesin görevleri vardır..

Miting yapabilen miting yapsın

Sivil itaatsizliği örgütleyebilen, sivil itaatsizliği örgütlesin
Silaha inanan hiç durmasın..

Metropolde, dağda, ovada.. Her yerde intikam gülleri açılsın.

Yazı yazabilenler yazıları ile duruşumuzu daha da sağlamlaştırsın..

Sağlamlaştırsın ki,

Bu soysuzların çalımından, çizmesinden, yasaklarından kurtulalım.

Denizler durulmaz dalgalanmadan..

2006-09-01

Sirac Bilgin

2006-09-01




Gorusunuz