Mustafa Barzani'den ankdotlar..

Barzani'yi daha yakından tanımak için hep ciddi şeyler yazmak yetmez. Bazan düşündüren ve gülümseten ufak tefek ayrıntılara da bakmak gerekir. Ben bu yazımda bunlardan ufak bir demet sunacağım.. Umarım HERKESin işine yarar.
Şöyle bir bakalım bu kısa hikayeciklere..
---------------
Barzani ve arkadaşlanının uzun yürüyüşü zaferle biter ve Sovyetler Birliği'ne varırlar. Fakat Stalin'in yağcı yoldaşları tarafından çok düşmanca karşılanmış, çeşitli eziyetlere tabi tutulmuşlardı. Barzani ark açmakta işçi olarak çalıştırılırken arkadaşları da benzer işlerde "köle işçi" olarak kullanılmak üzere çeşitli "Türki Cumhuriyetler"e dağıtılırlar. Bu durum 1953'te yarı tanrı Stalin'in ölümüne kadar sürer. Onun ölümünü haber alır almaz kafasına neye mal olursa olsun görüşmeyi yerleştirir. Uzatmayalım bu amaçla gömleğini satarak yol parası edinir ve haziranda Moskova'ya varır. Fakat onu bir türlü Kruşçof ve arkadaşları ile görüştürmezler. Bunun üzerine Kremlin Sarayı'nın önünde üç gün süren bir açlık grevi başlatır. Sonunda isteği kabul dilen Barzani'yi Kruşçof, Bulganin veMalenkof üçlüsünün karşısında bulur. Üçlünün sözcüsü Kruşçof bu yaptığının suç olduğunu falan söylemeye kalksa da Barzani söz alır ve şöyle der:
"Ben kendimi Şu anda galip biliyorum. Çünkü ben Kürt Halkı'nın sesini Doğu'nun en büyük heyetine iletmek için Sovyetler birliği'ne geldim. Ayrıca sömürgeciler tarafından dört parçaya bölünen mazlum Kürt Halkı'nın sorununu açıklamak üzere karşınızdayım. Bu halk güvenini bana sundu. Siz büyük bir devletsiniz ve baskı altındaki halkla yardım ettiğinizi belirtiyorsunuz. Ben bunun için buraya gelerek Kremlin'in kapısını çaldım. Kürt Hakı'nın haklı davasında üstün gelmek için yardımlarınızı diliyorum"..
Sonra ne mi oldu. Durumları değişti, bir araya geldiler ve eğitimleri dahil ne istedilerse yapma fırsatı buldular..
Yine Sovyetler Birliği yılları.. Yer Ermenistan'daki bir Kürt'ün evi. Barzani bir yandan Ermenistan'da Kürtçe yayın başlatılması için çaba harcarken (Erivan Radyosu'nun kuruluş çalışmaları), öte yandan da halkı daha yakından tanımak için temaslarını genişletiyordu. "Bir Kürt büyüğü gelmiş, falancanın evinde" diye duyan bir çok insanımız eve doluşmuştu. Herkes Barzani'ye bakıyor, Barzani de onlara.. Nihayet biri bu sessizliği bozdu:
"Eeee?"
Barzani şaşırmıştı:
"Ne 'eeee'si?"
Beriki merakla:
"Bir stran söyle"..
Barzani omuz silkti:
"Ben stran bilmem"
Beriki hayret etmişti, ama üstelemekten vazgeçmedi:
"O zaman biz söyleyelim, sen oyna!"
Şimdi hayret sırası Barzani'deydi:
"Govend tutmayı da bilmiyorum.
Karşıdakinin hayreti bu mkez kızgınlığa dönüşmüştü:
"Stran bilmiyorsun, govend bilmiyorsun, sen ne biçim Kürt büyüğüsün?"
Evet Sovyetler'in 36 yılda Kürt'e verdikleri bilinç buydu...
Eylül devriminin ilk yılları.. Barzani ve peşmergeler alışılmış bir yürüyüşle yer değiştiriyorlar. Belki de bir baskın olacak. Az ilerde bir çoban hayvanları otlatıyor. Çoban daha henüz onları görmemişti. Barzani arkadaşlarına;
"Aman saklanı , acaba halk bizi nasıl görüyor diye şunu bir imtihan edeyim.."
Silah ve kuşamını bırakarak doğru çobanın yanına gider. Aç olduğunu söyler. Çoban ona süt sağar ve ekmeğini paylaşır. Sonra sohbet koyulaşır. İşler kıvamına gelince Barzani soruyu patlatır:
