İbrahim Güçlü adlı cesur bir zat, korkak KDP'liler'e karşı..

Aslında kişiler düzeyinde yazmak benim son zamanlarda saptadığım tarzım değildir. Ama İbrahim Güçlü KDP hakkında yazıp çizerken, KDP'liler'in susması, bu Zat'ın tarihe hakarete varan duruşuna daha fazla dayanamayacağımı, aslında susmanın haksızlık olduğunu gördüm. Bana hiç dokunmayan yazılar yazması, hatta belki de çizgime (partileşmeyi red eeden konseptleri hariç) hizmet ediyor bir gürünüm içinde olması bile vicdanımı susturmaya yetmedi. İbrahim Güçlü KDP'liler'i sindirmeye çalışıyor olabilir. Bu yolla bazı insanları ayartabilir. Hatta tutturduğu yanlış ve karalayıcı tarz sayesinde çok yakın tarihimizi bilmeyenlere kendisini alkışlatabilir. Bunlar doğrudur.. Fakat doğru olmayan, iyi gitmeyen şeylerin gelişmekte olması söz konusudur. Kürdistan Sorunu'nun bütünü açısından bu Zat'ın artık ciddi cevaplar alması gerekir.

Öncelikle şunu kaydedeyim: Benim şu veya bu partiye göz kırpmam veya yaklaşmam söz konusu değildir. Diğer insiyatif ve partilere olduğu gibi PDK'ye de eleştirilerim var. Bunu yüzlerine karşı ve dostça bildirmiştim. Onlar duruşumu nasıl anlar bu kendilerinin takdiri. Fakat şu anda ortada bir ali cengiz oyunu var. Bozulması gereken bir oyundur bu. Merkezinde İbrahim Güçlü'nün oturduğu bu oyun yeni ve oyalayıcı bir oyundur. Kürt Halkı'nı bu kez "cesurlar ve korkaklar" olarak ayıran Sn Güçlü, anlaşıldığı kadarıyla PDK'lileri "korkaklar" gurubuna sokmuş. Yarın bir başkasını bir başka kılığa sokarsa hiç şaşmam. Sn Güçlü şu anda Rızgari'yi bölerken yaşadığı ruh halini yansıtıyor. Etrafında yıllardır kimseyi görmeyen "Bay cesur", şu anda bir insiyatifte önemli bir rol oynamanın sarhoşluğu içindedir. Birilerinin Bay Cesur'u uyandırması gerekirdi.

Sn Güçlü'nün kişisel karizması uğruna geliştirdiği taktiklerinden biri de Güney'i (bile) gerektiğinde "topa tutarak" puan toplamaktır. Bunu önce Dr Kemal olayı'nda gösterdi. Ardından İslami düşünce sahibi üç kişinin Güney'de kaybolması üzerine hiç bir araştırmaya lüzum görmeden Kürdistan Sorunu'nun oldukça uzağında yer alan Özgür-Der'in iddialarını esas alarak Güney Hükümeti'ne yüklendi. Üstelik Güneyli Yetkililer'in "söz konusu kişilerden haberimiz yok" yolundaki açıklamalarına rağmen.

Güney PDK ile de yetinmeyen Sn Güçlü bu kez de kendi gücü nisbetinde örgütlenmeye çalışan Kuzey PDK'ye, yüklenmekte, eski genel başkanını anmalarına ambargo koymaya çalışmaktadır. İnsanlarımız, Sn Elçi öncülüğünde örgütlenmeye çalışan çevreyi benimser veya red eder, bu, kişinin kişinin kendi hür iradesi gereğidir. Örneğin ben tarz olarak girişime karşıyım ve gençleri'in öncülüğünde ısrarlıyım. Ama Sn Güçlü böyle mi yapıyor? Hayır.. Onların kendi şehit başkanlarını anma toplantısı düzenlemelerinde bile hak iddia ediyor.

