Hevbendî'nin düzenlediği Paris Konferansına katılmıyor, başarılar diliyorum..

Hevbendî, davetlisi olduğum ve "DEMOKRATIKBÛNA ROJHELATA NAVÎN Û PIRSA GELÊ KURD" başlığı altında bir konferans düzenliyor. Konferansa Özgür Kürdistan Parlamentosu başkanı ve Güneryli önemli partilerden temsilciler ile Kürdistan Hükümeti'nin temsilcisi gibi seçilmişlerin yanında Kuzeyden, Doğu'dan ve Güney-Batı'dan pekçok parti temsilcisi ve şahsiyet de iştirak edecektir.
Bu tür toplantıların, en azından Kürtler'in biribirlerine daha fazla yakınlaşmaları ve bu kadar geniş bir katılımın yapacağı moral etki bakımından büyük faydaları vardır. Kürtler ve bazı dostları Fransa Parlamentosu bünyesinde toplanacak, sorunları tartışacak ve bir bildiri veya toplu konuşmalar kitapçığı ile sonucu Kürt Halkı ile paylaşacaklardır. Kuzey ve biraz da Güney'deki dağınıklığa baktığımızda bu gerçekten iyi bir adımdır. Tertibinde emeği geçenleri kutluyorum. Umarım daha geniş ve temsil kaabiliyeti daha yüksek toplantılar da tertiplenir.
Kendi açımdan ben bu toplantıya katılma lüzumu hissetmedim. Bunun nedenlerini çok açık bir şekilde sıralayacağım.
1) Bilhassa Kuzey bakımından temsil, Kürt Legalitesine uymamaktadır. Kuzey'in en büyük gücü, büyük hatalarına ve kürdistaniliği esas alan bir politik yürüyüş tuturmamasına rağmen, bu toplantıda temsil edilmeli, temas olanağı sağlanmalı, derdini dökmesine yardımcı olunmalıydı. Halkımız 15 dakikalık bir konuşma süresinde neler söyleyebileceklerini bir başka kaynaktan görmeliydi. Hiç olmazsa Ahmet Türk gibi tecrubeli, bedel ödemiş, Kürt tabanlı büyük bir partinin lideri davet edilebilirdi, bu da yapılmadı. O da olmazsa seçilmiş, Kürt legalitesinde temsil yetkisi olan bir veya bir kaç belediye başkanı davet edilebilirdi. Bu da yapılmadı. Dolayısıyla bir hareket doğrudan doğruya dışlanmış oluyordu. Bu elbette kabul edilemez. Söz konusu hareketi bencillikle suçlayanlar, bunlara iyi bir Kürtçülük dersi verebilirlerdi. Ama onların da seçimi bencillik oldu..
2) Toplantıyı düzenleyenler, Güney'in kurtarılması ile ellerine bir koz geçirmiş bulunanları toplamayı esas almış, var olan örgütlü odağı yadsımışlardır. İnkar edilse de böylece Güney'den esen rüzgarı arkalarına alıp örgütlenme ve duruma hakim olma hesabı yapılmaktadır. Bu hesabı yapan örgütlerin sayısına baktığımızda, eğer muvaffak olurlarsa, büyük bir kargaşa ve çatışma ortamına doğru gidildiğini görürüz. Oysa örgütlenme çok büyük emek ve ter ister. "Armut piş ağzıma düş" türü bir örgüt bekleyenler yanıldıklarını göreceklerdir. İşte bu tür ulusal toplantıların Kürt Milleti'nin yöce menfaatleri yerine böylesi bir zihniyete alet edilmesini ben kendi hesabıma affedilmez buluyorum..
3) Toplantıyı düzenleyenler, büyük bir özenle ve ustalıkla, Bağımsız Kürdistan tezini esas alan örgüt, odak ve şahsiyetlerin prestijini kıracak bir davet politikası benimsemişlerdir. Bu ayırım elbette kabul edilemez. Bedel ödeyenler, yakıcıların şakşakçısı bir pozisyonu asla kabul etmezler..
4) Bilhassa Türk Devleti'nin şimdilik pek ses çıkarmadığı, söylemde sert, fiiliyatta sessiz şahsiyetler çn plana çıkarılmış, bunların yıkıcı bir etkinlik düzeyine ulaşması için özen gösterilmiştir. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" şeklindeki mısra, ki bir darb-ı mesel haline gelmiştir, esas alıyoruz. Şimdiye kadarki pratiği itibariyle durumları ortada olanların Kürt Milleti'nin yiğit evlatlarının kanı üstüne ucuz politika yapmalarına karşı olduğumu beyan etmeyi bir vatan borcu bilirim.
5) Evet, yabancı ülkelerden katılıma baktığımızda, Bilhassa Amerikan Cumhuriyetçi Partisi'nin Avrupa temsilcisinin hazır bulunması, önemlidir. Fakat, biz, Türkler'in hala bir NATO üyesi devlete sahip olduklarını, bu devletin bilhassa kuzey'deki çözüm bazında Türkler'le çatışmayı düşünmediklerini hesaplayabiliriz. Dolayısıyla Kürtler için tek yol özgücünü tam toparlamak ve Kürdistan Sorunu'nu "self-determinasyon" temelinde dayatmaktır.
Ben ve benim gibi düşünenler, konferans katılımcılarının başat kesiminin (ki burada kastımız Kuzeyliler'dir) bu tavrı anlamasını, bu tavra aykırı her oyunu bozmaya amade olduğumuzu ilan ederiz.

2005-11-27




Gorusunuz