Bağımsızlık mücadelesi ve din-V

Şeytan veya benim tercih ettiğim tanımlama ile Kötü Güç kavramının ululaştırılması, isyanci bir ruh taşıdığını ve isyancı ruh taşıyan bu mitolojik figurun hep iyi şeyler yaptığını iftihar la kaydetmek, Kürtler'in ve giderek Proto-Kürtler'in mitolojilerine tamamiyle ters düşer, ki bu mitolojinin en asli unsurlarından biri olan Êzdîler bunun dışında kalmazlar. Hele bu Kürt inanç grubunun temel mitolojik figurlerinden biri olan Melek Tawus'u Şeytan'la özdeşleştirmek daha da büyük bir çıkmaza sürükler bizi. Çok basit bir mahalle kahvesi mantığını yürütelim: Madem Melek Tawus ile Şeytan aynı mitolojik varlıktırlar, o halde Êzdîler neden biri adına Kewller geliştirmiş, diğerinin adını dahi anmaktan çekinir olmuşlardır? Burada bir sır var ve bu sır, asırlardan beridir uygulanan baskılarla köşeye sıkıştırılmış bir inanç grubunun savunma mekanizmalarını harekete geçirmesi sağlayan bir şeylerde aranır. Mushafê Reş, "iyinin de kötünün de yaradanın işiğ, fiili olduğu"nu kaydederken, çevre halklar bu kötülük yönünü, sırf baskılarını haklı sebeplere dayandırmak için abartmış olamazlar mı? Böylece yıllarca bu inanç grubunun beynine okuya okuya onları en aşağısından bugünkü Ş harfinden bile çekinir duruma getirmi olamaz mı?
Pek çok Êzdî dönmesi var. Eğer bu konuda gizlenen bir şey var idiyse bunlar ağız birliği etmişcesine bu gizlenen şeyi, sırrı, açıklarlardı, hem de binlerce kez. Hayır.. İftira dışında hiçbir şey yok ortada..
O zaman bu inanç grubunun temelde Doğu Aryanlar'ın, Irano-Aryan kolu'nun Med alt kolu tarafından savunulan mitolojik figürlerin anlam içeriklerine bağlı olduklarını, ama zaman içinde bunların büyük bir kısmını unuttuklarını veya baskılar sonucu değişime uğrattıkları anlarız.
İşte bu belirlemelerden sonra ve uzatmadan, Forum iştirakçisi Sn Dere tarafından ululanan Kütü Güç= Şeytan'ın Med Mitolojisi'ndeki yerine bakalım. Ben bu mitolojiye sahip çıkmayı ulusal değerlere sahip çıkma olarak algıladığım için bu konudaki sapmalara ve saptırmalara karşı oldukça hassasım.
Magulara tarafından geliştirilen ve Zerdüşt (Zarathuştra) tarafından reformize edilerek mükemmelleştirilen Med Mitolojisi'ne (yani Proto-Kürd Mitolojisi'ne) göre evrenin başlangıcında iki temel güç vardı. Bunlardan biri görünmez olacak kadar parlak ışıklar içindeki Spenta Mainyu (lekesiz güç veya manevi varlık), diğeri karanlıklar içindeki Angra Mainyu (Düşman Güç). Bu iki zıt birlikte ve yanyana vardı (Zıtların birliği). Bir gün Kötü Güç, İyi Güç'ün mekanının farkına vardı (veya varacak oldu) ve saldırıya hazırlandı. İşte o zaman İyi Güç savunma için Maddi evrenin şekillendirilmesini başlattı. Zaman ve devinim aynı anda başladı... Evren bir ses ile (Mathra) genişleyerek şekiilenmeye başlarken, iki zıt gücün mücadelesi de başladı ( Zıtların mücadelesi). Bundan sonra kıyasıya bir mücadele başlamıştı.. Birikimi sağlayan değişimi yaratacaktı (birikim olmadan değişim olmaz).. Bu süreç İnsanın şekillenmesi ile doruğuna ulaştı.
