Azeriler Med mi?-III

Antik Çağ'da Azerbaycan..

Antik çağda, sonradan Azerbaycan olarak anılacak topraklarda çok seyrek bir nüfus vardı. Sumer, Akad ve Elam kayıtları bu bölgede yerleşik halklar olarak Qutî (Gutî), ve Lulubiler'den bahseder. Bölgenin biraz Güney'i itibarı ile de Kassitler'i görürüz. O sırada Medler Daha doğuda bulunuyorlardı. Ancak asıl egemenlik alanları yukarı mezopotamya olmasına rağmen, Azerbaycan'ın güney'inde, Ormiye Gölü'nü güney'den saran esaslı bir Hurri varlığı da söz konusu idi (In: Cambridge-The History of İran, vol II, By Diakonov). Biz, ikisi Zagroslar'da egemen olan, biri de Aryani ve otokton halklardan oluşan bu üç halkı da çok iyi tanıyoruz.

Aryani Ä°raniler

Hind-İran halkları MÖ 2000'li yılların başından itibaren Ortaasya'daki yerlerinden önce şkş kol halinde ilerlemeye başladılar. Bunlardan bir kol Hindistan'a, diğer kollar Önasya'ya yönelecekti (In: History of early Iran, By George G Cameron, Chicago University, 1935).

Diğer kollardan biri Parsa'lardan (Persler'den) oluşuyordu. Bunlar Modern çağın Kirmanşah Şehri'nin güneyi ve doğusunu yurt tutacaklardı. Kralları "Kelaşin'de bir dikili taş bıraktı ve Ormiye Gölü'nün güney ucundan Güney Batı'ya yöneldi (Sayce; in JRAS, 1894). Biz Persler'i, konu ile ilgileri olmadığı, İmparatorluk kurmadan önce Azerbaycan'a gelmedikleri ve yerleşmedikleri için bir tarafa bırakıyoruz.

Aryanlar'ın ikinci kolu biraz karışıktı. Bunlar'ın birinci bölümü önce Azerbaycan'a varmış, oradan Zagros Dağları'na yönelmişlerdi. Burada duraksamayan bu Aryani grup, doğruca Mezopotamya'ya yönelmiş, Fırat'a kadar gidip dayanmışlardı. Bunlar Hurriler'di, ve Mitanniler'in yönetimleri'ni ele almışlardı (Cameron, age). Fakat Burrow'a göre Hurriler "s" İndo-Aryan grubuna girmektedir ve bunlar Hindustan'dan geriye, bu kez Mezopotamya'ya gelmşler ( Burrow T; The Peoto-İndo Aryans, in JRAS, 1973). Bu tez tutmamış, eleştiri almıştı. Bu Aryanlar da iki kola ayrılmış, birinci kol Mısır'a gidip orada uzun süreli bir egemenlik kurmuş, diğer kol ise Anadolu'ya yönelerek Hitit Uygarlığına imzasını atmıştı..

Madalar (Medler) ise Hamadan, Nihawand, İsfahan, Ray ve Azerbaycan'a yerleştiler (In: Zoroaster and his world, by Ernst Herzfeld, Princeton University, 1947). Medler'in yerleştikleri alan; Doğu'da Zagros Dağları, Kuzey'de Aras Nehri ve Albruz Dağları, Doğu'da Deşt-i Kevir ve Güney'de Kirmanşah ile orta İran'daki su kaynaklarıdır (Diakonoff age ve diğer bazı kaynaklar)..

Bilhassa Azerbaycan'a yerleşen Aryaniler, orduları ile ve fetihçi olarak gelmemişlerdi. Gelişleri bir nevi tehcir şeklindeydi ve geldikleri bölgedeki engin boş arazilere yerleşeceklerdi. İnfitration denilen bir nevi yavaş yayılma göstermiş, yerlilerle hiç kavgaya girmeden evlilikler vasıtasıyla kaynaşmışlardı (Cameron age). Bir çok yazar Zarathuştra'nın Azerbaycanlı olduğunu kaydeder, ki, bunlar arasında ben de varım (Dikonoff, Baladhuri, Morgotten 1969, Jackson 1899, Herzfeld 1947 vs).