"Yahu duyduğuma göre Barzani diye bir eşkiya öıkmış, hükümete baş kaldırmış, tanıyor musun onu?"
Berikinin yüz ifadesi değişir. Bütün dostluk işaretleri kaybolur, yerini kin dolu bir bakış alır. Cevap çobanın ağzından bir kurşun gibi çıkar:
"Misafirim oldun, ekmeğimi yedin. Şimdi defol. Şu anda sana bir şey yapmayacağım. Ama bir daha karşılaşırsak öldürürüm, bilmiş ol!"
İhtilal Kürtler'i böyle yetiştiriyordu...
Yer Kürdistanda bir şıkak.. gelen misafirlerle sohbet, çalışanlara talimatlar, raporlar vs var.. Barzani eline aldığı Türkler'in "Asker" sigarası ile oynamakta.. Cemaatten biri sorar;
"Ezbeni o nedir?"
Barzani cemaate bakmadan iç geçirir ve konuşur:
"Bu Türkler'in erlerine dağıttığı "asker sigarasıdır."
Beriki üsteler:
"O zaman verin de birer tane yakalım.."
İşte o zaman Barzani'nin gözleri hiddetle parlar. Şimdi o sakin Serok gitmişti. Şimşekler yağdırmaktadır. O meşhur "filli" küfürlerinden bi,rini savurur adama ve konuşur:
"Bu alçakların sigarasını boşuna mı taşıyorum sanıyorsun. Hikayesini duyun da adam olun! DERSİM DİRENİŞİ YIULLARI idi. Türk Askerler'i bir vadiye topladıkları Kürtler'i süngülüyor, keyif çıkarıyorlardı. O sırada gözlerine iki canlı (gebe) bi,r kadın ilişti. İki asker bu kadıncağıza yöneldi. Bir yandan da tartışıyorlardı. Biri' çocuk erkektir2 derken diğeri 'kızdır' diye itiraz ediyordu. Bunun üzerine bir paket asker sigarasına, yani bu sigaraın bir benzerine bahse girdiler. Kadının çocuğunun cinsiyetini saptamak için büyük zevkle kadının karnını yarıp çocuğu çıkardılar.. İşte ben bu sigarayı o kinle taşıyorum.."
İhtilal günleri.. Barzani yine peşmergeler ile yürüyüşteydi. Açıklık bir yere geldiklerinde birden düşman uçakları göründü ve bombardımana başladı. Yürüyüş kolu dağılma alameti gösterdi. Ama Barzani oralı bile olmuyor, atını sürmeye devam ediyordu. Arkadaşları endişelenmişti:
"Ezbenihi olmazsa attan inin. Şimdi vurulacaksınız!"
Barzani istifini bile bozmadan cevap verdi;
"Ölüm mukadder ise elbette ölürüm. Kaçmak çare değil. Siz arasıra havaya birer kurşun sıkın yeter. Onlar az sonra kaçarlar..
Barış görüşmeleriden biri için Irak Başbakanı Barzani'yi ziyaret etmişti. Görüşme yeri olarak Bağdat'a bilinen bir köşk bildirilmişti. Nihayet (sanırım Bezzaz olacak) gelmşti. Barzani toplantı yeri olarak Köşk yerine epey uzaktaki bir ağacın altını seçmişti. Iraklı yetkili sebebini sorduğu zaman Barzani:
"Eğer sizinkileri biraz olsun tanıyorsam, şimdi sen kendin sebebini öğrenirsin"
Dedi. Hakikaten az sonra büyük bir uçak filosu göründü. Filo doğrudan doğruya köşke yönelmişti. Az sonra orası yerle bir ediliyordu.. Misafirin beti benzi atmıştı.. Barzani onu biraz teselli ettikten sonra:
"İşte sizinkilerin gözünde senin kıymetin.." demekten kendisini alamamıştı.
Saddamlı günlerdi. Bu müstakbel diktatör Barzani'yi dağlarda ziyaret eden Iraklı liderler kervanına katılmıştı. Ama hava soğuktu ve diktatör adayı müthiş üşüyordu. Bunu gören Barzani Sırtındaki paltoyu Saddama şu sözlerle verdi:
"Al ya seydi.. Emperyalizmin bixe hediye ettiği paltoyu giy de dişlerin biribirine çarpmasın!"
Åžimdilik bu kadar..

2005-12-15




Gorusunuz