Düşman yığınağının gölgesinde Kürt Kapışması uygun mu?

Türkler ülkemizin kuzeyinde açık sıkıyönetimden daha zalim bir yönetim tarzı oturmaya çalışıyor, ek olarak çetelerini yeni ve daha serbest bir tarzda organize ediyor. Amaç beyinleri teslim almak suretiyle savaşı kestirmeden bitirmektir. Bu arada yine sözde göz korkutmak amacıyla askeri yığınak geliştiriyor, sessiz bir şekilde insanları tutukluyor, Kürt Basını'nı susturmak için en adi yöntemlere başvuruyor.

Öte yandan Güney Yönetimi üzerinde baskı teşebbüslerinin en karmaşığı yöneltiliyor. Düşman Ordusu "sınır" denilen Kuzey-Güney yapay hattında yığınak yapıyor, Güney'deki köylerimizi topa tutuyor. Iran ve Suriye, cephenin "kanat güçleri" olarak insanlarımıza uyguladıkları baskı, yıldırma, tutuklama ve işkence fillilerini kat-kat ağırlaştırarak sürdürüyorlar. Kısacası Kürd'ü tasfiye amaçlı topyekun savaşın gizlenecek bir tarafı kalmamıştır.

Bu "ahval ve şeraitte dahi" Kürt Kürd'ü şu veya bundan sorumlu tutarak karşılıklı bir eylem ve anti-propaganda bombardımanına tabi tutuyorlar. Bu akıl işi midir?

WP Yönetimi, Büyükanıt Cuntası'nın işbaşı yaptığı bir sırada sınıra yapılan yığınağı olağan karşılamadı. Bunu tüm Kürdistan'a yönelik bir saldırı olarak algıladı. Forum Yönetimi, "saldırı altındaki ESİR BİR MİLLET'İN fertleri saflarını sıkılaştırmak, tüm güçlerini seferber etmek zorundadır" gerçeği ışığında hareket etti. Bundan dolayı eski alışkanlıklardan vazgeçilmeli, hiç olmazsa birlik olmamın zemini hazırlanmalıydı. Yaşadığımız savaş hali bunu emrediyordu. Bunun için partiler ve şahsiyetler arası düello alışkanlığı terk edilmeli, kalemin ve süngünün sivri ucu düşmana yöneltilmeliydi. WP bunun için deneme mahiyetinde olmak üzere iki ay boyunca partilerin biribirlerini küçültücü, çamur atıcı, engelleyici ve moral bozucu yayınlarına son vermelerini istedi. Düşmanın sağı ve soluyla birleştiği bir zaman diliminde Kürt için olmazsa olmaz cinsinden bir tavır olacaktı bu. Kimisi beğendi kimisi "özgürlüğümü kısamazsınız", "diktatörlüktür bu", "ne yazııp ne yazmayacağıma siz mi karar vereceksiniz" türünden, süreci anlamamışların, Kürdistan'daki acıları tatmamışların rahatlığı içinde yüksek fikirler dile getirdiler. WP daralma pahasına, Kürdistan uğruna sabır gösterdi, hakaretleri göğüsledi..

Fakat aşağı yukarı bir hafta öncesinden PKK'yi destekleyen basın ile yazılı ve görsel yayın organları hep bir ağızdan Güney Yönetimi'ne yüklenmeye başladılar. Bu arada WP'yi de kullanmak için adeta bumbardımana tabi tutarcasına aynı temalı yazılarını ve ajans haberlerini foruma asmaya baaşladılar. İşte bu, bardağı taşıran damlaydı. Kimisinin "tehdit" olarak algıladığı PKK'lilere uyarımız bu dayanılmaz yıkıcılığa karşı foruma asıldı (üstelik bir yayın organı olarak WP hangi yaptırım gücü ile koskoca partileri tehdit edecek?). İşte ne olduysa bundan sonra oldu ve bize karşı çok ağır eleştiriler, hakaret olarak algıladığımız yazılar gelmeye başladı, hem de porno küfürlü saldırılarla birlikte (arşivde saklı).. İşte şimdi Kürt Milleti'nin ne demek istediğimizi açıkça anlaması için milletimizin sessiz çoğunluğunun sesi olmak dileği ile bu makaleyi kaleme alıyorum..

Öncelikle yineleyeyim; eleştirim anlaşılır bulunup uyulursa, bu hiç bir şekilde birilerinin akıldaneliğini kabul etmek anlamına alınmamalı, Kürd'ün bir ahlaki kazanımı olarak algılanmalıdır. İkincisi; bilhassa savaş hali durumunu yaşadığımız bu zaman sürecinde, amacım hiç bir şekilde moral bozmak, değildir. Bilakis yurdun dört bir yanındaki Kürd'ün birliğini teşvik etmek suretiyle, son tahlilde, moral yükseltmek, nihai amaç uğruna savaş isteğimizi yükseltmektir. Üçüncüsü; hataları hiç olmazsa bu yazı itibarı ile, ört-bas etmek değil, doğru saptanmış eleştirilerin ışığında bunları düzeltme fırsatını sunmaktır. Dördüncüsü; örgütlerimiz ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, siyasi gözlemcilerin saptadıkları terslikleri gözardı etmemeleri gerektiğini Kürd Kamuoyu'nun dikkatine sunmaktır. Hiç bir örgüt, vatan için yanan yürekleri içe sayamamalı..