Medya İmparatorluk haline gelince Kuzey Mezopotamya (Batı Kürdistan) ve Anadolu'ya kadar etkisini genişletti. Fakat Akamenidler'in bir Saray darbesi ile Med Devleti'ni yıkması sadece bir devletin değil, bir kültürün de alt üst edilmesini birlikte getirdi. Bu vahşeti en iyi Pers Yazıtları anlatır, ki bunların transkriptionları ve ingilizce tercümeleri tümüyle elimde.

Görüldüğü gibi söz konusu coğrafya'da Kürtler ve sonradan Kürt Halkı'nı oluşturan Guti, Lullubi ve Medler hariç başka dişe dokunur hiçbir halk grubu göremiyoruz. Medler'i Pers'e sokuşturmaya çalışan "İran'ın paralı askeri" olarak nitelenebilecek karekterde bazı "araştırmacılar" gözümüzden kaçmıyor. Bunları çürütecek deliller hala Kürdistan Dağları'nda çıkarılmayı ve Düşman'ın kilit altında tuttuğu izbe müze köşeleri'nde kurtarılmayı bekliyor. Bir tarihi karatmak için bu kadar gayret sarf ediliyorsa bunun anlamını Kürt Mücadelecileri'ne bırakıyorum.. Eğer sağlığım el verirse, ileri yaşıma rağmen bu koya açıklık getirmek için daha fazla gayret edecek ve en nihayet bu konuda Zarathuştra'dan sonraki en kapsamlı araştırmamı yapacağım.

Milattan Sonra

Burada Mılattan sonrasının Kürtler'in isminin geçtiği son bir savaştan bahsederek antik çağa geçmek istiyorum. Bu bahs edeceğim; Sasani-Kürt Savaşı'dır. Çoğu insanımız tarafından bilimiyen bu savaş hem Firdowsi'nin Şahnamesi'nde, hem de Kârnâmag-î Ardaşîr î Babagân adlı Pehlevi yapıtta geçer. Bu yapıtlarda Kürt Kralı Madîg ile Sasani Kralı Ardeşir arasında geçen bir savaş anlatılır (MS 226). Sasani Kralı Ardeşir'in babası, Sasan (ki Sasani adı buradan gelir) Babag tarafından At ve büyükbaş hayvanlarına bakması için görevlendirilmişti. Babag, Kral Darae'nin oğlu Kral Darab'ın soyundan gelir. İşte İskender'in iblisi yönetimi sırasında Darab'ın soyuından gelenler Kürt Çobanlar ile birlikte yaşamışlardı (chapter 1.;1 to7). İşte Kürtler'in uzun süre koruduğu bu Ardeşir, Kral olur olmaz Kürt Kralı Madig'e saldırır. Bu kral, Tebari'ye göre, Azerbaycan ile Batı Kürdistan'a hakimdi. İlk karşılaşmada yenilen Ardeşir, daha sonra bir harb hilesi ile gece baskını düzenler ve 1000 Kürt Askeri'ni kılıçtan geçirir, Kralı, ailesini ve yakınlarını esrir alır. Bunda önemli olan 1) Milattan yüz-ikiyüz yıl sonrasına kadar da "Kürt Kralı" ibaresinin kullanılmasıdır.. 2) Bu savaşın takriben Ermenistan yolu üstünde bir alanda cereyan etmesidir.. 3) Madig'in Azerbaycan'da kral olmasıdır. Bunu da böylece kaydedip geçiyorum..

Bir makaleler dizisine ancak bu kadarını sığdırabildim. Eğer genç araştırmacılarımız internet tembelliğinden kurtulup gerçek birer araştırmacı kimliği için hazırlık yaparlarsa, pek çok malvarlığımızı kurtarabileceklerinden eminim. Bir arkeolog, bir tarih araştırmacısı, iyi bir antropolog neler yapmaz ki.. Batılı araştırmacılar'a bağımlı kalacağımıza cesaretle, kararlılıkla ve soluksuz bir çalışma ile çok şey yapılabilir. Einstein; "başarımın %5'i zekam, %95'i çalışmam sayesindedir. Sizin de zekanız var. O halde çullanın hırsızların başına.. Tarihimiz, dilimiz, ülkemiz, şehitlerimiz en büyük değerlerimizdir. Onlara sahip çıkmayan Kürt neye yarar ki?

2006-06-07

Sirac Bilgin

2006-06-07




Gorusunuz