KDP Sekreteri Mîranî Kuzeyli Kürtler'e telefon iddiasını ıspatlamalıdır..

Kürdistan üzerine çok büyük oyunların oynandığı günlerden geçtiğimizi defalarca yazdık, gerekçeler dizdik. Gençler düzeyinde yankı buldu haykırışlarımız. Bu yankı bulma ne yazık ki daha hernüz kitlesel bir düzeye ermedi. Kürtler olarak bu durumumuz düşmanı, düşmanın ideologlarını ve taktisyenlerini elbette sevindirmiş, onları moralman daha büyük saldırılara hazır hale getirmiştir. Uzun zamandır Kürdistani olmak, özetle Kürt Milleti'nin kendi kaderini tayin hakkının izleyicisi olma noktasına gelmek dış ve iç oyunlarla çelmeleniyor, Düşman'ın günlük olarak sahneye koyduğu gündeme kilitlenmemizi, bir yerde zorunlu kılıyor. Kürtçülük, PKK'nin yorgun üst düzey kadrolarına ve bazı evcil entellektüellere kalmıştır. Velhasıl YORGUNLARIN KÜRTÇÜLÜĞÜ KÜRT MİLLETİ'Nİ DE YORMA NOKTASINA GETİRMEKTEDİR. Şimdilerde Kürtçülük bu iki "zıt" odağın ortak gayreti ile AB'ye kilitlenmeye çalışılıyor. AB, herşeyden önce bir ekonomik pazardır (giderek ekonominin daha pratik işlermesi için siyasal bir birlik haline gelmesine rağmen bu böyledir). Ekonomi pazar ister. Pazarın istikrarlı olmasını ister. Hepsi bu. O zaman İstikrarı sağlama alma açısından olmazsa AB neden Kürt Sorunu ile ilgilensin ki?
İçine kapatılmaya çalışıldığımız bir spiral, Kürtler'i, özlerinden boşaltarak içine kapatmak üzeredir. İç rekabet alabildiğine.. Bilhassa Kuzey'de karalamalar, çamur atmalar vs ne istersen var. OLMAYAN ŞEY MÜCADELE AZMİ..
İşte tam bu sırada KDP Genel Sekreteri Fazıl Mîranî korkunç bir iddia ile medyaya konuştu: Sn Mîranî'ye göre Abdullah Öcalan'a bir el telefonu verilmiştir. PKK Genelbaşkanı bu telefonla örgütünü yönlendirmektedir! Kendisine haberin kaynağı sorulduğunda KDP Sekreteri, "bunu veremem" diyerek işin içinden çıkmaya çalışmıştır.
Oysa iddia tüm Kuzey'i sarsacak önemdedir. Sn Mîranî kaynağını vermek suretiyle iddiasını bu kaynağa onaylatmak ve böylece ıspatlamak zorundadır. Bu iddia geçiştirilecek türden bir iddia değildir. Eğer iddia gerçekse Kuzey'deki halkımız bunu delilleri ile bilme hakkına sahiptir. Neredeyse bütün Kürt çevreleri bunu ya tabii karşıladı, ya yakın bulduğu bir yüksek görevli şahsiyet söyledi diye sorgulamadan haberin üstüne atlayarak kullandı, ya "ben zaten biliyordum" havasına kapıldı, ya da karşı taraftan , mesela bir PKK'li olarak analiz dahi etmeden red etti.. Bu Kürt dramasıdır. Bilimsel bir kafa önüne gelen haberi tüm alternatif olasılıkları gözönüne alarak inceler, yeteri kadar inandırıcı bulmayınca delil ister. Ama nerede o sorgulayıcı bakış açısı.. Pro-Mîranî çevreler onu incitmemek için, Kontr-Mîranî çevreler ise onu yıpratmak için kalem oynatır. Bu ulusal kurtuluşçular için çok kötü bir duruştur. Bu duruş değer düşürür, analiz yeteneğini köreltir, bağımsız siyaset yapmayı imkansızlaştırır. KUŞKUCULUK SİYASETTE OLMAZSA OLMAZ BİR MEZİYETTİR.
Evet, Sn Mîranî delillerini ortaya koymalı, böylece Kuzey Kürtleri'ni kuşku karabasanından kurtarmalıdır. Kuzey'e bu kadar da bir borcu olmalı. Böylece Kuzeyli siyasetçi ve ulusal kurtuluşçu kitlelerin kafasındaki şu sorular ve kuşkular geniş ölçüde silinir:
1) Güneyli Lider ve örgütler bizi aldatıyorlar mı?
2) Kuzey, gözden mi çıkarıldı?
3) Yarım açıklama ile Kuzeyli Kürtler arasına kuşku tohumları ekilmeye mi çalışılıyor?
4) Zaten İmralı'nın tavırları yüzünden zaten moral bozukluğu yaşayan Kuzey Kürt'ünün daha yorulması mı hedefleniyor?
5) Güney bazı Kuzeyliler'i kullanmaya mı çalışıyor?
Vs..
Oysa biz S Mîranî'nin açıklıkla vereceği bilgilerle;
1) Sn Mîranî'nin açık bir şekilde ve hiç bir kuşkuya meydan vermeyen bir açıklaması ile kafamıza takılan sorulara cevap bulabileceğimizi,
2) Geniş ölçüde danışıklı döğüş gibi görünen PKK- Türk Ordusu "çatışması"nın bir açıklamasını yakalayabileceğimizi,
3) PÇDK'nin Irak Anayasası oylamasındaki sembolik değerinden başka bir değeri olmayan o yıkıcı tavrının sebeplerini anlayabileceğimizi,
4) PKK'nin, Kürdistan İstiklal Mücadelesi'ni 180 derece saptırmasına yol açan değişimin kaynağına daha net ulaşıp kitleleri tereddütten kurtarıp yeniden ulusal yola sokma olanağını daha net elde edebileceğimizi
hesaplamıştık...
Bu gerekçelerin ışığında Sn Mîranî'den yeni bir açıklama bekliyoruz..

2005-10-23




Gorusunuz