Umutsuzluk yaymak, ölümü dayatmaktır..

Benim kişi olarak savaşımımın bir parçası da umutsuzluğu yayanlara karşıdır. Belki de en önemli kısmı.. Umut ile umutsuzluk arasındaki savaşımdan alınacak sonuç kişi için, aile için, halk için ve giderek millet için belirleyicidir. Tıpkı Zerdüşt'ün dediği gibi, bu iki zıt kutup iki ayrı ateş gibi kalbimizde, beynimizde ve neticede duygularımızda yer alırlar ve sürekli bir savaşım halindedirler. Biz umutsuzluğun beline kazmayı indirdikçe milletimizi zafere götürecek olan umudun büyüdüğünü, mücadele azmimizin arttığını görürüz.
Türk Özel Harp Dairesi, Kürdistan'da çok iyi örgütlenmiştir. Bu gerçeği bilmek, sonuçta bu örgütlenmeye karşı bilgi ile donatılarak, bu realiteye karşı ne yapılabileceğini bilince çıkarmakla sonuçlanır. Ülkemizin bir kısım dini önderlerini, önemli şeyhleri, mahalli düzeyde saygı gösterilen şahsiyetleri, eşrafı, esnafı vs gibi toplum içinde önde gelen şahsiyetleri örgütlemek, ÖHD'nin her zaman programındaydı (elimize geçen bazı yayınlara dayanarak bunları yazıyorum). 1999'dan sonra ise Kontr-gerillanın elindeki olanaklar umulanın üstünde artmıştır. Çünkü hemen o yılın başında İmralı'daki Zat'ın kullanılması gibi bir avantaj da elde ettiler, ki bu, düşman lehine olmak üzere Kürt toplumunda paha biçilemez bir darbe etkisi yaratmıştır. Bir yandan Türkler'in tüm propaganda araçları ve mahalli yandaşlarının çabaları, öte yandan da İmralı yandaşlarının "büyük politika yapıyoruz, anlaşılmıyor" pozlarında şırınga ettikleri; "her şeyi denedik olmadı, şimdi Başkanımız bir şeyler kurtarmaya çalışıyor" sloganımsı, yeninin en yenisi olan bir konsepti umutsuzluk yaymakta kullandılar ve çok mesafe katettiler.. Kürt Milleti'nin, bilhassa gençler ve kendilerini genç hissedenler düzeyinden başlamak üzere yepyeni bir ruhla mücadele alanına çıkma gereği burada yatar.
Unutmayınız, Kürt Milleti, Düşman tarafından özellikle Kuzey'de üç odak tarafından kıskaca alınmış, sürekli bir şekilde umutsuzluk pompalayan bir bombardıman altında bulundurulmaktadır. Bunlardan birinci odak; Düşman'ın kendisidir. Tüm hatları ile Türk'ün ne kadar güçlü olduğunu, Kürt'ün buna direnecek hiç bir araç ve takatı olmadığını pompalar dururlar. Bunların akademisyenleri; Kürt'ün bir dili bile bulunmadığını, tarih sahnesine hiç çıkmadığımızı, Newroz gibi kültürümüzün en değme unsurlarının aslında Türkler'in malı olduğu, folklorumuzun ba uınsurları olan govendlerimizin, stranlarımızın, söylencelerimizin hepsinin Türk'ten aşırma olduğunu aşılarlar. Kürt ne ola ki? Dağda yaşayan, karnını bile doyuramayan, dünyadan habersiz ilkeller! Bunlar mı direnecek? İşte en sistemli çalışan umutsuzluk yayıcıları bunlardır..
İkinci odak; Kürdistanlı veya Kürt unsurlardan oluşan Özel Harp Dairesinin pasifikasyon birimidir. Bunlar da her zaman İmralı kliğinin yenilgisini misal vererek Kürtler'in evlerinde oturmalarını, Çocuklarını yetiştirip okutmalarını, ailelerinin karnını doyurmasını salık verirler. Bunlar maceracı odakların her zaman yenilgiye mahkum olduklarını aşılamakta epey ustalaşmış unsurlardır. Kürtler'in din temelinde, diyalekt temelinde, siyasal inanç temelinde bölmek ise adeta ihtisas alanları haline gelmiştir. Kahvelerde, camilerde, sokaktai toplantılarda, basında, TV'lerde, kısaca her yerde karşınıza çıkabilirler.. Güçlü bir koruma altındadırlar. Dilleri uzuındur..