Şimdi son iç çatışma noktalarına biraz daha yakından bakalım..

İlk olarak Güney Hükümeti'nin bazı yaptırımlarını anlayamadığımızı belirtmek zorundayız. Madem demokratik bir Irak kurulmaktadır, yıkıcı olmayan hiç bir derneğin veya kurumun kapatılmaması gerekir. Demokrasilerde hukuk ve onun halka intikal eden şekli ile kanunlara uygunluk, aranan ilk şarttır. Biz kapatılan "PKK kurumları"nın kapatılış gerekçesini okumadık. Ama Türkler'in kendi deyimleri ile, "ultimatom"larından sonra meydana gelen değişiklikler, Kürtler'e topyekun ve belki de uzun vadeli bir savaş ilan etmiş olan bu Barbarlar tarafından zayıflık olarak algılanacaktır. Kuşku götürmez bir gerçek var: Türk'e bir tek konuda dahi taviz vermek, diğer tavizleri de davet edecektir. Son 7 Yıllık Kuzey pratiği bunun en açık delilidir...

Kürdistan Federe devleti Hükümeti'nden, olumsuz anlamda, beklemediğimiz bir yaptırım var ki bu daha büyük bir hatadır. Duyumlar, Kürt Hükümeti'nin, Kanunlarla tanıdığı bir hakkı yerine getirmekten vaz geçtiği yönündedir. Güney Hükümeti, kendi kanunlarını ihlal edememeli, Kuzeyli Kürtler'in vatandaşlık taleplerini yerine getirmelidir. Madem kısa bir süre önce Kürdistani bir kafa ile, "Kürdistan'ın neresinden olursa olsun" vatandaşlık için başvuran herkes vatandaşlığa alınır gibi bir kanun çıkarılmıştı, bu kanun ihlal edilmemeli..

Buna karşın PKK'nin yürüttüğü yayın ve demeç politikası tam bir yıkıcılıktır. "ABD, (PKK'yi yıkma politikasını-Not Bizim) YNK ve KDP üzerinden yürütmeye çalışıyor" belirlemesi ile Güneyliler'i, PKK'nin silahla yıkılmasına hazırlanmakla suçluyor. Bu, söz konusu partimizin üst düzey kadrolarının her zaman yaptıkları hataların tekrarıdır. Ezber bir türlü bozulamıyor.. Oysa savaşın ucundan ucundan başladığı bu dönemde, elde bir delil olmadan, kardeş olması gereken partiler hakkında böylesine karşıya alıcı, düşmanca belirlemelerde bulunulur mu? İki derneğin kapatılması ve vatandaşlık konusunda gösterilen kabul edilemez aşırılık bir saldırı belirtisi midir? Eğer bu iddia ediliyorsa, bu güne kadar yürütülen politikaların hep paranoya üstüne şekillendiğini düşünmekten kendimişzi alamayız. Bu Kürd Önderlikleri'ne yakışmaz. Düşman'ı sevindirmenin ne yeri ne de zamanıdır..

PKK destekçisi yayın organlarının bir diğer saldırgan ve yıkıcı propagandaları, enerji sıkıntısından dolayı yapılan ve bilinmeyen ellerin amacından saptırdığı göterilerdir. Derbendîxan ve diğer bazı yerleşim birimlerinde meydana gelen gösteriler birden bire şiddet gösterilerine ve kamu mallarına zarar mercaına kaymaya başlamıştı. Bunun üzerine güvenlik güçleri devreye girmiş ve bazı tutuklamalara girişmişti. İşte söz konusu yayın organları bu gösterileri hükümetin iş yapmamasına, halka zulm etmesine karşı bir başkaldırı olarak görüp abarttıkça abartmışlardır.

Oysa enerji sorunu Irak'ın tümünde çözüm bekleyen dev bir sorundur. Her şeyden önce elektrik üretimi için güvenli bir ortama ihtiyaç vardır. Dev yatırımları sağlayacak yabancı yatırımcının ilgisini çekmek, çevrim santralları veya barajları yaratmak öyle bir günden ertesi güne halledilecek işlerden değildir. Petrol için de aynı şeyler söylenebilir. Şu anda Güney'de bir rafineri yaratmak pek çok engeli aşmayı gerektiriyor. Bütün bunların antlaşmaları sağlansa bile, düzlüğe çıkmak için en aşağısından beş yıl gerekiyor.. İşte bunların tümünü bile bile, mal bulmuş mağribi gibi, yıkıcı eylemleri sahiplenmek de neyin nesi oluyor? Bu yıkıcılık tepki doğurmaz mı?

Güneyliler'in bir çoğu PKK'lilerin bu davranışlarını; "acaba Türk Devleti ile işbirliği halinde genç devletimizi yıkmaya mı çalışıyorlar" diye düşünürken, tıpkı PKK'lilerin "KDP,YNK ve ABD işbirliği halinde bizi yoık etmeye çalışıyorlar" saptamasının bir başka şeklini dillendiriyorlar.. Böylece Kürt Milleti'nin birliğine giden yol kapatılmaya çalışılıyor. Yazıktır!

2006-08-10

Sirac Bilgin

2006-08-10




Gorusunuz