SavaÅŸ derinleÅŸiyor

Kürdistan'ı ilhak eden Tütk Deleti'nin aslında yeni savaş kanunlarına ihtiyacı yoktur. Tek maddelik bir kanun yeter: "Terörle Mücadele edenler hakkında hiç bir soruşturma açılamaz".. Zaten yeni kanun da bu anlama geliyor.
Ben ve Welatparez Forumu'nun iştirakçilerinin bir bölümü geçen yaz aylarından beri yazdıklarımızda yanılmadık, yaptığımız uyarılarda, çözümlemelerde ve öngördüğümüz birlik uyarılarında yalnız kaldık. Şu anda Türk Ordusu'nun, Hükümeti'nin, Halkı'nın ve aydınlarının (istisnalar hariç) başlattığı ve omuz verdiği Kürdistan Savaşı bazılarımızı daha henüz yeni yeni uyandırmaya başlamıştır. Bazıları, mesela foruma yazan bazı PSK'liler ise içine girilen durumdan bizi sorumlu tutmaktadırlar. Bu doğru mudur?

Bunu iddia etmek, Türk Devleti'ni gerçekten tanımamak demektir. Fazla uzağa gitmeyelim, Humeyni döneminde İran Kürtler'in taleplerini kabul etme noktasına gelmiş, anlaşmanın şekli için Kürtler'den öneri talep etmişti. İşte tam da bu sırada devreye giren Türk Devleti çok sert bir şekilde İran Rejimi'ni uyarmış, Kürtler'e en ufak bir hak verilmesi halinde harekete geçilebileceği işaretini vermişti. Irak'a dönelim, Seçimden sonra Türk Devleti'nin hükümeti kurması beklenen Caferi'yi (Mr bez getir) hükümet kurulmadan resmen Ankara'ya davet ettiği ve bu davetin Kerkük ile ilgili oldu hatırlardadır. Yine geri dönelim, Türk Hükümeti'nin Başı Erdoğan değil miydi "Arjantin'de bile Kürt sorunu olursa bu bizim ilgi alanımıza girer" mealinde sözler sarfeden?

Öte yandan muhalefeti ve ordusu ile Türkler'in "toplu haklar yok, bireysel haklar söz konusu olabilir" gibi niyetten ziyade karar beyan eden demeçleri ise belirleyicidir. Bunun anlamı Kürtler'e resmi eğitim hakkı, resmi özerk yapı olmayacak, ama derneklerde Kürtçe kursları, o da Türk eğitim sisteminin denetiminde mümkün olabilecektir. Bunun dışında ancak büyük bir denetim altında sınırlı TV ve radyo yayınları olabilecektir. Tabii ki bunun resmiyette dile getirilmeyen adı; asimilasyondur..

Bütün bunlara ek olarak asıl resmi savaş ilanı ile ilgili kararlarını, Türk Askerbaşı geçen yaz sonu basın aracılığı ile ve hiç bir kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde açıkladı. "Teröre karşı topyekun savaş" dedikleri yeni bir süreç başlatmışlardı. Bunu bütün ögeleri ve alınmadı gereken tedbirleri ile birlikte o zaman da açıklamıştık. Türkler bütün hatları ile psikolojik ve fiili bir savaş pozisyonuna geçtiler. Basınları, köşe yazarları, TV'leri, Üniversiteleri, camileri, dernek ve partileri ile bir bütün halinde bize yönelen Cengiz'in Torunları bunu hiç bir şekilde saklama lüzumu bile hissetmediler. En son Şemzinan, Hakkari, Gever ve ardından Amed'de kıvılcımlanan direnişlerle kudurdular. Başbakanları çocuklar'ın ölüm fermanını ailelere tebliğ ederken, Ordu diş gıcırdatıp duruyordu. En nihayetinde Topyekun askeri harekatlarını "Kudretli General" Büyükanıt komutasında başlattılar. Bu arada en açık bir şekilde Terörle mücadele kanunu denilen, ama aslında Kürt Milleti ile mücadele kanunu denilen yeni "Dersim Kanunu"nu elden geçirme kararı çıktı.

Bakınız "Milliyet" denilen Gazeteleri bu kanunun bir maddesini nasıl tanıtıyor:

"'Silah kullanmadan anayasal düzeni yıkma amacı taşıyan' örgütleri 'kuranlara' verilecek cezanın üst sınırı 10 yıldan 22.5 yıla çıkarıldı. Nur cemaatinin önde gelen ismi Fethullah Gülen daha önce bu maddeden yargılanmıştı."

Şimdi Fethullah Gülen'i bir tarafa bırakalım da madde'in amacına bakalım.

Bu madde doğrudan doğruya bütün Kürt Partilerine, mesela PSK, PDK-Bakur, Rizgari ve Türk legalitesine uygun olarak örgütlenmiş olan DTP ile HAK-PAR'a yönelik tehditler içeriyor. Yani Kürt'ün her türlü SİYASİ MÜCADELE ORGANI HEDEFTEDİR.. Bu kadar açık bir düşmanlık elbette yoruma yer vermeyecek kadar pervasızca ilan edilmiştir. Kürt Partileri'nin bu kanuna verilecek olan nihai şekle göre davranışlarını gözden geçirecekleri muhakkaktır.

Desinformatör Türk kaynaklarının kaydettiğine göre Türkiye, savaşı yaygınlaştırmak için Condoleezza Rice'nin Ankara'ya inmesini bekliyor. ABD'nin İran için planladığı harekat hattında önemle ihtiyaç duyulduğu anlaşılan Türk Devleti, bu durumdan istifade ederek "Sınır ötesi" müdahale için pazarlığa oturacak. Bazı Türk psikolojik savaş kaynakları, Türkler'in Özgür Kürdistan'da 100 Km derinlemesine giden bir harekat planladıklarını ve bunun için ABD Askerleri'nden izin aldığı yolunda haberler geçiyorlar.

Savaşın bu aşamasında İran'ın devreye girmesi, Suriye'den olur alınması dikkate değer. Öte yandan İran'ın da gerilla'ya karşı savaşa katıldığı yolunda haberler var.. Yani ezeli dişmanların dizilişinde bir değişiklik yok.

Batı'nın bu yeni dönemde de savaşın tarifinde "tarafgir" olduğu yine belli oldu. Dünyanın neresinde olursa olsun 250.000 asker, tank, helikopter ve savaş uçaklarının sevk edildiği bir çatışma asla geçiştirilemez iken, Sıra bize gelince suskunluk yaşanması sürpriz değildir. Dünyanın menfaat üstüne döndüğünü hep söyleriz, ama bu gerçeği içimize sindiremiyoruz. Bu unutulmasın. Bundan dolayı Kürtler'in kısmen veya tamamen "terör listelerine alınmalarına kulak asmamalı, bu kirli savaşa uygun bir serbesti içinde gereken ne ise, neye gücümüz yeterse çekinmeden yapmalıyız..

Sonuç olarak bu savaş tüm Kürdistan'ı kapsayacak bir genişliğe erebilecek potansiyeldedir. Düşman'ın karşısına dimdik çıkacağız. Büyükanıt Efendi, geldiği gibi eli boş dönecektir.. Münafık, çocuk kaatili Erdoğan "Hoca" amacına eremeyecektir. Kürdistan evlatlarını kucaklamak için gülümseyerek bekliyor..

2006-04-21

Sirac Bilgin

2006-04-21




Gorusunuz