Türk yarı askeri idaresi Kürt Sorunu'nu bitirmek istiyor, ama nasıl?-III

TSK'nin PKK'yi sürece yayarak tasfiye etme planı kuşkusuz ki asimilasyon çalışmaları ile paralel yürütülüyor, Kürt'ün kimlik erozyonuna uğraması, giderek kişisel öz geçmişine, ulus olarak tarihine, kültürüne, diline yabancılaşması için bilhassa TV'ler çok ustaca ve merkezi olarak kullanılmaktadırlar. Dinsel duygulara hitap eden kanallar dini açıdan yozlaşmayı teşvik ediyor, dini duyguları Türklük uğruna dejenere ettirmeye çalışıyorken, milliyetçi kanallar Türk'ün "yüceliği"ni beyinlere çok sinsice, tabir yerinde ise "yedire yedire" işliyor, insanlarımıza başkası olmanın dayanılmaz "cazibesi"ni aşılıyorlar. Karma kanallardaki dizi furyası insanları türkçe düşünmeye, Türk ile birlikte sevinip, Türk ile birlikte aynı şeylere üzülmeye teşvik ediyor, dizilerdeki karekterlere verilen Kürtçe isimlerdeki "demokratlıkla" Kürt'e yanaşıyorlar. Kürt İnsanlar ise kendilerini, kendi kimliklerinden sıyrılabildikleri ölçüde Türk Toplumu'na mal ettiriyorlar. TV deyip geçmeyin, bu psikolojik savaş ve asimilasyon aracı, geçmişte 80 yılda alınan mesafeyi çok daha dar bir zaman diliminde alabilecek kadar etkilidir.
Temel okullar, üniversiteler, camiler, spor karşılaşmaları veya müzik alanı dünya tarihinin görmediği bir tahribat kampanyası ile en ince ve kalleşçe bilimsel metodları kullanarak Kürt'ün intiharı yönünde işletiliyor, beyaz asimilasyonu bir insanlık suçu sayan BM'nin gözleri önünde bir millet yok ediliyor.. Bu tabii ki bizim sorunumuz. Çünkü biz "lordlar arası tartışmalardan özgürlük" beklemeyecek kadar tarih bilincine sahibiz.
TSK'nin öncülüğündeki Türk Devleti'nin bu ideolojik aygıtları böyle işletilirken, PKK'ye yönelik operasyonlarla da Türk Askeri'nin yenilmezliği beyinlere işlenmeye çalışılıyor. PKK, Kuzey'de Kürt kökenli tek silahlı güç olduğundan, Türk Askerbaşları tarafından yenilgiye uğratılırsa bu kez olay beyinlere "Kürtler bizden zorla alamadıklarını masa başında da alamayacak" şeklinde işlenecek ve Kürt Sorunu'nu çözme uğraşı bu şekilde siyasi mücadele alanında da darbe yemiş olacaktır. Kürt Milleti tümden yokedilmedikçe sorun bitmeyeceğine göre, TSK'nin hedefinde ulusal hareketi tümden marjinalleştirme vardır diyebilecek kadar bilgi donanımına sahibiz. Marjinaller elbette yaşarlar.. Ama bu nemene bir siyasal yaşamdır herkes, benzetmek gibi olmasın, Türk Solu'nun sürüngen halinden bilir.
15 Yıllık savaşın en önemli sonuçlarından biri, Kürdistan'da oluşan dev nüfus yoğunluklu büyük "köyler"lerdir. Bunlara köy bile denmez, çünkü köylerin kendi kendilerine yeten bir ekonomileri vardı, bu dev nüfus yoğunluklu birimlerde bu da yok. Bingöl, nüfusu neredeyse yüzbine dayanan bir kuru kalabalık halindedir. Aynı şey Amed, Nusaybin, Siirt, Cizre, Şırnaq vs için de söylenebilir. Üretim, yok. Dolayısıyla sağlıklı bir iş de yok.. Herkes Türk Devleti'nin, o da kendisine bihakkın hizmet edenlere, ulufe kabilinden dağıtacağı devlet kadrolarına umutla bakar durumdadır. Bu ise bağımlılığı, yozlaşmayı, karın doyurmak için ihaneti bile göze almayı birlikte getirecektir. Hırsızlık en meşru geçim kaynağı haline gelmiştir. Ahlak düşüklüğü, dolandırıcılık artık sıradandır. Hayatını sürdürmek, çocuğuna ekmek temin etmek vücudunu satan kadınlar, neticede intiharlar artık sıradanlaşmaktadır. Tüm moral değerlerin çöktüğü bir alanda en büyük moral değer olan Kürt Kimliği de elbette erozyona uğrayacak, "hayatını ettirmek için mücadele et ki ömrünü uzatasın" felsefesi baskın gelecektedir.
Öte yandan istihbarat teşkilatları, polis ve kontraların yardımı ile Kürdistan'ın önde gelen aileleri, şahsiyetleri ve dinsel grupları kontrol altında tutulmakta, tek tek insanlara kanca atılmakta ve adi birer muhbir haline getirmek için çalışılmaktadır. Kitleler arasında bu konuda abartılı haberler de yayılmak suretiyle güvensizlik had safhaya getirilmek istenmektedir. Alevi-Sunni çelişkisi yeniden körükleniyor, bölgesel farklılıklar abartılarak bölünmüşlük teşvik ediliyorken, Kürt Birliği dinamitlenmek isteniyor.. İmralı'dan, bundan neredeyse bir yıl önce başlayan ve Sünniler'i dışlayıp güya Aleviler'i favori gibi gösteren demeçler bu ayrılığı yeniden alevlendirme yönünde enjekte edilmiş görüşlerdi..
Bütün bunlar belli bir uzun vadeli strateji çerçevesinde yapılırken Kürt insanına bilimsel olmayan yanlış yollar önermek, bence yeni bir tıkanmayı birlikte getirecektir. Hele hele yanlış umutlara sevk etmek, daha büyük hayal kırıklıklarını birlikte getirecektir. Tarihten ders almak, yüzeyel görüntüleri öne çıkarıp kendi siyasal tercihi için delil ortaya koymak değildir. Her yarım değerlendirme, bir yarım teori, bir yarım yürüyüş, bir yarım buluşma anlamına gelecektir. Sonuçta eğer böylesi çizgilerden biri yönlendirici olacaksa bir tam yıkım ile sonuçlanacaktır. KÜRDİSTAN BİR TEORİ UYGILAMA LABORATUARI DEĞİLDİR!
Burada artık PKK'nin şahsında Kürdistan Sorunu'nu bitirme konseptini daha net konuşabiliriz. (Devam edecek)

2005-06-26




Gorusunuz