Newroz'un ardından..

Kürt Milleti bir Newroz'u daha geride bıraktı. Tıpkı eskiden olduğu gibi, bu Newroz'a da "benim Newroz'um", "benim kitlemin kutladığı Newroz" diye sarılındı. Her odağın propaganda yapma hakkı vardır. Türk Devleti'nin de, DTP'nin de, PKK ve diğer yeni-eski oluşumlarında bu haklarını kullanmalarını hiç kimse yadırgayamaz ve engelleyemez. Bu gerçeği bilerek, elimizden geldiğince berrak bir tahlilde bulunmanın zamanı gelmiştir.
Güney'deki Newroz kutlamaları çok yanlıştı ve Newroz'un ruhuna aykırı idi. 20/21 Mart gecesinde tam yerinde bir şekilde yüksek yerlere ateş yakılmıştı. Bu hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde "Newroz-i Kurdi"nin ruhuna uygundu. Fakat 21 Mart günü kitlesel mitinglerle karşılanmalı, Bağımsızlık ve özgürlük şavaşımının sorunları işlenmeli idi. Kırlara açılmak 22 marta bırakılabilirdi. Bu yapılmadı. Sanki Güney ve bilhassa Doğu, Güney-Batı ve Kuzey'de her şey süt liman imiş gibi davranıldı ve kırlara açılınarak kebablar yenildi, govende duruıldu. Bu, dejenere bir Newroz'du. Farslar'a yakışır böylesi kutlamalar. Ulusal gün, ulusal duyguların galeyana gheldiği bir gün gibi kutlanmayacaksa neye yarar? Bakınız ABD'liler 4 Temmuz'u nasıl kutluyorlar. Hem de dünyanın tek süper devleti olmalarına rağmen. Ama bizimkiler kırlara açılacak, kuzu çevirecek.. Olmaz böyle şey! Bütün bunların üstünde bir olgu var ki, onu görmezlikten gelmek çok büyük bir haksızlık olacaktır; Celal Talabani ve Mesut Barzani'nin Newroz bildirileri.. Her iki bildiri de kelimenin tam anlamı ile Newroz'a yakışan Kürdistani bildirilerdi.
Güney-Batı ve kısmen de Doğu Bölgelerimiz Newroz'u coşkulu ve ruhuna uygun olarak kutladı. Rejimlerin vahşi baskılarına rağmen bilhassa Güney-Batı en büyük bir kitle ile alanlara çıktı. Kürt nüfusu 1,5-2 milyon cıvarında hesaplanan bu bölgemizde bir milyonun üstünde insanımız sokaklardaydı. İşte ben buna tam uyanış, tam ve katıksız Kürt Yurtseverliği, Milliyetçiliği derim. 20 milyon nüfuslu Kuzey Bölgemizde ise 1-1,5 milyon cıvarında insan, daha dün yaşanan ve bu gün de devam eden sıcak temasa rağmen en zayıf Newroz katılımını sağladı. Amed de olmazsa neredeyse ölü sayılacak gibi bir rakkamdır bu. Bu rakkam tüm Kuzey Kürtleri'nin ve bilhassa yerel iktidar ile parayı elinin altında bulunduran PKK ve satelitlerinin utanç vesikasıdır. Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz.
Şimdi çok önemli İki konuya daha gireceğim..
Kürdistan'da hiç bir parti "Benim Newroz Kitlem" deme hakkına sahip değildir. Newroz ulusaldır. Her Kürt insanı, eğer biraz bilinç sahibi ise Newroz günü düşmanın karşısında güçlü bir duruş sergilemek için meydanlara doluşur, ulusal hislerini biler. Newroz'a katılımlar hep kişiseldir. Oysa, bazı Kürdistani Partiler ile Kuzey'i türkiyelileştirmeye çalışan PKK ve satelitleri her Newroz'da benin Newroz'um şiarı ile ortaya çıkarlar. Bu kesinlikle yanlıştır, olayı çarpıtmaktır, biraz da vicdansızlıktır. Bir partinin kitlesi, ulusal gün kutlamalarında değil, kendi programı çerçevesinde yaptığı siyasi toplantılara sağlanan katılım ile belirlenir. Mesela PKK Amed'de 15 Şubat'ta kendi eylem programı çerçevesi içinde bir toplantı yaptı. Bu toplantıya ancak binler ile ölçülecek bir katılım sağlanmıştır. İşte PKK eğer bir kitleye kitlem diyecekse, bu kitleyi ölçü alacaktır. Bu, diğer partiler için de geçerlidir.
Ama hiç bir şey beni PKK-DTP ikilisinin Türk Bayrağı hayranlığı kadar sarsmadı, hayal kırıklığına uğratmadı. Bu gidişe bakılırsa gelecek Newroz'un Türk Ulusal Marşı ile başlayacağını bekleyebiliriz. Amde tribunlerine kurulmuş olan Kemalo-Marksist Mihri Belli'nin alana sahip imiş gibi yukarıdan bakışı, Türk buçuk partilerinin ortalıkta cirit atması, bindirilmiş Apocu birliklerin öbek öbek toplaştığı meydanda bağrıştıkları Kürdistani olmayan sloganlar Newroz'u daha da gölgeledi. Roj TV'ye ulaştırılan ve bilhassa bu öbeklerin yoğun olduğu noktalardan çekilen kareler ibret verici bir sidik yarışı olarak belleğimize işlendi.. PKK açısından Newroz sadece türkiyelileştirme programının bir parçası olarak işledi. Hem Öcalan'ın Avukatları tarafından kaleme alınan Öcalan bildirisi, hem de DTP Çifte başkanının bildirileri Türk Hükümeti'ne lazım olduğu zamanı kazandırmak için özenle seçilmiş kelimelerle doluydu.
Sayın okuyucular, şunu anlamayan o odağın adamları bu yazıyı okumamalıdırlar:
PKK'nin "Kürt Sorunu" söylemi sadece basit bir ciladır. İçeriğinde hiç bir şey yoktur. Neredeyse AK PARTİ'nin programı ile çakışmaktadır. Dolayısı ile ROJ TV'ye çıkan yorumcuların "Kürt Sorunu'nun çözümü için ön açıcı adımların atılmasını bekliyoruz" demeleri boşuna değildir. Çünkü KÜRT VE KÜRDİSTAN SORUNU'NU YOK ETME TEMELİNDE ÇÖZMEK DE BİR ÇÖZÜMDÜR.
Yazık! 2006-03-23

Sirac Bilgin

2006-03-23




Gorusunuz