Haklıyız! Güçlüyüz! Kazanacağız!

Generalissimo Büyükanıt, "iyi çocuklar"ını salmış ortalığa, Kürt kellesi avını başlatmıştır. Bazan Kürdistan'ın şu ilinde bir bomba patlatıyorlar, bazan da bu il veya ilçesinde 3-5-7-9 demeden çocukları, 70'lik, 90'lık ihtiyarları öldürüyorlar. Genç, pırıl pırıl insanlarımız da cabası. Tam bir Türk karekteri! Generalissimo'nun iyi çocukları ayrıca; bazan Kerkük'te, bazan Bakuba'da, Telefer'de karıştırıcı rol oynuyor, her türlü Kürt kazanımının önüne set inşa etmeye çalışıyorlar. İşgal ve ilhak edilmiş bir ülkede elbette belli bir süre için Düşman'ın hareket serbestisi olacaktır. Yararlansın Generalissimo bundan.

Şu anda Türk Rüşvetçi Askeri Devleti (Kısacası Generalissimo Devleti) mümkün olduğunca ses getirmeden bir pasifikasyon harekatı yürütüyor. "Ses getirmeden" işi yürütmek, uykudaki Kürt Liderleri uyandırmadan, halkı ve giderek kendilerini pasifize etmek esasında Düşman açısından iyi bir taktiktir. Bu iş için sözlü dedikodu basınının en fazla satış yaptığı kahvehaneler ile bağrımıza birer hançer gibi saplanmış olan ve Düşman'ın propaganda merkezlerinden en sağlamı olan "Türki camiler" birer hedef kitle ile buluşma alanı olarak seçilmişlerdir. Ama TV dizileri, dedikodu ve tartışma programları da en az bu alanlar kadar pasifikasyon hareketine hizmet ediyor. Düşman şunu kafalara sokmaya, beyinlere çivilemeye çalışıyor: "Çabanız beyhudedir. Bu işin önderleri zevk ve sefa içinde iken, bakın çocuklarınız aç ve perişan oldu. Devletin size hizmet getirmesi bu olayların durmasına bağlıdır. Çocuklarınız boşuna ölmesin.." Önce tereddüt yaratılacak. Ardından sessizlik içinde zehirin dozu biraz daha arttırılarak BEYİNLER TESLİM ALINACAKTIR. Hesap bu..

Ama Generalissimo; Kürt Milleti'nin, sözde siyaset yapan bazı Türk-Kürd'ü tiplerin aksi çabalarına rağmen geri dönüşsüz bir bilinç kazandığını biliyor. İşinin güç olduğunun farkında. Ayrışma neredeyse had safhaya erecek. Bir Zaza Kürdü'nün 1950'li yıllarda bana dediği gibi "Ero ma yewbînonra este şıknaw. Kom gon' komir bawer biko?" (Biz (Türkler ile biribimizden kemik kırmışız. Kim kime güvenecek?) Evet, 1806'dan beri kemik çatırdıları ile uyandık.. Çocuklar, o boncuk gözlü çocuklarımız, her bahar çiçekli kırlara açılacaklarına Düşman'ın alçakça saldırılarını bekleyerek korku içinde büyüdüler (eğer büyüme şansı yakalamışlarsa). Kadınlar'ımız bu barbarlardan namuslarını korumak için kendilerini suların kucağına, tıpkı Nuri Dersimi'nin kızının yaptığı gibi vucutlarını uçurumların derinliklerine teslim ettiler. Karların yağıp yolları kapamasını Düşman'ın yolu kesildi diye bir Kürtler sever, bir de Batılı keyif alemi.. Hele 1960'lı yıllardan sonra yaşananlara bir bakarsak, Düşman ile Kürt Milleti'nin arasındaki uçurumun tamamen kapanmaz hale geldiğini görmemek mümkün mü? Güney'de boşaltılan 7000 köy ve kasaba, Enfal'ler.. Halepçe katliamları, Güney Batı'da "Arap Kemeri oluşrmak için yer yer 30 km dirinliklere kadar boşaltılan Kürt yerlelim birinleri ve bu boşaltılan yerlerin arabizasyonu, Doğu'da ha keza boşaltılan köyler, idamlar, katliamlar, Kuzey'de 4 Milyon Kürd'ün göçe zorlanması, 4000 Köyün boşaltılması, katliamlar, zindana atmalar unutulabilir mi?

Şu anda Kürdistan'da yeni bir ayrışma var: Beyni ile teslim olmuş Kürt ile Aslını inkar etmeyi haram bilen Kürt arasındadır bu ayrışma. Bir tas çorbaya vatanını satan, kişiliğini paramparça eden, tasmalı, tok, Düşman'ın diz köpeği bir kişilik ile yarı aç yarı tok, ama başı dik, kendi kişiliğini yaşayan, tarih bilinci yukarı tırmanan dağların yılmaz bekçileri aynı kefeye konur mu? "Aman sağa bakma düşman kızar bizi öldürür", "Aman şehidine ağlama, şehidini layıkı ile karşılama demokrasiye zarar verirsin", "Aman hiç bir şehir eylemi yapma provokasyondur", "Aman Kürt'le el sıkışma AB kızar", "gösteri yapma kritik bir aşamadayız" gibi amanlı-yamanlı Kürtçülük nasıl bir Kürtçülük ola ki? Bu beynini satmış kişiliklere bakarsak, uslu uslu evinde oturan Kürt hakkını altın tepsi ,içinde sunulmuş bir vaziyette alır! Hay ben o beyine!!

Biz Kürd'üz, Milletiz, ülkemiz bölünmüş ve dört barbara peşkeş çekilmiş, ilhak edilmiştir. Bu durumda İstiklal Mücadelesi'ni yürütmek hakkımız ve ödevimizdir. Haklıyız! Bundan dolayı da güçlüyüz. Generalissimo'nun genel savaş ilanı gözümüzü korkutamaz. Hiç bir psikolojik savaş taktiği bizi yıldıramaz, tereddüte sokamaz. Vücudumuz esir olabilir. Yurdumuz işgal altında inliyor olabilir. Fakat beynimiz sağlamca yerine duracaktır. Türk'ün psikolojik savaşı bize vız gelecektir. Beynimiz teslim alınamayacaktır.

Generalissimo ve tasmalarını açıp ortalığa saldığı iyi çocukları bizim eninde sonunda kazanacağımızı biliyorlar. Bundandır kudurmuş ağızlarından köpük salmaları. Bir yüzyıl daha sürse de bu mücadele zaferle taçlanacaktır..

2006-06-13

Sirac Bilgin

2006-06-13




Gorusunuz