Bir avuç özgürlüğü yakalamışken bundan dönüş yok!

Türk Devleti günlerdir uçak ve helikopterleri ile Kürdistan dağ ve vadilerini vargücü ile bombalıyor. Anlaşılan bu kez Kürdistan'ı ot dahi yeşermeyecek bir hale getirmek istiyorlar. Bu; Türkler açısından kafada, zihinde mağlubiyetin işaretidir. "Ben hakim olamazsam, işte böyle çöl ve virane halinde terk ederim" düşüncesi ile hareket ediyorlar. Bu derecede bir kin, bir nefret ancak hasta kafalarda bulunur. Şimdiye kadar bu bombardımanın gerillaya zarar verdiğine dair bir haber ve bir işaret almadık. Umarız Kürdistan'ın gerçek sahiplerinden biri olan "vulpus vulpus kurdistanica" da zarar görmez.

Sınıra 500 Bin kişilik bir kuvvet yığma teşebbüsleri bir psikolojik savaş gösterisi olmaktan çıkmıştır. Türk Devleti "point no return" (bilhassa hastalıkta geri dünüşü olmayan nokta anlamında kullanılır) denilen yere çok yaklaşmıştır. Erdoğan gemileri yakmaktadır. Geri dönüşün bittiği bu zaman diliminde yeni müttefikler arayışı hızlanmıştır. Türkiye artık AB kuşatmasını bırakmış, Ortadoğu'lu olmanın batağını yaşamayı seçmiştir.

Türkiye bu vahşi ve saldırgan politikasının meyvelerini şimdiden toplamaya başladı bile. İsrail'i "Terörist" olarak niteleyen Türk Hükümeti'nin başı İsrail'i kaybetme yoluna girdi. ABD Büyükelçisi'ni basın yolu ile azarlamakla çarptırıldığı "ceza"nın ne olacağını ilerde daha net bir şekilde göreceğiz.

ABD'den gelen sinyaller Türk Devleti'nin İran ile birlikte hareket edeceği yolunda. Bu bir başka puan kaybıdır generaller devleti için. Ama onlar artık şahlanmışlardır. Açılın.. Büyükanıt geliyor!!.

Türk Devleti şunu iyi bilsin; Kürt Milleti barışçı çözüm için Güney'de ve Kuzey'de elinden geleni yapmıştır. Milletimiz bir savaşın herkes için yıkım olduğunu, bundan en fazla yoksul kitlelerin, işsizlerin ve anaların zarar göreceklerini, acı çekeceklerini biliyor. Kürtler bundan dolayı hep barışçı çözüm için çaba harcamışlardır. Biz gerçekten savaşı istemiyoruz. Savaşı bize dayatan Türk Devleti'nin kendisidir. Çözümsüzlükte ısrar eden, Güney'deki oluşumu yıkmaya çalışan bu cellatlar takımıdır. Milletimizin bir avuç özgürlüğü yakadığı bu zaman diliminde Türkler'in bize bunu çok görmesini anlıyoruz! Bu onların karekterinde vardır. Yoketmek bu talancılar takımında genetik bir kod haline gelmiştir. Fakat inansınlar ki bizi yoketme teşebbüsü onlara "uğursuzluk" getirecektir. Saddam'ın Halepçe ve Enfal katliamlarına bakıp ders alın diyemiyoruz. Çünkü bunu derinden tahlil edecek bir kafa yapıları yok..

Türk Devleti

Elinizin altındaki masum sivilleri eşkiyaca kırmaya başlıyacağınızı biliyoruz. Kendisini savunamayan, hayatını sana teslim etmiş olan insanları, gece yarıları, kapılarını çalarak götürme ve işkence ile öldürme şerefsizliğini geçmişte de yaptınız. Ne oldu? Bir öldük, bin geldik. Size bu kadar onursuzlaşmayın diyemiyorum. Çünkü bunu da zayıflık olarak algılarsınız.

Eski kirliliğinizi aşan bir hazırlıkla üstümüze geleceğiniz kesindir. Büyükanıt'ın "iyi çocukları" dişlerini fırçalamış emir bekliyorlar. Zaten "Kürt öldürmek serbest kanunu"nu da çıkarmış bulunuyorsunuz. Özetle; bu kez kirliliğin en temizlenmezi için bütün hazırlıklarınız tamam. Şimdi önce Kuzey'de sahaya çıkacak, ki çıktınız, tabiatı kalbura çevirdikten sonra bu kez Güney'e aniden inme teşebbüsünde bulunacaksınız. Eğer ABD'ye tevdi ettiğiniz ültimatomu size afiyetle yedirmezlerse planınız bile hazır. Bu arada Doğu'dan İran'ı da işin içine katacağınız belli oldu. Buyurun..

Emin olun, bizim kaybedeceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Kalmadı. Üç buçuk kulübemiz vardı, onları da başımıza yıktınız. Kendi yağında kavrulan toplumumuzun ekonomisini de yok ettiniz. Bizi onursuzca metropollerinize yığdınız. Hala da doymadınız!

Şimdi toptan imha harekatı başlattınız.

Biz hazırız ölmeye. Ama bu kez ölürken sizi de o çukura çekeceğiz. Bu işin hiç şakası yok. Hançerin kemiğe dayandığı an, ne yapacağımızı siz de göreceksiniz. Çöl bir Türk yerleşim bölgesi ile yetinmeyi şimdiden göze alın.

2006-07-19

Sirac Bilgin

2006-07-19




Gorusunuz