Benim de kanıma dokunuyor..

Aşağılığın aşağılığı Türkler'in ulusumu bu derecede küçük düşürmeye çalışmaları kanıma dokunuyor, patlar gibi oluyorum. Askeri pisliklerin, sivil iktidar ve muhalefet tiyatrosu oynucularının, basınlarının, cahilin cahili profesörlerinin, münafık din adamlarının ve sokakta "adam" diye dolaşan iki ayaklı takipçilerinin her ağızlarını açışları beni çarktan yeni çıkmış bıçak gibi biliyor..

Bir devşirme Türk'ün veya bir işgalci Türkmen'in benim kaderim hakkında karar vermesi, kendi ülkemde ne yapmam ve ne yapmamam gerektiğini emretmesi, uymamı istediği kuralları kanunlaştırması benim kanıma, o saf Kürt Kanı'ma dokunuyor. Türk'ü ülkemde görmek, Türk çizmeleri altında inleyen dağlarımın sessiz iniltisini duymak kanıma dokunuyor.. Sokaklarımda panzerle dolaşan Türk'ü görmek kanıma dokunuyor. Türk'ün bana, çocuğuma, torunuma "Türk'üm, doğruyum.." diye yemin ettirmesi çıldırtıyor beni. Kanıma dokunuyor "şıldım-bıldım" dilinde okumak, yazmak.. O çalıntı müziği dinlemek, o öz be öz Kürt olan halk danslarımı, Türk halk dansı diye seyretmek uykularımı kaçırıyor. Kanıma dokunuyor "Çolig"e Bingöl demek, Zuvyêr'in "Akbulut"a çevrilmesine rağmen haritadan silindiğini görmek.. Dokunuyor bana direnişler yuvası, düşmanın gözünün kelemi Kelaxsi'nin yokolması, kahramanların, 1925'ten bu yana düşmandan "aman" dilemeyenlerin mezarlarının sahipsiz kalması.. Şemzînan'ı "Çukurca"laştıran çukurun en çukuru bir milletin bana hükmetmesi..

Ben bu değilim! Kanıma dokunuyor demekle yetinmemeliyim, yetinmiyorum.. Millet'imin en değme evlatları dağlarda, uzay savaşı teknolojisine, hayvan sürüsü kadar kalabalık bir Ordu'ya karşı tıpkı tarihteki Karduklar misali dağlarda direnip Cengiz'in torunlarını çıldırtırken, şehirlerde 9-17 yaş arası çocuklarım düşmanın "yargı organı" dediği 'hükmü cepte' kişilikler tarafından esir tutuluyorken ben bir yanımla ölümlerde yeniden doğan bir milletin evladı olarak zincirlerimi kırıyorum! Kürd'üm ben, Kürdistanım! Berxwedan Jiyane diyen Amedli küçük, ama büyük devim! 1925 Çolig'inde, kafaları kesik eşi ve oğlunu işkence için getirdikleri Kürt Begleri'nden birinin eşinin; Şehit kellelerini ayakları ile işaret ederek; "bu benim eşim, bu da oğlum" diyen ve Düşmanı karşısında küçülmeyen, bir tek damla gözyaşı dökmeyen o büyük Kürt Kadını'yım ben. Dersim'de namusunu düşmana teslim etmermek için uçurumdan atlayan Baytar Nuri'nin kızıyım. Bir tek çakmaklı tüfekle (1925'te) tam bir alay Türk Askeri'ni durduran ve geri çekilmeye zorlayan o kahraman Kürd'üm ben. Zilan Deresi'nde kan gölüyüm ben, Van'da 33 Kurşun! Ölümlerde yeniden doğan bir yüce milletin soyudur bu soy. Zerdüşt'ün yaydığı ışık, Medler'in direniş ateşi'im. Bir yanım Alamutlu İsmaili, öte yanım Dimdim kalesi direnişçisi. Zozik ve Hendrin'deki peşmerge, son bombalarını üstlerinde patlatan 12'lerin ruhuyum ben! Uykularını kaçıran Kürd'üm ben, tanı beni!

Ey ismini bile benden ödünç alan hırsız Turani!

Senin Mozlu Öküz'ün (1) Büyükanıt mı yok edecek bu milleti? Tarihinde övendüğü tek şey talan, beden üstünde baş bırakmamak olan Sen, iki yüzyıldır deniyorsun, ama o kirli yönelişlerin hep boşa çıkarılmadı mı?. Her baharda, Kürdistan Dağları'nda çiçeklerin açması ile birlikte yeniden doğduk.. Ne demişti "Mahkeme" dediğiniz o sirk gösterinizde Gazlı Hişyar, biz hatırlatalım: "Kürdistan Dağları'nda bir tek çiçek bile açsa, bu dava bitmeyecek!". İşte Karnasçı "Leyla"! İşte korkulu rüyanız Zilan! İşte Newroz kahramanları.. Bu çiçekleri saymak için bilgisayarlar mı yetecek?

