Suyu da uyuturlar..

Düşman, hele Türk olunca, "bêbext"liği itibariyle asal küçümsenmemeli, "bunu veya şunu asla yapamaz" dememeli. Türk (devleti), anadan doğma bêbexttır. Ne zaman, nerede ısıracağı belli olmayan bir kalleşler güruhu ile karşı karşıya olduğumuzu asla unutmayınız. Unutmayınız, esir bir milletin savaşçıları, yöneticileri, düşünürleri en olumsuza hazır olmadıkça elde ettikleri iyi mevzileri de kaybedebilirler.

Türk, tarihi alışkanlığı olan kirli ve tehlikeli oyunlardan asla vazgeçeceğe benzemiyor. Ortadoğu'yu ateşe atma pahasına, ki eninde sonunda bu cehennem ateşi ortalığı kavuracaktır. Üstelik bunu Ortadoğu'lu tutucu, faşist, çağdışı liderlikler sayesinde yapıyorlar. Ama gel gör ki, bakar görmezler devleti hala "ezeceğiz", "koduk mu oturtacağız" şeklinde düşünen sivillere sahip coğrafyalarındaki bazı askerler hala kendilerini "Batı zihniyetli" olarak görmekle maluller. Örümcek kafa diye buna denir dersek yeridir.

Son bir kaç günkü gelişmelere bakalım..

Türkler, Irak Hükümeti'nin Sün'i Başbakan yardımcısı el- Haşimi'yi Ankara'ya davet ettiler. Aynı zamanda Türkmen Milletvekilleri ağırlandı ve bazı diğer "Kerküklü" siyasi yoğunluklarla daha derin ve bağlayıcı olduğu su götürmez ilişkiler geliştirdiler. Bu temaslar yürütülürken İran yetkilileri Şam'daydı. İki önceki gün ise İran Dışişleri Bakanı İstanbul'da Erdoğan ile iki saati aşkın bir süre görüştü, ki bu da diplomatik gelenekler açısından olağanüstüydü. Resmi yalan; "Lübnan'daki durumu'un kunuşulduğu" merkezinde olmasına rağmen, gerçekte tümüyle Kürdistan'ın şimdiki ve gelecekteki muhtemel kazanımlarının konuşulduğu kesindir. Görüşmenin Türk elektronik basınında yer almaması manidardır.

Bugün ise Erdoğan bir adım daha atarak Irak Başbakanı ile uzun bir telefon görüşmesi yaptı. Öte yandan ABD'nin teklif ettiği üçlü (Türkiye-Irak-ABD) komisyonda Kürtler'in temsil edilmesini red etti. Yani Kürtler'in konuşulacağı ve Kürdistan Federe Devleti'nin topraklarındaki bir Kürt Gücü konusunda yapılacak toplantıya Kürt bir taraf olarak alınmayacak! Bu olacak iş mi? Adam hala "sahip" rolu oynamaya kalkıyor.. Federe Devlet Başkanı Barzani bu duruşa elbette itiraz etti ve gereken sertlikte cevap verdi..

Şimdi bütün bunları alt alta koyarsak:

-Türk Devleti hiç bir kuşku bırakmamacasına Kerkük Sorunu'na kilitlenmiştir. Bunun için Irak Yönetimi'nin şöven duygularını okşamakta, söz konusu yönetimi de planına eklemeye çalışmaktadır.

-Türk Devleti, Güney'e müdahale etmenin meşru yolu olarak Irak Yönetimi'nin davetini almak istemektedir. Böylece "meşru Irak Hükümeti"nin işbirliği ile silahlı güçlerini "sınır ötesi harekat" için daha meşru bir tarzda seferber edebilecektir.

-İran'ı ve Suriye'yi Lübnan'daki tutumları dolayısıyla desteklemek suretiyle yeni destabilizasyon alanları yaratmaya (mesela İran ve Suriye) çalışmaktadır. Bu destabilizasyon alanlarının genişlemesinin Türkler'in manevra alanlarını genişleteceği varsayılıyor.

-Irak'ın son durumu, iç savaşın genişlemesi, ABD'nin duruma hakim olamaması Türkler'in umutlarını arttırıyor ve böylece Viet Nam deneyinin tekrarlanacağını hesaplıyorlar..

Rota bu veya buna yakın bir seyir izlerken, yanılma payı bırakaraktan, Türkler'in büyük bir maceraya atılmak için iç hazırlıklarını bitirdiğini, dıştaki birleşebileceği bütün güçlerle ilişkilerini had safhaya çıkardığını görüyoruz.

Artık tereddütsüz bir şekilde kaydedebiliriz; PDK-YNK ve PKK'nin kaderi birleşmiştir. Hiç bir örgütün bu düşmanlarla ittifak yapabilme şartı kalmamıştır. Bütün Kürtler bir kader savaşına hazır olmalıdırlar..

Kürtler için:

Biribirinden şikayet artık geçersizdir.

Düşmanla ayrışma tamdır.

Şu veya bu sınıfsal duruş parçalayıcıdır.

Kürt Milleti'ni küçük gurup ve kişisel menfaatler için bölmeye çalışacak xêrexwazlara asla fırsat vermeyelim..

Bütün Kürt Milleti aynı gemidedir. Batrask hep birlikte batacağız..

Kürtler bölgesel güçlerden düşmanlık hariç hiç bir şey bekleyez. Bu her gün suratımıza vuran bir gerçektir..

Bu durumda yerimiz, tereddütsüz bir şekilde seslendirelim, bölgeyi değiştirmeyi önüne bir hedef olarak koyan ABD ve İngiltere'nin yanıdır. Demorasi mücadelesinde bize düşeni eksiksiz yerine getirirsek, YABANCISI OLDUĞUMUZ İLHAKÇI VE İŞGALCİ GÜÇLERİ AŞABİLECEK NOKTADA OLURUZ.

Biz Kürd'üz, Kürd olarak kazanacağız!

2006-08-12

Sirac Bilgin

2006-08-12




Gorusunuz