Milli Haysiyet..

Ayrışmanın gittikçe berraklaştığı bir süreci başlatan kıvılcım Amed ve diğer yerleşim merkezlerimizde cerayan eden eden son berxwedanlarda çakıldı. Halkların bedava ve içi boş kardeşliğinin öldüğü, Bayrak kavgalarının noktalanmaya yüz tuttuğu, ülke kavramının yeniden canlandığı yeni vr geri dönülmesi zor bir sürece girdik. Milli haysiyetimize sahip çıkan 3 yaşından 73 yaşına kadar gençlerimiz, Düşman'ın azgın saldırısı altında başlattılar ve gerçekten hayret edilecek kadar iyi dayandılar. Her türlü silahı pervasızca kullanan, sadece tehditle yetinmeyip kitleye silah sıkan barbar düşmana karşı sivil ve silahsız bir şekilde direnen Kürt Halkı bir Millet olduğunu, kör, sağır ve dilsiz olan dünyaya gösterdi. Kürt Milleti, Türkler'e karşı artık açıkça şunu haykırıyor: BİZ SİZİNLE YAŞAMAK İSTEMİYORUZ.

Kürtler artık kelimenin tam anlamı ile ve eveleyip gecelemeden milli haysiyetlerine sahip çıkıyorlar. Çok uzun bir mücadele oldu, ama her şey rayına oturmaya başladı. Şimdi içi boş "halkların kardeşliği" safsatası, "Türk üst kimliği" meselesi, "ortak yurt" zorlaması, "uniter devlet"te ısrar ucubesi tepki toplama noktasına gelmişse bunda elbette küçük şehitlerin büyük payı unutulmayacaktır. Beş paralık edilen haysiyetimiz direnişler zinciri ile hatırlandı. Eşitlik denilen bir şeyin lafta olamıyacağı, bunun Türk'ün Demokratik bir devlet kurmaya tenezzül etmesi ile sağlanamayacağı kafalara çakıldı. Yatıp kalkıp "çözüm" ile uyanan ROJ TV'nin bazı kıdemli panelistlerinin nasıl şaşkına döndüklerini yazılarını okuyarak açıkça görebilirsiniz. İsim vermiyorum, ama bu şaşkınlık krizine kapılanlar duygularını dürüstçe kalemlerine aksettirmişler.

Öte yandan bazı yarı aydınlarımızın hal-i pür melalleri de ortada. Perişan bir şekilde yıkıntılar arasından partisinin yolunu açmaya çalışanlardan tutun, yıkılan kardeşlik duvarının altında hala birşeyler arayanlara varana dek her türlü kişiliği ibretle izliyoruz. Bir zamanların devlerinin 3 yaşındaki bir şehidin gölgesinde kalması ve siyasi açıdan giderek yokolmaya yüz tutması ibret vericidir. Varılan nokta çok berraktır. TC Hükümeti'nin Başı hala Kürtler'i bölme taktikleri peşinde koşuyor, mikrofonu insanların gözlerine sokarcasına "haydi şunu-bunu kına" oyununa devam ediyor. Ama Kürt artık, birini kınadın mı diğerini de lanetmelerinin isteneceğini bilmek zorundadır. İÇ SORUNLARIMIZ BİZE AİTTİR, O SORUNLARI ÇÖZMEK BAŞ DÜŞMANIMIZA KALMAMIŞTIR. Türk Hükümeti'nin başı bu tavrıyla haysiyetimize saldırdığının bilincindedir elbette.

Bu arada bir ek: Forumlarda yazılan yazıların içtenliğini sorgulamaya başladım. WP dahil, işin özüne eğilen çok az insan var. Şöyle ifade edeyim: Yazının sertliği, onun içtenliğine delil değildir. Empatik olmayan yazılar etkili olmuyor. Kendini gerçekten derdi çeken insanın yerine koyamazsan ülkedeki okuyucu nezdğnde yakayı ele verirsin. 3 Yaşındaki şehidin babası, annesi neler hissediyor? 7 yaşındaki şehidin babası ruhunun avucunun içinden kayıp gitmesini aynen veya buna yakın hissedebiliyor musun? O ailelerin "neden sadece benim çocuğum gitsin" dediklerini duyabiliyor musunuz? Onlara moral destek olarak neler yapabiliyorsun? İşte bir kısım hatırlatmadır bunlar. Orada düğün yok, can pazarı var!

Ama bu şehadetler boşa mı oldu? Hayır.

Kürdistan'daki ve Türkiye denilen coğrafya'daki havayı çok daha iyi anlamak için aşağıya bir demeçten bir cümleyi ve bana gelen bir e-mailden bir parçayı aynen veriyorum..

Bir demeç:

Amed Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Tempo Dergisi'nde yayımlanan söyleşisinde şunları dile getiriyor;

"...Kürtlerin bir süredir artık beraber, bir arada yaşayamayız duygusuna kapıldıklarını görmek lazım."
Bu da bir Tüerk'ten gelen e-mail:
"Ä°sim; koray
Email: the_reap@excite.com

"gercekten cok ilginc avrupadan boyle yazilar yonetmek. Sitende siddet icerikli yazilar var ve sen aydin oldugunu dusunuyorsun ya da seni oyle gorenler var. Sen kurtleri ki agizimin tadi kacti adlarini aninca (buna sebep sitene yazi yazan densizlerdir) 40000 askeri sehit etmis bir teroru destekliyorsun. Artik yazik ki kurtlerin yaridan fazlasi sen ve senin gibi insanlari dinleyip mumkun olmayan hayaller pesine kosuyorlar. Keske sadece bu hayallerin pesinden kossalar. Bunun icin yakip yikiyorlar. Ve bu yaptiklarinin hicbir sekilde hakli bir tarafi olamaz.........."

Teferruatı geçersek, Sn Baydemir ve Türk "Koray" aynı sonuçta aynı noktada birleştiklerini görürüz; "Kürtler artık Türkler ile bir arada yaşayamazlar!" Gerçi Sn Baydemir bu demecini geri almıştı, ama gerçek değiştirilemez.

Evet, hem yumuşak Kürt, hem de Türk, gelinen noktanın farkında. Ayrışma tamamlanmak üzeredir, ki bu uzun süredir üstünde durduğumuz gerçekliğin birinci aşmasıdır. Şimdi uzun vadeli bir savaşımın ikinci aşaması başlatılacaktır; örgütlenme. Örgütlenme direnişin ihtiyaçlarına cevap verecektir. Tabii ki bunun şeklini direnenlerin kendileri saptayacak, hayata geçireceklerdir. Gönül, bu örgütlenmenin Türkiye denilen coğrafyadaki direnişi, Türkler'in Kürdistan'daki uygulamalarını aratmayacak düzeyde bir "kararlılık"ta olmasını diler. 2006-04-09

Sirac Bilgin

2006-04-09




Gorusunuz