Ne olmuş? PDK'liler bazı kitle örgütleri ve insiyatiflerle birlikte Şehit Başkanları Faik Bucak'ın 40. Şehadet yılında anma düzenlemişler.. Ama kendi insiyatifi bu anma toplantısına çağrılmamış. Eee, ne var bunda? İbrahim Güçlü'ye göre PDK 40 yıl bekledi (..) ama bu süre içerisinde Faik Bucak için hiç bir şey yapmadı (...) da neden şimdi bu anma toplantısı yapılıyor? Hem kime sordular da bu toplantıyı yapıyorloar? KORKAK İNSANLAR KAHRAMANLARI ANAMAZLAR!

Vay ki nasıl vay! Korkak olmayan İbrahim Güçlü son zamanlarda basbayağı kedi ciğeri yemiş gibi hukuken "nakıs teşebbüs" sayılan Güney'i destekleme mitingi düzenlemeye kalktığı için ve hukuk bilgisine dayanarak cezasız kurtulacağı "kahramanca" hazırlanmış mahkeme ifadeleri verdiği ve tutuklanıp bırakıldığı için her şeye kadir oluyor.. Böylece Faik Bucak'ın gerçek örgüt arkadaşları ve dostları tarafından anılmasını aklamıyor.. Güçlü'ye göre onlar korkaktırlar (toptan). Öyleyse Şehit Liderleri'ne sahip çıkmaya hakları yoktur. Adam adeta "Kürdistan Köyü"nün muhtarı!

Güçlü'nün içinde bulunduğu insiyatif, gerçekten işi cesur insanların eylemlerine bağlamış gibi görünüyor. Partileşmeyi red eden ve partileri "grubumuzun bileşeni" olarak yorumlayan bu anlayış açıklık isteyen bazı saptamalara sahip. Sn Fuat Önen tarafından sarfedilen şu cümle "biz"li olduğu için, kişisel düşünce olarak algılanamaz. Şöyle dile getiriyor KUDCG'nin örgütlenme konusundaki tesbitini: "Grubumuzun önünde partileşmek gibi bir hedefi olmadığı gibi herhangi bir yurtsever partiye katılmak gibi bir hedefi de yoktur." Eğer parti değilsen ve olmayacaksan, ama partiler senin bileşenin ise o zaman oluşum olarak sen, ya "Ulusal Kongre"ye özenmiş oluyorsun, ya da gerçekten dünya ulusal kurtuluş mücadelelerine yeni bir anlayış getiriyorsun. Öcalan laboratuarı olarak işleyen ülkemiz şimdi de Güçlü ve KUDCG laboratuarı için yer açacak..

Sn Güçlü

PDK Tarihi, KUK ve geleneksel kanadı ile Kürdistan'da büyük izler bırakan işler yapanlarla doludur. KUK hariç, göğsüne vura vura milliyetçiyim diyen tek grup PDK'dir. 1962'den beri Eylül Devrimi'ni canla başla destekleyen ve bu uğurda bedel ödeyen PDK'dir. 1960'lı yılların ortasında Devrim için ilaç topladığımız günlerde çoğu Kürt Siyasi insanı sosyalizmi tartışmakla meşguldu. 1975'te geri çekilme yaşandığında evlerini ve bütün mal varlıklarını güvenli yerlere gitmek için çırpınan peşmergelere sunmuşlardı.. Yine 1975'in sonlarında "Mayıs Devrimi"nin hazırlıkları başladığında KDP-Bakur olmasaydı asla başarıya ulaşamazdı. Mesut Barzani Liderliği'ndeki ekibin Kuzey'e yerleşmesini sağlayan PDK idi. İlk peşmergeleri temin edenlerde onlar idi.. Yaralıları tedavi eden, tehlikeli yollardan geçerek cepheye silah taşıyanlar arasında "Cesur Güçlü"yü hiç görmemiştik..

İşte o insanlar şimdi ihtiyarladı. Kuzey Devrimi için birer danışman olmalarını beklerdim. Ama Türk Legalitesi'ne uygun parti kurmayı tercih ettiler. Bu onların hakkı değil mi? Sana mı soracaklar ne yapacaklarını. Varsa bir eleştirin yap da biz de istifade edelim.. Eğer yoksa ebediyete kadar sus!

2006-07-09

Sirac Bilgin

2006-07-09




Gorusunuz