Bağımsızlık savaşımında aydın olmak..II

Şimdi Kürt Aydını olmanın en büyük zorluğuna geliyoruz. Bilindiği gibi Batılı Aydınlar büyük savaşım vererek aydın olma vasfını kazanmışlardır. Hiç kimse onlara bu ünvanları hayrına olsun diye vermemiştir. Cereyan eden her olayda, her protestoda, her tavır alışta gözler onları arıyorsa bu bir şeyleri hatırlatmalı bize.
Ama yine de Batılı Aydınlar ile Kürt Aydınları arasında büyük bir fark vardır. Bu fark aydınlanma olanaklarının kısıtlılığından, aydınlanmada düşmana bağımlılık esprisinden ve daha faazlası ile düşnanın fiili olarak aydınlanmaya müdahalesinden ileri gelebilir. Kürt entellektüel birikimi sağlarken, önce büyük bir yabancılaşma süreci ile karşı karşıyadır. İlköğrenimdem itibaren yabancı bir dilde, kendisini özüne yabancılaştırmaya yönelik bir eğitim sisteminin şekillendirci etkisi ile büyür. Bilhassa Kuzey'de, Kemalistler'in eğitim süreci boyunca Türklüğün ululuğu, Atatürk'ün büyüklüğü, Kürt'ün türklüğü gibi ideolojik beyin yıkama işlemine tabidir. Entellektuel birikim süreci boyunca sol fikirlerle tanışmışsa ve sağlam bir aile yapısından geliyorsa, Kürtlük ile tanışmaya başlar. Ama hala yabancı sahada top koşturmaktadır. Bu süreç, ayrışmaların olmadığı kriz günlerinde, yani sıcak temas öncesi günlerde çok daha bulanık geçilir. Elde belge yok denecek kadar azdır. Birikim süreci itibariyle Türk-Arap ve Fars Solu'na bağımlıdır. Ülkesindeki Kürtçü hareketler kendisine "gerici-feodal reaksiyonerlerin "Devlet" ile çıkar çatışması" olarak tanıtılır. Ülkesinin uzanabildiği kadar tarihine uzanmaya çalışır.. Orada da "şeyh-Ağa-Bey" üçlüsünün öncülüğünü görür. Bunları defterden silmek için ideolojik zırh arar ve yabancı solun "yardımı" ile kolay bulur.
Düşman ile fiilen veya yakından zindan süreci boyunca tanışır. Burada ayrı bir kimliği olduğunu, bu kimliğinin sınıfsal baskıların ötesinde bir aşağılama ile karşılaşması sonucunu doğurduğunu daha net görür. Bunun sebebini araştırmaya başlar. Bu andan itibaren kendisinin entellektüel birikiminin yetersizliğini görür. Artık kitaplar yetersizdir. Kendi muhakeme gücü ön plana çıkar. Sırrın Kürdistan topraklarında yattığını bulanık da olsa görmeye başlar. Zindana ara verilen günlerinde o topraklara döner. İhtiyarları, başkaldırılara katılan mücahitleri dinler. Kafası allak bullak olmuştur. Kürdistan'daki sol ve sağ örgütlenmelere bakar. Hepsinin şu veya bu yanılgının üstüne bina edildiklerini dehşet içinde görür. Katı kitabidirler. Kitap ise yabancının kaleminden çıkmıştır. Yetersizliğini, bildiği Batılı bir dilden yapılan araştırmalara ulaşmakla telafi etmesi gerekir. Bunun için Batı'ya açılması gerektiğini düşünür. Oralarda karşılaştığı manzara oldukça değişiktir. Kendisini bir kaynak ziyafetinde hisseder. Sömürgeci-inkarcı-ilhakçı Türkler'in- Arapların ve Farsların diline çevrilen kitapların ya sansürlü tercüme edildiğini, ya da kendisine lazım olan kaynakların atlandığını hayretle görür. Belki de uzun bir çalışmaya girmesi gerecektir. Kürtler hakkında yazılmış olan ve Kürt entellektüelleri tarafından bilinmeyen bazı çalışmaları "keşfeder". Artık meseleye başka bir gözle bakmaya başlarlar. Entellektuel gelişmesi süreç içinde büyük bir dönüşüm geçirmeye başlar. Aydın vasfına erme yolundadır o..