Üçüncü odak, Suret-i Hak'tan görünen ve Kürt Halkı için mücadele ettiğini deklere eden İmralı ve benzeri grupların içinde yer aldığı en yıkıcı odaktır. Bu odak 1998'de "Bağımsız Kürdistan" şiarını programlaştırdığı halde, Başkanları Avrupa'da iken bu kez birden bire "7 Nokta"dan ibaret, temelde Avrupalılar'a göz kırpan bir antlaşma taslağı ile ortaya çıkmış ama yine de orada barınamamaıştı. İmralı'da ise ilk elden, Türk Metropollerini yakıp yıkan eylemlere "dur" demiş, ardından tek taraflı bir ateşkes ilan ederek, Türk Devleti'ne verdiği "gerillayı dağdan indirme" sözünü yerine getirmişti. 1999 Yılı sonuna kadar 500 gerillanın ölümüne yol açan "Güney!e çekilme olayını gerçekleştiren bu liderlik, kısa bir süre içerisinde "Bağımsız Kürdistan" şiarını PKK programından çıkarttırmış, ardından felaket denilecek bir dizi tavizi belli birer "sindirme" aralığı ile piyasaya sürmüştü. Tavizler zinciri, ne idüğü belirsiz ve anarşistlerin tezi olan "KKK"ye dayanır olmuştu. Şimdi artık Milletimiz'i bir af ve kültürel hak kırıntıları ile yetinir duruma getirdiler. İşte bu süreç boyunca insanlarımızda büyük bir hayal kırıklığı, umutsuzluk, vatanından kopmuşluğun verdiği köksüzlük duygusu yerleşti. İntiharlar, hırsizlıklar, ahlaksızlıklar olağan hale geldikçe insanların Kürdistanilik inançları gerilemiş, adi birer sol veya Türki İslamist enstruman haline gelmeleri alabildiğine hız kazanmış oldu.
Şimdi ise bu takım, legalitede şehit kanı üstünde rant hesabı yaparken, dağda ise aralarından çıkıp Kürdistani bir duruş sergiliyenleri yok ederek kitlelere gözdağı verilmektedir. Kitle giderek umutsuzluk batağına saplanacaktır. Devletin, rantçıların ve Kontracı Kürtler'in hesabı budur.
Biz millet olarak bu hesabı mutlaka tersine çevireceğiz. Kürt Milleti asla zayıf değildir. Hatta düşmanın ve yardımcılarının ummadığı kadar güçlüdür. Kürt Milleti bu gücü haklı davasından, uğrunda ölünecek kadar değerli olan amaçlarından, kökünden, şanlı tarihinden ve yokedilemeyen ulusal kişiliğinden almaktadır. Kürt Milleti bir yenilginin ne anlama geldiğini çok iyi bilir. Neticede kenara itileceğini, sürekli aşağılanacağını, vatansız ve köksüz bir şekilde oradan oraya savrulacağını, namus mefhumunun en büyük unsuru olan ulusal değerlerin düşman tarafından ayaklar altına alınacağını, gurur duyacağı hiç bir şeysinin kalmayacağını bilir. Bundan dolayı doğru bir liderlik altında, kendilerini zafere ulaştıracak en büyük şahlanmayı gerçekleştireceklerinden kuşkumuz yoktur. İranlı Humeyni şöyle diyordu (aşağı yukarı): "Şahların kapısında karnı tok bir köpek olacağıma dağlarda aç bir kurt olmayı tercih ederim"..
Kürt Milleti asla karnı tok bir köpek olamaz, bunu kabullenemez. Karnımızı doyurmayı teklif eden Türk ve bazı Kürt Solcuları'na, Türk radikallerine ilan ederiz! 2006-02-19

Sirac Bilgin

2006-02-19




Gorusunuz