Türk'ün Çılgın Hesapları..II

Geçen yazımı kimse yanlış yorumlamasın. Ömrüm bir sona doğru hızla ilerliyor. Kürtçülük hayatım boyunca küçük çıkar hesapları ile uğraşmadığımı beni tanıyan geniş bir kitle bilir. 1977'de PDK Liderliği'ni red ettiğimi daha sonra KUK olarak tanınacak olan insanlarımızın o zamanki lideri de bilir. Dolayısıyla eleştirilerimin sertliğini Kürdistan'a ve Kürdistani çizgiye olan bağlılığıma bağlayınız. Aslında birlik ruhunu hakim kılmak için elinden gelen çabayı harcayan bir yaşlı Kürt olarak, her örgütü takip eder, her arıdan bal almak için çabalarım. Bana küfredenle bile forumda konuşurum. Kısacası sadece Kürdistan için varım ve ömrüm böyle sona erecek. Bundan dolayı savaş sertleştikçe birlik ruhunu anlamayanlara, birliğe giden yolu kapatanlara karşı tavrımın amansız olacağını buradan açıkça ilan ediyorum.

Bu savaş belirleyici olacaktır. Hiç bir Kürt'ün korkma lüksü olamaz. Ne güney'de, ne Kuzey'de, ne Doğu'da hiç bir Kürt Milliyetperveri geri adım atma hakkına sahip değildir. Türk, Güney'e mutlaka girmek istiyor. Orada büyük bir kuvvet konuçlandırmayı planlıyor olabilirler. Esas problemleri Güney'dir bunu anlamayan, haşa huzurdan, ahmaktır! Neden bu sonuca vardık?

-Türk Ordusu altı yıldır uyurken neden birden bire coştu? 15 veya 26 askeri öldürüldü diye mi? Bu akla yatkın mı?

-Çekiç güç döneminde Güney'e girme şansı daha da yüksek iken neden 2003 Yılından sonra "isterim de isterim" diyerek sağa sola koşuyor? Bazıları bunu Haziran 2004 kararlarına bağlayabilirler. Ama, tecrubelerle sabit olan bir şey, 90'lı yıllarda Türk Devleti Güney'e daha kolay girebiliyordu. O zaman bitiremediği gerillayı şimdi mi bitirecek? İşte görün, savaş sınırda değil, Dersim'de, Çolig'de, Bitlis'te, Van'da yürütülüyor.. Haydi bitirecekseniz, buyurun gerilla orada.. Elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı?

-Bu yıl Kerkük Sorunu çözülecek... Bu "hot-zot"lar kesinlikle buna bağlı iken, neden başka yere bakılsın ki?

Kürt Varlığı'na toptan karşı olan Türk Devleti, elbette gözünü Güney'e dikecekti. Çünkü Güney, devlet olarak ayakta kalacak bütün kurumları sırası ile hayata geçiriyor, ordusunu kuruyor, meclisini işletiyor. Bu ise Türk'ü kudurtmaya yeter. Çünkü orada temeli atılmış olan bir Kürt Devleti var. Bu devlet tabii sınırlarına varana dek genişliyecek gibi hesaplar Türk'ü çıldırtıyor. Bunun gözü kararmış bir vaziyette her yere laf yetiştirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de pot üstüne pot kırıyor.

Türk Başbakanı'nın bugün ABD Büyükelçisi Wilson'a çok sert bir cevap verirken, eğer kahve politikacısı değilse, elbette Amerikan Hükümeti'ni hedef aldığını biliyordu. Büyük cür'et doğrusu. Bu cesareti savaşın genişleyeceği ve ABD'nin Ortadoğu'dan apar-topar kaçacağı sanısından alıyor. Ama Türk Devlet sistemi rüya görüyor. Bu kadar büyük yatırım yapılan bir savaştan, sanki hiç bir şey olmamış gibi kaçmak, dışta ABD'nin güvenilirliğini ve söz dinletme kaabiliyeti bozacak, içte ise felakete yol açabilecektir. Türk Devleti son kartların daha henüz masaya yatırılmadığı bir süreçte Dersim Kalan'ın dediği gibi, kendisini darı ambarında görüyor..

Hürriyet'în dünkü analizinde, Türk Devleti'nin karşılaşacağı siyasi riskleri detaylı bir şekilde koymuştu, şöyle:

"Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülecek olan bu çalışmada öne çıkacak konu başlıkları şunlar olacak:

A) Özellikle AB'den gelecek olan tepkilere karşı ne gibi bir politika izlenecek?: AB ile müzakere süreci yürüten bir ülkenin, birlik ve bütünlüğünü hedef alan terör eylemleri karşısında meşru müdafaa hakkı işlenecek. Bu konuda özellikle Fransa'nın Korsikalı ayrılıkçılara karşı yürüttüğü politika örnek gösterilecek.

B) ABD ile ilişkiler ne boyutta zedelenecek?: ABD ile yaşanacak ikili siyasi gerginliğin yanısıra diğer ilişkiler (örneğin IMF, Dünya Bankası ve savunma kuruluşları ile ilişkiler) ne şekilde etkilenebilir ve bunlara karşı nasıl alınacak önlemler alınır, bunların üzerinde çalışmalar yapılacak. ABD'ye karşı da İsrail'in kendini savunması ile iki ülke arasındaki stratejik ortaklık öne çıkarılacak.

Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılacak bu kapsamlı değerlendirmeler hükümetin önüne konulacak ve hükümetin kararı beklenecek.

Kaynaklar, ABD ve Irak'tan PKK'ya karşı gereken yanıtın verilmesi durumunda dahi hazırlıkların yapılacağını, ancak sınır ötesi operasyon için düğmeye basılmayacağını söylediler."

Bu analize baktığımızda AB rüyasından artık vazgeçildiğini satır aralarından okumak mümkündür. Zaten Türk siyasi parti temsilcilerinin ve siyasi yorumcuların geniş ölçüde birleştiği nokta; "ulusal çıkarların AB'nin dayatmalarına kurban edilmeyeceği" yolundadır.

Ancak ABD ile güçlüklerinin daha fazla olacağı onlar tarafından da hesaplanıyor. Kıbrıs olayı gibi bir oldu-bitti durumu yaratmaya çalışacaklarını okuyabiliyoruz. Fakat en büyük korkuları ABD ile sıcak temas ihtimalidir. Bu ihtimalden korkmuyor gibi hareket etmeleri dikkat çekici.. Sınırdaki kuvvetlerini 500 Bin'e tamamlama kararlarını sadece Kürtler'e karşı bir savaşı göze almanın ötesinde değerlendirmek gerekir.

Şu anda çok ileri değerlendirmeler yapmak için vakit erken. Fakat iki yıldır takip ettiğimiz Türk Generalleri ve siyasilerinin söylediklerinin ardındaki düşünceleri yakalama yetisini geliştirmiş durumdayız. Yüz hatları, kelime seçimleri, konuşurken yaşadıkları rahatlık veya stress çok kolay yorumlanabilir.

Son söz: Kürt Milleti psikolojik savaşa asla papuç bırakmayacaktır. Biz korku duvarını aştık. Barışçısıyla, aktif politik tavırlısıyla, gerillasıyla, velhasıl uyanmış bir millet olarak uzandığımız bir avuç özgürlüğü bu kez mutlaka yakalayacağız.

2006-07-18

Sirac Bilgin

2006-07-18




Gorusunuz