Kürt bu kadar çetin ve tuzaklarla dolu bir yolda ilerleyip "aydın" vasfına yaklaşırken Batılı entellektüel, daha rahat ve özgür bir çalışma ortamında yetişmektedir. Fakat onu da kuşatan zorluklar vardır. Yaşadığı ülkedeki sırlarla dolu rejim, obje olarak aldığı, mesela, bir sömürgeyi kuşatan sis perdesi, uluslararası ayak oyunları ile hazırlanan sahte raporlar, gizlenmekte olan gerçekler, devletin istihbarat birimlerinin desinfırmasyondaki başarıları vs onu da kuşatmaktadır. Fakat asla bir Kürt'ün karşılaştığı zorluklarla kıyaslanamaz bunlar.. Kürt bir yandan sürekli bir değişim geçirip emin bilgilere, delillere ve bulgulara ulaşarak kendi teorisini kurarken, öte yandan da benim "gece işçileri" dediğim polis baskınları ile de başetmek zorunda kalmaktadır. Bunun yanında yarı aydınların inatçı dayatmaları, eskiye bağlı partilerin karalamaları, halk tarafından veya en aşağısından entellektüeller tarafından anlaşılır olmak için sahip olması gereken malzemedeki eksiklik, dengeler üstünde yürüyen politik yapıların vardıkları düzey hep önündeki engeller olarak aşılmayı bekler.
Öte yandan ise Kürt Aydını, kendisinin de dahil olduğu milletin soykırım ile karşı karşıya olduğunu bilmekle birlikte yaşamaktadır. Kuzey itibariyle düşündüğümüzde, Türkler'in 1984'ten itibaren büyük bir etnik temizlik programını başarıyla uygıuladığını kahrolurcasına görüyor. 12-18 Milyon Kürt asimilasyon denilen beyaz katliam çarklısının dişleri arasındadır. Kendisi bile anadili ile yazmaktan uzaktır. Müthiş bir kontra örgütlenmesi milletini çepeçevre kuşatmaktadır. Psikolojik savaş uzmanları her alanı kullanarak Kürt'ün moralini bozmaya çalışırken, o bunun dışında değil ki! Bütün bunlar onu daha sert bir şekilde etkilemekte mücadelenin azami bir sertlikte geçmesi gerektiğinin bilincine ulaştırmaktadır. Bu açıdan aydınlaşma yolunda olan Kürt, aynı zamanda militandır. Gerektiğinde sıcak teması yaşamaktan asla geri durmayacaktır. Hümanizma denilen ve Kürtler'e dayatılan o sahte kardeşlik türkülerini tersine çevirme gibi görevlerle de baş edecektir.
Kıran kırana bir süreçtir yaşadığı.. Evlerinin sıcağında, kendisine dayatılmak istenen pasifist mücadelenin, zamana yayılmış bir asimilasyona yol açacağını bilir. Dayatıcı olmamakla birlikte, mücadelenin nezaketine bakarak öncü roluna da soyunabilir. Ama bu, dışlayıcı bir duruşla olamaz. İşte burada Batılı Aydın ile Kürt aydını arasında olması gereken büyük farkları görüyoruz.
-Kürt Aydını kendi ulusal kurtuluş savaşı(mı)nda sağlam ve eğilip bükülmez bir teori sahibi olamak zorundadır.
-Kürt Aydını aynı zamanda militan olacaktır.
-Kürt Aydını yeniden inşanın temel taşlarının ne olması gerektiğini ortaya koyar..
-Kürt Aydını fiili işgalci ve inkarcı rejimlerin sert ve cana yönelik metodlarını da göğüslemek durumundadır.
İşte bu şartlar altında, çok ciddi görevler yüklenmek durumunda olan aydınlarımızı, bu gerçekler çerçevesinde selamlıyorum. Utanma ve dışa hayran olma ey Kürt Aydını, sen bu aydınlanma ve giderek aydınlatma sürecini başarıyla tamamlayacaksın. 2006-01-29

Sirac Bilgin

2006-01-29




Gorusunuz