Savaş öncesi diplomasi.. Türk Duvara mı çarpıyor?

Türk Devleti, her alanda kudurgan bir tavır sergiliyor. Dün, sanki Kıbrıs'ta Türk Bakanlar Kurulu toplantısı varmış gibi, Erdoğan ve enikleri neredeyse tam takım, Kıbrıs'ın işgalinin yıldönümünü kutlama merasimi için Lefkoşe işgal bölgesinde idiler. Tören sanki AB'ye rest havasında geçmiş, Türk Uçakları alçak(ça) uçuş yapmak suretiyle Kıbrıs Cumhuriyeti'ne gözdağı vermek istemişlerdi. Aynı gün Suriyeli "Yetim'i Esad"ın mesajını Bush'a iletmek için telefonda kuyruğa girmiş ve kendisine ayrılan 12 dakikalık bir süre içerisinde Kürdistan'a müdahale için izin koparmaya çalışmıştır. Sızan haberleri dikkatle taradığımızda yine sadece nasihat almıştır..

Aynı gün devreye giren Cahş soylu Zapsu da Amerikan Büyükelçisi Wilson'dan zor bela bir öğle yemeği randevusu koparmış, karnını doyurarak büyükelçilik binasından ayrılmıştı.. Aynı unsur, bütün Avrupalı Büyükelçiler ile de teker teker bir araya gelerek dert anlattı, dinledi.. Yüzlerini güldüren uyduruk bazı haberler dışında hiç bir şey çıkmadı. Şimdi biribirlerini yeyiyorlar.

Sabırları taşmış!

Mutlaka fiili bir müdahale bekliyorlarmış.

İsrail Lübnan'a giriyorsa, biz de savunma hakkımızı kullacağız..

Türk Ordusu hazırdır, emir bekliyor!

Hele TV'lerindeki yorumlar tümüyle bir super devlet olarak gördükleri "Türk'ün Devleti"nin ne yapması gerektiği merkezinde. Tüm muhalefet partileri hükümetin yanında yer almış durumda. Sokak hazır.. Partiler hazır.. Meclis hazır.. Şimdi helvayı yapacaklar.

Fakat bilmeleri gerekir, Kürt Milleti de hazırdır bu kader boğuşmasına. Bir an için Güney'e girdikleri varsayalım. 1987'de yaptıklarından daha fazla ne yapabilirler? Bilmedikleri bir coğrafya'da, yıllardır fedai eğitimi almış bir gerillaya karşı ne halt edebilirler, ne yapabilirler? Afyonkeş Farslar'a mı güveniyorlar? Orada da yanılıyorlar. Savaş dua etmekle kazanılmaz. Teknik ister, davaya inanç ister, silahı nasıl kullanacağını bilmeyi ister. Süklüm püklüm geri çekildiklerinde arı kovanına da çomak sokmuş olmayacaklar mı? Sn Lezan'ın üstünde durduğu ve benim daha önceleri formüle ettiğim şehir gerillasının gündeme gelmesini kolaylaştırmayacaklaar mı? Vs vs.. Şimdi onlara yol göstermeyelim.. Bırakalım ne halt ederlerse etsinler.

Şimdiki durumda Batı'nın tavrına bir göz atarak Türkiye'nin gizli paniğini biraz analiz edelim.

Son zamanlarda Batı Avrupa ve kısmen de olsa Amerikan Basını Türk Devleti'ne yeniden "fatiha" okumaya başlamış bulunuyor. Ekonomi yeniden -90'lı yıllardaki duruma dönme sinyalleri veriyor. Gecelik faizler yeniden yukarı tırmanmaya başlamıştır. Merkez Bankası'nın para politikaları'nın durumu ne kadar idare edebileceği ürkütücü bir soru işareti gibi cevap bekliyor.

Ama biz Türk'ü biliriz. Kürt Milleti söz konusu olduğunda ekonomik durumu hiç bir şekilde gözönünde tutmazlar. Onlar için başkalarının topraklarına egemen olmak her şeyin üstündedir.

Erdoğan ve Türk Muhalefeti, Kürdistan Kurtuluş Güçleri ile mücadeleyi "milli mesele" olarak ilan etmişlerdir. TV programları tamamen güdümlüdür. Basın güdümlü, üniversiteler güdümlü ve camiler güdümlü..

Türk Devleti buna rağmen rahat değildir. Bir batakta boğulmak üzere olduğunun da farkındadır. ABD, her an yüksek sesle konuşabilir. Bölge Savaşı Türkler'in ummadığı kadar yaygın bir şekilde başlayabilir. Türkler böylesi bir ihtimal karşısında kendisini birden bire "karşı saflarda" ve hedefte görebilir. Çünkü Güney Kürdistan artık ABD'nin en ciddi dostu haline gelmiştir.

Bu hesapla Türk Generalleri hem alışverişte görünmek ve hem de kıçlarını kurtarmak için alternatif müdahale planları geliştiriyorlar. Bu planlar çok konuşulduğu için üstünde pek durmuyorum (Hava saldırısı, hava saldırısı ile birlikte komando nokta operasyonları ve fiili işgal)..

Fakat hiç unutmayınız: Düşman düşmandır. Her an ani bir atakları söz konusu olabilir. Bundan dolayı şimdiden sonuna kadar hazırlıklı olmalıyız.

2006-07-21

Sirac Bilgin

2006-07-21




Gorusunuz