Düşman kavramı ve kim ne zaman düşmandır-I

Düşman kavramı daha henüz bir tarifi olmadan da varolan bir kavramdır. Bu kavram Avesta'da "düşman güç", "Angra Mainyu" olarak bulmuştur. Zarathuştra (Zerdüşt) Diyalektiği'ne göre evrende iki temel güç vardır; iyi ve kötü. Bu iki güç hem birliktedir, hem de çatışma halindedir. İşte buradan hareketle olacak " düşman kelimesi oluşmuştur. Ben Kürtçe'de kullanılan bu kelimenin etimolojik olarak Avesta'dan geldiğine kuvvetle inanıyorum. Avesta'daki "druj", Kötü güçtür. "Mano" ise düşünce.. Bu iki kelime bir arada belli bir amaç uğruna kullanıldığında "druj-mano", "Kötü düşünceli" kavramı elde edilir. Gerçi yeni Avesta'da Vohu Mano=İyi Düşünce'nin karşıtı "Aka mano" olarak geçiyorsa da bu druj mano somutu ifade ediyor, yani maddi bir varlığı işaret ediyor. İşte bu druj mano aradan geçen bin yıllardan sonra modern Kürtçe'de "düşman" olarak kullanılmaya başlandı.. Bir de parantez açalım; kelime etimolojileri, bugünkü dil kullanılarak çözümlenemez. Mesela "dijî min", çözümlemesi etimolojik bir çözümleme değildir, sadece yakıştırmadır.
Kürdistan anlamınada, Siyasi temelde Ulusal Kurtuluş Mücadele'sinde düşman, kavram olarak sertliğini azaltmasına rağmen yine de inkarcı, ilhakçı Arap, Türk ve Fars Devletleri ile işbirlikçi yerli takımıdır. Bunlarla siyasi anlamda mücadele edildiğinden, sertlik silahlı mücadele dönemlerindekini andırmaz. Uzlaşma noktaları öne çıkarılır ve sorun, mümkünse kan dökülmeden helledilmeye çalışılır. Böylesi mücadelelerde ittifaklar karekter değiştirebilir ve müttefik olacak kesimler, eğer doğru adımlar atılırsa, oldukça fazladır. Fakat Türkiye ve giderek Ortadoğu pratiğinde, bazan Kuzey'de olduğu gibi, mücadelenin öncü gücünün yaptığı yanlışların da katkısıyla, müttefik bulmak oldukça güçtür. Hele Kürdistan'ın bu kritik dönemecinde, oynanan muazzam oyunu bozmak AKLI HÜR, İRADESİ HÜR ÖNCÜLÜKLER İSTER!
İşte Kuzey'in çıkmazı burada başlıyor. Kuzey'deki hareketin kaderini elinde tutan takımın ne aklı ne de iradesi hürdür.İmralı bu iradeyi teslim almış, Genelkurmay da İmralı'yı… Gel de çık bu işin içinden. Eski bir "karizmatik" Zat, İmralı'dan bir nevi emirler alıyor, ardından kendisine bağlı ekibe emir gönderiyor ve sonunda olan kafalara oluyor. Büyük bir kitle düşmanın bu büyük oyunu sayesinde, tabiri caiz görünüz, kafayı yemiş durumda. Oysa üç buçuk inkarcı düşman Kürdistan'a bir bütün halinde bakıyor (buçuktan kastım, Irak'a damgasını vurmak için sırasını bekleyen ve Irak'ta oluşmakta olan Neo-Baasist ekiptir). Türkiye, İran, Suriye ve buçuk Irak potansiyel iktidarından mürekkep Düşman, ABD'nin bölgeye yerleşmesi ile Kürdistan'ın topyekun bir savaşa girdiğini, buna karşı birlikte hareket etmenin kaçınılmaz olduğunu görüyor. Evet, suyun yüzünde demokratik bir mücadele gibi görünen Kürt Ulusal Savaşımı, su katmamış bir savaş potansiyeli içeriyor. Daha derinden bakan gözler bunun açıkça bir savaş fiili olduğunu görürler. Şu demler Kürdistan'ın cihan savaşı demleridir, ya zaferle çıkılacak, ya da toptan yok olunacak.
Düşman Kürdistan'ı bir bütün halinde görürken, Kürtler'in de Kürdistan'ı bir bütün halinde görmeleri gerekir. İmralı'ya sabah akşam bağlılık yemini eden bir kısım Kongra-Gel yöneticisi laf kalabalığı içinde Kürdistan'ı bir bütün halinde gördüklerini beyan ettikleri halde, temelde HİÇBİR ŞEYİ GÖRDÜKLERİ YOKTUR. İMRALI ONLARI İŞİTME VE GÖRME ÖZÜRLÜ KILMIŞTIR. Kürdistan'ı bir bütün halinde görmek, Kürdistan'ın her alanında "örgüt" adı altında sömürü çadırları kurmak değildir. Kürdistan ancak yüreği, kafası, ruhu Kürtçe düşünenler tarafından bir bütün halinde görülür. Lütfen bunu bir ajitasyon terimi olarak algılamayınız, bu bilimseldir (ruhi şekillenme).