Yenileceksiniz! Bu savaş yüz yıl bile sürse yenileceksiniz! Kürt Milleti direnmeyi öğrendi, yenmeyi de öğrenecektir. İşte o gün yüzyılların bütün kininin üstünüze kusulduğunu görecek, şaşacaksınız.. Ardına saklandığınız o garbın çelik pençesi bile sizi kurtaramayacaktır. Gökten istihbarat, yerden füze dilen sen! Başbakanını dahi pazarla ve "kullanın" de! Ama eninde sonunda o mukadder sondan kurtulamayacaksınız. Ne o psikolojik savaşınız, ne toplarınız ve tanklarınız sizi kurtaramayacak. Her gerilla bir tank, her çocuk bir klaşinkof kesilecek. Paranoya içinde yaşayacaksınız. Her köşe başında rastladığınız gölge, kıpırdayan her çalı, gürleyen her şimşek sizi deli edecek. Zulmunuzda boğulacaksınız.

---------------------------

Kürt Milleti!

Evlatların düşman ile dişe diş bir savaşta iken boş durma. En aşağısından moral bozma. Görüyorsun, Türk Legalitesi'ndeki her Kürt Partisi, Düşman'ın hedefindedir. Gün şu parti bu parti günü değildir. Kürdistani bak! Cengiz'in torunları Kürt Milleti'ne karşı topyekun bir savaş açmış bulunuyorlar. Türk'ün Kürd'ü haline gelen bir avuç eski tüfek ve caşlar dışında herkes hedeftedir. Ahmet Türk; "Askerler, Hükümet ve muhalefet Kürtler'e savaş açmıştır" diyebiliyorsa, sokakta ve dağda mücadele eden insanlarımızın durumunu anla! Düşmana yarayacak laflar etme! Moral bozma. Savaş sırasında moral bozan kişilikler bizden değildirler! Durma! Gün omuzdaş olarak bakman gereken siyasi rakibine laf yetiştirme günü değildir. Büyük bir coşku içinde bu savaştaki yerini al! Taş at! Yol boz! Ekonomilerine çomak sok. Metropollerini yaşanmaz hale getir! Elinden hiç biri gelmiyorsa buğz et!

Gazete ve forum yazarları!

Eğer hergün savaşçılarımızı rahatlatıcı bir yazı yazmıyorsanız, yaşamayın daha iyi. Eğer Türk Hükümeti'nin Başı; "cephedeki askerin moralini bozucu söz ve yazılardan sakının" diyorsa senin bundan dersler çıkarman gerekmez mi? O halde sen de kendi sokak ve dağ savaşçına iki misli sahip çıkmalısın. Hiç bir mücadeleci Kürd'ü hedef alma. Bugün içte kozların paylaşıldığı gün değildir. Silahının namlusunu dışarıya çevir! Kelem ol düşmanın gözüne.. Cephedekine sakın ola ki dokunma. Harcanacak çok mu rezervin var ki onları da çarçur ediyorsun? Birleştirici ol!

Şu solaganlar dışında sloganları haram bil:

-Yaşasın Kürdistan!

-Yaşasın bağımsız birleşik Kürdistan!

-Kürdistan Düşmana mezar olacak!

-Yaşasın Kürdistan'ın şerefi olan partilerimiz!

-Yaşasın Gerilla!

-Yaşasın peşmerge!

-Şehitler ölmez!

-Kahrolsun düşman,

gibi şahıs isimleri geçmeyen sloganlar birleştirici olacaktır.
Göreyim sizi.. 2006-04-30

Sirac Bilgin

(1) Mozlu Öküz: Çobanlık yapanınız varsa bilir, ki ben yıllarca yaptım, yaz aylarında sığırların başının en büyük belası bizim "moz" dediğimiz arı benzeri bir eklembacaklı hayvandır. Bu uçucular, kanı çok severler ve en müsait hedef olarak sığırları seçerler. Onların sırtlarına konup kan emmeye başlayınca sığır çılgına döner. Kuyruğunu kaldırdı mı, bil ki moz konmuştur. Çılgınca sağa sola kaçmaya, tekmeler atmaya başlar. İşte bu Büyükanıt denilen kişilik de şu anda mozlu bir öküz gibi tekmeler atıyor, sağa sola saldırıyor.. Ama ne yapsın ki vücudu çok kanlı ve mozun onu bırakmaya hiç niyeti yok..

2006-04-30




Gorusunuz