Kürt Milleti Güneşe Doğru Yürüyor...

"Zoroastrianism is the oldest of the revealed world-religions, and it has probably had more influence on mankind, directly and indirectly, than any other single faith." - Mary Boyce, Zoroastrians: Their Religious Beliefs and Practices (London: Routledge and Kegan Paul, 1979, p. 1)
---------------------------------------------------

Güneş, insanlığın adı yaşayan en eski tanrısı Mithra'dan beri Kürt Milleti'nin semboludur. Mithra ise efsaneye göre Kürdistan'da, 26 Aralık'ta doğmuştur. O günden beri doğan Mithra'lar, Mihri'ler (Mithra isminin günümüze ulaşan telafuzlarından biri), Mihrican'lar (Mithra koana şenliği) hep o özgür güneşli günlerin özlemini taşır gibi.. Güneş ile irtibatın yer yer kaybedildiği günlere inat hep yaşatıldı o özlem.. Mittaniler'den, Gutti, Lulubu, Medler'e, Oradan Medya Atropatene'ye kadar parlayan Kürdistan Güneşi pek çok başka devletlerle zaman zaman parlamaya devam etti. Avesta ile dünyayı ısıttık.

Sonra uzun bir karanlık döneme girildi. Bu karanlık dönemde de yer yer parlamadı değil güneşimiz.. Alamut'ta, Dım-Dım'da yüzyıllarca ışık saçtık Ortadoğu'ya. İslam Halifeleri'nin zorla inanç aşılamalarına direndik. Athurpatakan'da, Ardabil'de direndik. Yenildiğimiz günlerde bile kendimiz olmakta direndik.

Çoğunluğun İslamı kabul etmesine rağmen inancımızı Êzdilik, Kakeilik, Şebekilik ve Kızılbaşlık altında sürdürenlerimiz oldu. İslam Beyleri'miz de boş durmadı. Hamdani, Büveyhogullari, Mervani, Şedadi, Hasanveyh, Mervani, Alamut Ziyar ve Alamut devletleri biribirini takip etti. Katın buna Eyyubiler'i.. İşte kucak dolusu yarı güneşli günlerimiz bunlardı.

Nihayet en büyük hatamızı Bitlisli İdris'in gayreti ile yaptık ve 1514'te, yarım da olsa Turaniler'e bağlandık.. Bunlar'ın "himayesi"nde 1750'li ve 1800'lü yıllara kadar işi götürdük. Türk'e elimizi 1514'te vermiştik, ama 1800'lü yıllarda artık kolumuzu da kurtaramıyorduk. Sonra bizim 200 yıldan beridir süren o büyük tarih sahnesine dönüş yürüyüşümüz başladı..

Türk Şairi Nazım Hikmet;

"Akın var güneşe akın
Güneşi zaaapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın"

demiÅŸti..

Bu Türk şairi sanki işçi sınıfının aydınlığa yürüyüşünü değil de, Türkler'in, Moğollar'ın ve Timuri Leng Cemaatı Uzbekler'in Kürdistan'ı karanlığa boğmak, Güneşi Kürt Ülkesi'ni karatmak için sürdürdükleri çapulcu akınlarını anlatıyordu. Aynı şair "Uzak Asya'dan gelip de Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan" Türkler'in "Anadolu fethini" çağrıştırmıyor muydu?

Evet, hep geldiler, hep direndik..

Akamenid Perrsler gitti, İskender geldi, o gitti Moğollar, Timuriler, İslami Araplar, Yeniden Persler ve en son Osmanlı Türkleri geldi, yerleşti.. Hiç birine yar olmadı Kürdistan. Katliamlar, asimilasyon teşebbüsleri, pazar hakimiyetleri Yıkamadı Kürd'ün direniş ruhunu. Şimdi üç buçuk generalin psikolojik saldırısı mı yıkacak bu kişiliği, yıldıracak bu mücadele azmini?

Kürt Milleti,

Sen direniyorsun.. Sen niçin direndiğini çok iyi biliyorsun. Yönetici olarak öne çıkan kişilerin sana yakışmayan tavırları sakın ola ki yıldırmasın Kürdistani kişilikli direniş ruhunu. Hedef şaşırtan, dünyayı değil hayal dünyasını yaşayanlar karar mercilerini tutmuş olabilirler. Birliğine giden yol, böbürlenen, ne oldum delisi her türden liderin tavırları ile tıkanmış gibi görünebilir. Sen! Güneş'in Oğlu, muhteşem bir tarihin mirasçısı Kürd, Bütün bu olumsuzlukları, azminle, yerle bir edeceksin. Bundan kuşkum yok.

Yurdum Kürdistan'dan gelen haberler, senin ne onu, ne bunu dinlemediğini, Kendi Kaderini Tayin hedefine kilitlendiğini açıkça göstermektedir. Bu hedefe yönelen elektronik ve basılı yayını büyük dikkatle takip ettiğini biliyoruz. Her bakımdan hizmetinizde ve yanınızda olacağız. Her milletin kendisine layık gördüğü özgürlüğü biz kendimize yasaklatmayacağız. Büyük Kürt Milleti, Efendiler'in, Lordlar'ın, karnı tok mahlukların iki dudağı arasından çıkacak olan bağışlayıcı bir iki sözcüğe mahkum olamaz.

Biz son ferdimiz yok olmadan direnişi bırakmayacak olan bir bağımsızlık bilincine ermiş bulunuyoruz. Kürt Milleti toptan yok edilebir. Ama biz ölsek bile Ortadoğu'yu birlikte sürükleyeceğiz.

Türk Devleti itibariyle iç ayrışmalarının siyasi partiler yerine, Kürt Milleti ile mücadele esasına şekillendiği bu dönemde sen de süreci aynı hissiyatla karşılıyorsun. Sessizliğin, fırtınadan önceki sessizliktir. Generaller Devleti hiç sevinmesin. Yürüyüş başlamıştır. Bu kez geri dönüşü yoktur. Yüz yılda sürse başarılacaktır. Bu soysuzlar takımı, bu insanlık düşmanı güruh, Alman'ın satacağı tank, füze ve teknolojiye hak ettiği cevabı alacaktır. Hayatları boyunca başkalarının toprağı üstüne hakimiyet hesabı yapan bu Çapulcular takımı Seni yıldıramaz, aldatamaz, durduramaz.

Sen kutsal şehitlerinin manevi huzurunda gözyaşlarını içine akıtırken onların aziz hatıralarını kirletmeyeceğine dair yemin etmiştin. Köyün yakılırken, namus bellediğin her şeye el atılırken aynı yemini etmiştin: Yan Kurdistan, Yan Neman!

Ä°ÅŸte budur ol hikayat!

2006-05-26

Sirac Bilgin

2006-05-26




Gorusunuz