Psikolojik savaş ateşine karşı uyanık ol!

Türkler yeni bir planlama ile yeni bir taktik uygulamaya girişmiş bulunmaktadırlar. Kuzey Kürt "Enfalı" olarak adlandırabileceğimiz ve beyaz jenosid olarak nitelendirilerek Birleşmiş Milletler tarafından yasaklanmış olan "etnik temizlik" sonucu Türk çoğunluklu yörelere göçettirilmiş olan 6-10 milyon vatandaşımızın asimile edilmesi için sürdürülen kültür bombardımanı, yozlaştırma, özenti yaratma, aç bırakarak kapı kulluğuna mecbur kılma yöntemleri derinleşerek devam ediyor. Öte yandan Kürdistan'daki insanlarımızın bölünmesi, biribirilerne düşman kılınması, gerillanın veya sokak haereketinin artık çare olmadığı, insanların boşuboşuna öldüklerini yayma, müthiş bir dedikodu ortamı yaratarak kişisel düşmanlıkların, ulusal kurtuluş mefkuresinin önüne geçirilmesi gibi metodlarla Kürdistan İstiklal Harbi zayıflatılmaya ve giderek tasfiyeye doğru sürülmeye çalışılıyor.

Fakat bu PS taktikleri'nin yanında korkutma, yıldırma ve böylece militanların beyinlerini teslim alma taktikleri de ihmal edilmiyor. Bu tehditkar "nutuk"lardan Güney, demokratik mücadele yanlıları dahil herkes nasibini alıyor.

İşte Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığına getirilen Başbuğ'un sözleri:

"Terörle sonuca ulaşamayacakları gösterilmelidir. Terör örgütü ile mücadelede asıl hedef örgütün faaliyetlerini askeriye indirilerek örgütün ortadan kaldırılmasıdır. Terör örgütü ile mücadele sonuna kadar sürdürülecektir. Bu konuda hiç bir taviz söz konusu değildir. Terör örgütüne katılımlar önlenmelidir. Kerkük sorunun çözüm bulunmadan önce bazı güçlere yönelik 2007 yılı sonuna kadar etkin önlem alınması sağlanmalıdır. Medya terör propagandasına alet olmamalıdır."

Büyükanıt ise Türk Ordusu'ndaki devir teslim töreninde karanlıkta ıslık çalarcasına şöyle konuştu:

"Hiçkimse, hiçbir kurum, insan hakları, özgürlük, demokrasi gibi insanlığın yüksek değerlerini teşkil eden kavramların arkasına saklanarak, bu ülkeye ve insanlarına zarar veremez. Bu yüksek değerleri, sahip oldukları bölücü ve irticai düşüncelere alet ederek, ülkenin rejimi aleyhine kullanamazlar ve kullanamayacaklardır."

Burada ilgi çekici iki nokta çok önemli, ki Türk'ün bu "kararlılık gösterisi" bizi anlamamakta direnenlere bir tokat gibi inmektedir. Birincisi noktayı Başbuğ'un bir cümlesinde yakalıyoruz, şöyle: "Kerkük sorununa çözüm bulunmadan önce bazı güçlere yönelik 2007 yılı sonuna kadar etkin önlem alınması sağlanmalıdır". Burada açık seçik bir şekilde; 2007'YE KADAR GÜNEYLİ GÜÇLERE KARŞI ETKİN ÖNLEM ALINMASI, YANİ BU GÜÇLERE KARŞI DOLAYLI VEYA DOLAYSIZ HAREKETE GEÇİLMESİNİN PLANLANDIĞI ANLATILIYOR.. Biz bunu defalarca yazdık, çizdik.. Türk Askeri'nin Güney ile ilgili hesapları PKK'den bağımsız olarak vardır. Yani papağan gibi tekrarlanan "PKK GÜNEY'e müdahale etmek isteyen Türk Devleti'ne bahane yaratıyor" tezi havada bırakılıyor. Herkesin anlaması gerek, siyaset, kendi kendini dövmekle yapılmaz. Vizyon sahibi olmayanların elinden çektiğimiz artık yeter. Bakın Türk açık bir şekilde "BEN KERKÜK MESELESİNDE VARIM VE BU MESELE HALLEDİLİNCEYE KADAR HER TÜRLÜ SALDIRI HAKKINI KENDİME TANIYORUM" diyor.. Bu kadar açık bir anlatıma şimdiye kadar rastlamadım, veya gözümden kaçmıştır.

Bas bas bağırdık, bağırıyoruz: Müdahaleler, tehditler veya dolaylı terör, Sn Talabani'nin yaptığı gibi, alttan alarak def edilemez. PKK konusundaki Türk Ultimatomuna verilen tepkiyi kast ediyorum.. Fazla açamadığım için üzgünüm, fakat iyi bir politikacı ne didiğimi çok iyi anlar.. Türk'e karşı en iyi savunma, dünya demokrasi topluluğu içindeki yerini sağlamlaştırmak, tavizsiz bir duruş sergilemektir. Ha, eğer Türk'ün nefes borumuz olan sınır kapısını kaparak Güney'i zor durumda bırakacağından korkuluyorsa, bilinmelidir ki, bu tavır onların elini daha da güçlendirir..

İkinci noktaya Büyükanıt net bir şekilde açıklık getiriyor.. Adam bilhassa TV konuşmasında net bir şekilde, "Üniter yapımıza ister terörist, ister demokratik bir mücadele yörütenlere dokundurtmayız" demişti..Bu da bizim öteden beri açıklık getirdiğimiz Türk tezlerini en tartışmasız bir şekilde ortaya koyuyor. Yani adam; ben sizi demokratik mücadele verenler ve silahlı mücadele verenler olarak ayırmıyorum. Hepiniz aynı derecede hedeftesiniz diyor! Açık ve net. Tam da bizim saptadığımız gibi..

Ama Türk yanılıyor.. (arkası gelecek yazıda)

2006-08-25

Sirac Bilgin

2006-08-25




Gorusunuz