Kongra Gel: DeÄŸiÅŸim mi, takkiye mi?

Önce bir belirlemede bulunayım: Yazdıklarım bazı çevrelere sevimsiz gelebilir. Bu çevrelerin "Kongra-Gel ile uğraşacağınıza kendi politikanızı ortaya koyun" gibi bir görüş ileri sürdükleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Bunu Özgür Politika'nın başyazısında da okuduk. Fakat şu unutuluyor veya unutturulmaya çalışılıyor: Kongra-Gel, şu anda bu örgüt ile bağlarını koparmış veya bu örgütü desteklemeyi durdurmuş olan Kürt Yurtsevelerleri'nin büyük bir kesiminin kanları, malları ve düşünceleri ile büyük destek sağladığı, emekleri ile inşa ettikleri bir oluşumdur. Bu örgüt Kürt Ulusu'nun emeği ile sağladığı bir birikimdir. Bu muzzam birikim şu anda Kürt Sonunu'nun çözümü uğruna değil, tam aksine Kemalist Rejim'in nihai zaferi için işletiliyorsa, söz konusu organizasyona yatırım yapanların batmakta olan sermayelerini oradan çekmeleri ve hatta konuşamayan geniş halk kitlelerinin de kayıplarını aza indirmeye gayret ederek yeniyi yaratmaları gerekir. Hem biz Kongra-Gel'i eleştirirken ortaya koyduğumuz argümanlarla aslında politik bir çizgi de ortaya koymuş oluyoruz. Bundan dolayı Kongra-Gel'i takipe almak zayıflık değil, bir görevdir.
Şimdi konuya geçebilirim..
Kongra-Gel yöneticileri son zamanlarda garipsenecek bazı demeçler vermeye başladılar, hem de bayram olmadığı halde.. Başkanları olduğunu sanan Zat, bir kükredi, pir kükredi ve; Türk Ordusu'nun Güney Kürdistan'a girmesi halinde onlarla savaşacaklarını ilan ediverdi. Ayrıca kendilerine bağlı PÇDK'nin Kerkük'te seçime girmemek suretiyle Kürt ortak listesine destek verdiğini de ilave etti. Öte yandan merkez karargah komutanları Ferhan da aynı yönde "sert" açıklamalarda bulunarak Güney'e destek sunduklarının altını çizdi. Bu arada Özgür Politika'nın bazı kalemleri de açıldı ve destek üstüne destek yağdı..
Bu neydi? Daha bir kaç gün önce İmralı'daki Zat tam aksine bir demeç vermemiş miydi? "Aman dikkat yeni bir İsrail kuruluyor" hezeyanı bu Zat'a ait değil miydi? O değil mi bu örgütün yöneticisi? "Biz Başkan (.....'nın) hatalarının da destekleyicisiyiz" diyenler çark mı ediyorlardı? Bir çelişki mi doğmuştu aralarında? Yoksa halkın baskısı dayanılmaz hale mi gelmişti?
Kafalar karışmış, sorular biribirini takip eder hale gelmiştir. Ne yapmaya çalışıyor "Reel Kongra-Gel"? "Halk Önderi"nden kopuş mu var? O halde bu Zat için tasarlanan yürüyüş niye? Neden bu kadar masrafa girilerek kendilerine bağlı bir kısım halk Strasburg'a taşınacak? Demeçler sıcak temas ihtimalini işaret ederken neden İmralı ile dağ ve Avrupa arasında zıt demeçler boy vermeye başladı? Sıcak temasta savaşan taraflar, aynı partiden iken zıt şeyler dile getiriyor ve böylelikle zıt mevzilere giriyorlarsa biri diğerine göre "hain" konumunda olmayacak mı? Gerçekten oldukça karışık bir durum..
Ben, kendi düşüncem itibariyle bu saklanamaz zıtlığın izahını bekliyorum. Eğer aralarında bir şelişki varsa bunu halka açıklamaları gerekir. Yani örgütün artık İmralı'nın yanlış yönlendirmelerini durdurduğu kitlelere anlatılmalı, yeni durum sebepleriyle birlikte izah edilmelidir. Çünkü öyle durup dururken tam zıt bir yöne gidilemez. Bu önemli bir olaydır. Daha dün PÇDK Güney'e bir Truva Atı olarak yerleştirilmiş, Güney'e düşman ne kadar güç varsa temas sağlanmış ve hatta cepheleşme teşebbüsleri başlatılmıştı. PÇDK Güney'de federe bir Kürt devletine karşı olduğunu o kadar berrak bir şekilde ortaya koymuşken, seçim zaferinden sonra bu manevra da neyin nesi oluyor, bunun üstünde düşünmek gerek.
Ben kişi olarak demeçlerin samimi olduğunu görmek isterim. Kürdistan'ın Kongra-Gel'i de kapsayan bir toparlanmaya gitmesi elbette olumlu olacaktır. Ama inandırıcılık gerekiyor. Bakınız PWDK'ye, bütün gemileri yakarak yeniyi kurma mücadelesine başlamadı mı? Ne kaybetti? Hiç. Ama tüm olanaksızlıklara rağmen gittikçe artan bir şekilde halkın desteğini almaya başladı. Kongra-Gel, son üç yıldır, hatta altı yıldır tutturduğu yürüyüşün halkın istemleri ile kesişmediğini anlamışsa bu çok olumlu olacaktır. Ama buna kitleleri inandırabilmeleri için yapmaları gereken pekçok şey vardır. Hala da İmralı ile aynı paralelde yürüyenler ve son zamanlardaki öldürme olaylarının müsebbipleri açıklanmalı, bunlar hakkında işlem yapılmalıdır. İdeolojik değişim, eskisi gibi bişr sevimlilik gösterisi olmaktan çıkarılmalı, çağdaş demokreatik bir yürüyüş için iç temizlik sağlanmalıdır. Söylem ve eylem uyum içinde olmalı, sömürgeci güçlerin oyuncağı olmaktan uzak durulmalıdır. Mücadele realist bir yön kazanmalı, istikrar sağlanmalıdır.
Samimi bir şekilde söyleyelim bu paralelde hiçbir niyet göremiyoruz. Dahası kitle hala İmralı'nın şu hastalığı, bu sorunu için kullanılmakta, yürüyüş kemalist karekterini kaybedeceğine güçlendirmektedir. Üstelik bu, Türk Devleti'nin kendilerini düşmanca red etmesine rağmen sürdürülmektedir.
Dolayısı ile ben bu demeçleri değişimin bir işareti olarak değil, Güney'dek, seçim zaferine bedavadan ortak olmak için bir Takkiye olarak görüyorum.. Umarım beni yanıltırlar..

2005-02-06




Gorusunuz