İşte Zerdüşt'ün diyalektiği budur..
İnsanın şekillenmesi ile, kendi iradesine sahip, kendi seçimini yapabilecek olan en büyük mücadele aracı da doğmuş oluyordu.. Merkezdeki insan seçimini kendisi yapacaktı.. Ya iyiden yana olacak, ya da kötüden yana olacaktı. İyiden yana seçim yapanlar ölümden sonra Şarkılar Evi'ne (Cennet'e), Kütü'den yana yapanlar, Kötü'nün kir, soğuk ve kötü koku saçan mekanına (cehenneme) gideceklerdir.
Şimdi, Sn Dere'nin belirlemelerinin tam aksine, gerçek mitolojik tezlerle Med Mitolojisi'nin takip ettiği çizgi itibariyle İyi (Aşavanlar) ile Kötü'nün (Şeytaniler'in) mücadelesine gelelim.
Mitolojimize göre İyi ile Kötü arasındaki mücadele üç alanda cereyan eder; Evren'de, toplumda ve insanın kendi vicdanında (deanasında)..Evrensel mücadele doğrudan doğrudan Doğruya Spenta Mainyu (Lekesiz Güç) ile Angra Mainyu (düşman-Kötü Güç) arasındadır. Bu mücadeleezelden beri vardır ve şike tarafı yoktur, kıran kıranadır.
Toplumsal alandaki mücadele çok önemlidir. Bu alandaki mücadele, imanlı, doğru seçimini yapmış ÜRETİCİ İNSAN İLE SÖMÜRÜCÜ, BASKICI, RANTÇI tabakaları oluşturan Kavalar, Karaplar ve Usıclar arasında cereyan eder. Burada Kavalar; Küçük prenslerdir. Karaplar, Kötünün propagandisti rahiplerdir Usıclar da benzer özellikteki daha alt tabakadaki sömürücü tabakalardandır. Bu sömürücü tabakalar, ya başka halk gruplarını haraca bağlamışlardır, ya da kendi halklarından olan doğrudan üretici tabakalrı ağır vergiler ve doğrudan basınlarla mallarını talan eden kesimlerdir. Mücadele aralıksız devam etmek zorundadır. Çünkü mitolojiye göre Şeytani Güçler'le uzlaşmak en büyük günahtır. Zerdüşt: "Daevalar (Kütülerin tanrısal varlıkları) ve onların takipçisi olanlarla uzlaşma, mücadele et" der. Ta ki onların sçmürü ve baskılarına son veresin..
Batılı Araştırmacı bilim adamları bundan dolayı bu mitolijinin takipçilerine "İlkel Sosyalistler" adını verir ( bizim de kaderimiz hep ilkel birşeyleri savunmak olacak herhalde: Mesela 'İlkel Milliyetçi gibi)..
İşte bu çerçevede günümüze atlarsak, Kötü; Türk ilhakçılığı.. İyi; Kürt İsyancılığı.. Bu ikisi arasında seçim yapılacaktır.. Kötü: Şeytani güç olan Türk İlhakçılığı'nı seçenler ile bu ilhakçılığa karşı her vasıtaya baş vurarak direnen İyi; Spenta Mainyu tarifine uygun, Lekesiz Kürt direnişçiliği arasındaki seçimde bizim yerimiz; Atatürkçülüğe, Türk İlhakçı sömürgeciliğine, Asimilasyona, Türkler'in yararına olan antlaşmalara, katliamcılara karşı durmaktır. BU MED MİTOLOJİSİ'NİN BİZE MİRASIDIR..
Şimdi söyleyinm bakalım, şeytan çok mu iyi.. Eğer böyle diyorsanız o halde sizin nazarınızda Türk ırkçısı çok iyidir. O halde sömürücü sınıflar çok iyidir. O halde Kürt'ün ezilmesi çok iyidir.. Biz aksini savunuyoruz.. Eminiz, siz de aynı noktadasınız. O halde bu kaş çatış neden?

2005-10-18




Gorusunuz