Şimdi becerikli bir düşmanın Kongra-Gel'i ne duruma getirdiğine bakınız.. Bir tarafta, Ortadoğu Halkları'nın emperyalizme karşı ortak mücadelesi adına Güney Kürtleri'nin en can alıcı düşmanları olan Saddam artığı ve İslami terörün en azılıları ile kolkola giriyorlar. Öte yandan da Kuzey'i yolundan saptırmak, kuru bir anti-emperyalist, bir olmayan işçi sınıfı hareketine hapsetmek isteyen basbayağı marjinal, hiçbir gidecek yeri olmayan Türk Solu ile kucak kucağa üstümüze geliyorlar. Bir de Kemalizme düzülen övgüler de cabası. Özgür Politika ve Gündem gibi Kürtler'in parasıyla ve tümüyle sübvansiyonla ayakta duran gazeteler ve Roj TV tamamen bu solun kontrolundadır. Bunlar, bu gazete ve yayınları kullanarak bu savaşımızın en zayıf halkası olan Kuzey'i daha da parçalamak için en teknik kelimeleri, İmralı'dan gelen cümlelerle süsleyerek halkımızın en aşağısından bir kısmının kafasına sokuyor, Kürtler'i olduğundan daha zayıf ve dostsuz bir hale getirmeye çalışıyorlar. İşte bu manzara karşısında biz, haklı olarak DÜŞMAN İÇİMİZE KADAR GİRMİŞTİR diyoruz. Mihri Belli Türk devleti demektir. Diğerleri ise Türk Milliyetçiliği. Bunun lamı cimi yoktur.
İşte burada birliksever insanlarımızdan bazıları darılmasın ve "birliğe darbe vuruyorsun" demesin. Biz gerçeği, çıplak gerçeği yazmadıkça birliğe ulaşamaz, zafere kilitlenecek momenti yakalayamayız. Pek çok duyumlarımız var. Mesela; İmralı'dan gelen "herkes hakkında dosya hazırlama" emri, emri alan tarafından uygulanmayacaktır.. Bu bir bilinçtir. Asimile olmuş ve Türk takım hiç tereddütsüz İmralı çizgisine yüklenmiş, "başarısı" için olmadık gayret sarfediyor.. "Beş kişinin şehadetinin altında 'ayrılıkçılar'ın parmağı var" teorisi en üst düzeydeki bazı emektarlar tarafından "vicdansızlık" olarak nitelenmiştir.. Bu durumda Kongra-Gel'in bile Kongra-Gel'e inanmadığı, oyunların gittikçe içten nefret topladığı açığa çıkıyor. İşte bundan dolayı yeniden iç infazlara başlandığı ve altı gerillanın şehit edildiği haberleri emin kaynaklardan gelmiş bulunuyor. Biz isimlere ulaşmadığımız sürece bu haberi "ambargolu" olarak niteleyeceğiz. Yani düşman boş durmamış, ortalığı darmadağan eylemiştir. Bu, düşmanın en tabii hakkıdır!
İşte böylece düşman kavramına biraz açıklık getirmiş oluyoruz. Milletimiz dört yanı, uyanık, hesap üstüne hesap yapan sinsi, iğrenç düşmanlarla sarılmıştır. Bu düşmanlar bizi son kez ve ebediyen olmak üzere ezmek için bütün gayretlerini sarf ediyorlar. Etrafımızı saran şebekenin içinde öncülüğü yapan Kemalist Türk Devleti, Kürt Milleti'nin başdüşmanı olarak elinde bulunan tüm kozları kullanmakta, NATO'nun kendisine sağladığı kısmi dokunulmazlığı sonuna kadar kullanmakta, uluslararası platformları birer anti-Kürt propaganda sahası olarak kullanmaktadır.. Bu devlet güçlü olduğu zaman dilimleri içinde kabadayıdır. Hiçbir geri adım atmaz. Ama her zaman Kürtler'i takip altında tutar, zayıf halkalarına yüklenir. Bunu bilelim. Şu anda Kuzey'i zayıf halka olarak görmektedir. Bütün gücü ile Kuzey'e yüklenmesi, aslında Güney ile ilgili hesaplarını daha kolay gerçekleştirme ve en büyük Kürt nüfusunu barındıran Kuzey'i asimilasyon cenderesinde beyaz katliama uğratma çabasıdır.
Kürt unutmasın:
-Düşman uyanıktır
-Düşman her an yeni senaryolar hazırlamaktadır.
-Parası ve insan malzemesi sınırsızdır.
-Dış bağlantıları oldukça iyidir.
-AB Üyeliği'ne giden yolu, bazı Kürtler'in de sonsuz katkısı ile açmıştır.
-Güneyli Liderler'in "dört parçada birlik" bilincinin eksikliğini, Kuzey'deki Kongra-Gel'in ise solculuğunu teşvik edip kullanmaktadır.
-Kürtler'in fiili birliğinin bir niyet olarak da olsa ortaya çıkmaması için elinden geleni ardına koymamaktadır.
-Parçalara kilitlenmişliği teşvik etmekte, bu konuda İmralı'dan ve Güneyli Liderler'in yakaladığı avantajları kaybetme korkusundan sonuna kadar faydalanmaktadır. 2005-01-01
(devam edecek)

2005-01-01




Gorusunuz