Abdulhalim Ersöz'ü dinlerken

Rahmetli Abdulhalim Kuzenimdi. Dindar bir insan olan Abdulhalim, 1925'te doğmuş ve Dayısı Abdulhamit'in (Babam) dağdaki direnişini sürdürdüğü 1932 yılına kadar olan önemli bir sürenin, ki bu Kürt Direnişleri açısından bilinmeyen bir zaman dilimidir, önemli bir bölümünü dün gibi hatırlardı. Zaten her kış gecesindeki sohbetlerin baş konusu olan direniş günlerini anımsatan sohbetler onun bu süreci unutmasına fırsat verilmemişti ki.. Son dönem 81984) direnişinin de fazla sayıda şehit veren bir ailelerinden birine mensuptu. Velhasıl doğduğu günden öldüğü güne kadar işkence altında yaşayan herhangi bir Zuvyerli Kürt idi Abdulhalim.

Vefatından kısa bir süre önce bana bir teyp bandı doldurup göndermşti. Bu bantta anlattıkları çok küçük bir yöremizin ızdırablarıdır..

Türkler, 1925 Direnişçileri'nin yenilgisinden sonra Xezik, Mendwe, Çolig'i işgal edip, arkadan Kirron'u vurmuş ve Kelaxsi'ye yönelerek bu direniş yuvasını yakmışlardı. Oradan Zuvyêr'e yönelen Düşman, bu köyü de yakmakta tereddüt bile etmedi. Amcaları ve babası içinde olmak üzere beş evli kardeş, bir tek çöp dahi kurtaramadıkları evlerinin yakılışını sadece seyr etmekle yetineceklerdi.. Bütün köyün hali böyleydi. Xeylan da yakılmıştı.. Kadınlara el atmaya kalkınca İb' Siyêl'in eşi kendisini Murat Suyu'nun kucağına atarak kirletilmekten kurtulmuştu.

Düşman askerleri kudurmuş gibi köylere dalıyor, yağmalıyorlardı. Zuvyêr, Xeylon ve Erdüryek'ten topladıkları yüzleri bulan insanı Wer Köyü'nde süngüleyip öldürdükleri evlerde yakmış, kahkahalarla seyretmişlerdi. Kur Köyü'ne getirdikleri 40 Köy Lideri şahsiyeti (muhtelif Köyler'in liderleri idi bu şehitler) biribirlerine bağlayarak "en az masrafla" yani süngüleyerek şehadet mertebesine erdirmişlerdi. Cıvar köylerde her gün sıra dayağı, her gün aşağılama, her gün tasallut vardı..

Bu durum yıllarca fiili olarak, daha sonra (Demokrat Parti Dönemi'nde) ise sözlü sataşma ve tahrikle sürdü gitti. Türk, bu insanlarımıza askerde hep yaşadıkları mağara numarasını sorar, iyi atış yapanları ise "kaç asker öldürdün" diye dayağa çekerlerdi. İlk sözleri hep "Siz bize isyan ettiniz" olmuştur. Kimse "sizin benim ülkemde işiniz ne idi" diye değil sorması sorması neredeyse düşünmesi bile mümkün değildi..

Kıssadan hisse:

Yenilginin yüzü karadır. Düşman seni bir kere susturdu mu, bil ki nesiller boyu bunun "diyeti"ni ödeyeceksin. Kürt Milleti geçmiş deneylerinden bunu gayet iyi biliyor. Bundan dolayı, şu yaşadığı en güçlü anında zafere kilitlenmiştir. Direnişin mayası tutmuş olan bir millet fahiş hatalar yapmazsa asla yenilmez.

Düşman bundan dolayı bütün ustalığı ile Kürt Milleti'nin zafere kilitlenmişliğini ve mücadele azmini kırmaya çalışıyor. Birliğe giden yolu tıkamak, partileri bölmek, halkımızın arasına nifak tohumları ekmek için elinden geleni yapıyor. Her gün malimize akan yözlerce mail bunun en bariz delilidir. Bu mail sahipleri bazan PKK postuna bürünüyorlar, bazan PSK, bazan da bir başka partinin. Fakat ekseriyetle Türk kimlikleri ile yazan bu acemi "MİT", "İT" vs güruhu, ne kadar güçlü olduklarına beni bile ikna etmeye çalışıyorlar. Gazeteleri fabrikasyon haberlerle dolu. TV'leri Paşa eskilerinin taktik verme seansları düzenliyorlar. Ama geniş ölçüde boşuna. Onlar bunu yaptıkça halkımızın mücadele azmi ve zafere kilitlenmişliği gittikçe artıyor.

İki Düşman, Tahran ve Ankar şu anda "hilal operasyonu" adını verdikleri bir sıcak savaş ve buna bağlı olarak psikolojik savaş taktikleri yürütüyor. Bilhassa İran, Tüm Koalisyon güçlerine meydan okurcasına Güney'i de bombalıyor. Bu pervasız esrarkeşler takımı herhalde Türk Devleti'nden istihbarat yardımı almış ve kendilerine ABD tarafından bir müdahalede bulunulmayacağı fısıldanmıştır. Kürt Milleti her ihtimali düşünerek hareket edecektir. İran'a bu kez kanser girerse hiç bir tedavi kurtarıcı olmayacaktır. Restorantlarda, Ev görüşmelerinde Lider avlama dönemi artık kapanmıştır. Doğu Kürdistan'ın bütün güçleri daha henüz harekete geçmedi. Bu güçlerin kısa sürede harekete geçeceği bir umut değil, bir realitedir. İran Rejimi'nin kıçına nişadır sürülmüş Mella Nesreddin eşeği misali sağa sola koşuşturması bu ecel terlerinden dolayıdır. Ama bunun ecele faydası olmadığını göreceğiz.

Kısacası; hiç kuşkunuz olmasın, Hilal Hareketi, Kürdistan Bayrağı'ndaki Güneş çıktığında rahmete kavuşacaktır..

2006-05-01

Sirac Bilgin

2006-04-30




Gorusunuz