BerraklaÅŸma

Seminer türü yazılarımın bu bölümünde ideolojik ve buna bağlı olarak pratik siyasi yönelişte berraklaşmayı tartışmak istiyorum.
Kürdistan'da, özellikle Kuzey ağırlıklı olarak iki ana çizgi çarpışmaktadır. Birincisi; kendi deyimleri ile aşılmış bir marksist-leninist çizgi, ki Yeni PKK'de somutlaşıyor, ikincisi ise Kürt Yurtseverliği somutunda ve demokratik bir konsensüsle bir araya gelmeye çalışan çeşitli siyasal görüşteki siyasi yoğunluklar ve bireylerde somutlaşan Kürdistan Yurtseverliği çizgisi.. Marsizm-Leninizm'in, sadece iktidar olarak değil, ideolojik olarak yenilgisinden önce ve sonra "reel sosyalizm"in suçlanması bile durumu kurtarmamıştır. Çünkü hiçbir marksist-leninist çizgi, geçiş dönemi denilen dönemin iktidar yapısını, ekonomide izleyeceği yolu ve söneceği öngörülen devlet sorununu halletmiş değil. Ekonomik alan için çoğu marksistler ve neo-marksisler resto bir nevi restore edilmiş eski devletçi ekonomik modeli öngörürler. Oysa eşyanın tabiatı gereği böylesi bir restorasyon bile kısa sürede ekomoninin tabii kanunlarının emrettiği yola girmek suretiyle sapacak, fakat bu yola tabii bir şekilde girmesi engellendiği için müthiş bir degenerasyona uğrayacaktır. Bu eski Sovyet modelinin börokratik kapitalizme dönüşünü hatırlatır bir rotayı işaret eder. Devlet ise, küçülerek yok olacağına yine Sovyet modelinde gördüğümüz gibi, kapitalist devletlerle girilen müthiş rekabetten dolayı, büyüme yoluna girmek zorunda kalacaktır. Tabii ki bütün bunlar yeni bir marksist-leninist iktidar şansı yakalansa bile böyle yürümek durumundadır. Proletarya diktatör adayları alınmasın, ama o şans Kürdistan ve Türkiye için ufukta görünmüyor..
İşte Kongra-Gel Liderliği'nin çıkmazı bütün bunların ufukta görünmesi ile derinleşti. İmralı süreci ile birlikte PKK içinde giderek derinleşen ideolojik bunalım, Seçim-2002 ile doruk yaptı. Leninist ideolojiye, Türk Askeri'nin de Zatları'nı "ikna" etmesi sayesinde, Kemalizm yamalandı. Şimdi ellerinde sadece marksist-leninistlerin "antiemperyalist", "anti feodal" ve milliyetçilik karşıtı söylemleri kalmıştır. İşte Kongra-Gel'e dayatılan seçim burada bütün hatları ile ortaya çıkıyor. ABD Irak'a girmiştir, o halde Türk Ordusu antiemperyalist misyonunu yerine getirmelidir. Güneyli liderlerde de feodal kökenden gelmelik keşfedilmiştir. O halde anti-feodal duruş, Güneyli liderlere ve giderek Güney'deki kazanımları karalama ve giderek bu kazanımları olumsuzlama ön plana çıkacaktı ve çıktı. Bütün bunların fonunda ise hep Kürt Milliyetçiliği'ne karşı ölümüne bir duruş sergilendi. Türk Milliyetçiliği gibi sömürgeci ve tamamen ırkçı temeller üstüne yükselen bir milliyetçiliğe yarım ağız karşı çıkan bu zihniyet, Kürt Milliyetçileri'ni hedefe almakta hiç bir sakınca bulmuyor, yaylım ateşine tutuyordu. Hatta bırakın Kürt Milliyetçilerini, Kürtler'i bile hedef alıyordu, İşte size bol örneklerden biri:
"...İşte bu noktada daha açık bir şekilde türkiyelilik ve Türkiye Yurtseverliği ideolojik yönelişin merkezine oturdu. Verilen mesajlar açık ve netti. Kemalizm, kendilerine göre yonttukları Türkiye Yurtseverliği'nin ideolojisiydi artık. Mustafa Kemal 1922 de niye İngilizlerle halletmedi, çalışmadı, ABD'nin İngiltere ile farkı var mı, şimdi Kürtler o zaman Yunanlılardı, dürüstçe mi değil, tarihi komplo bu temelde yapıldı, Alçaklar beni suçlamaya girdiler duyduğum kadarıyla Yaşar Kaya, Sıraç Bilgin gibi Kürt aydınları da varmış öyle mi, Avrupa sizi doyurdu."
Öte yandan Türk'e açılmakta hiç bir sınır tanınmıyor, milliyetçilikler arasında bir de seçim yapıyor; Atatürk Milliyetçiliği.., İşte Türk Ordusu ile ilgili belirleme ve bu orduya yapılan çağrılar::
"Ordu, Atatürk milliyetçiliği ve etnik milliyetçiliği ayırıyor"
"Kemalist geleneğe sahip çıkın. Kemalist gelenek Kürt feodallerine el uzatmaz."
Oysa herkes Atatürk Milliyetçiliği'nin etnik milliyetçiliği bile aşan ırkçı bir milliyetçilik olduğunu biliyor. İşte İstiklal Marşları: "Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celal".. İşte
Harbiye Marşları: "Yıldırımlar yaratan, bir ırkın ahvadıyız".. Türk Tarih Kurumu'nun emirle yarattığı uyduruk Türk Tarihi.. Türk Dil Kurumu'nun emirle yarattığı uyduruk öz Türkçe.. 1930'lu yıllarda paraların üstünde yer alan Dişi Kurt Asena resmi.. Kürtçe'nin yasaklanarak konuşanların para cezasına çarptırılmaları. Kılık kıyafet devrimi adı altında başlıca geleneksel Kürt kıyafetlerine yönelinmesi. Medrese yasağı adı altında Kürtçe eğitim veren okul niteliğindeki son Kürt Kurumları'nın yasaklanması.. Dinin tamamen devlet kontrolunda bir saldırı organı haline getirilmesi. İşte bunlar gibi daha sayılacak pekçok unsur Atatürk Milliyetçiliği'nin köşe taşlarıdır.. Bunu savunan veya bunu ilerici gösteren bir zihniyet elbette buna göre bir örgüt yapısı ve buna göre bir baskı aracı oluşturacaktı.
Örgütün türkiyeliliğine vurgu yapmak için "Kemal Pir" duruşunu, örgütün Kürtler arası çatışmaya hazırlıklı olması için ise Beritan duruşu öne çıkardı. Türk Devleti'ne ve özellikle Kemalist Asker'e doğru açılma sınır tanımıyor, red cevabı almasına rağmen şansını zorluyordu. Evet Kürt Halkı bu insanları, toprağı öpüş şekilleri ve sebepleri ne olursa olsun, şehit olarak anıyor. Ama Lider'in bu isimleri seçişinde açık bir anlam vardır. Hayri Durmuş, "mezarıma Kürdistan'a borçlu olarak öldü" demiş ve vatanlaşmıştı, ama misalde aynı zaman dilimindeki değerli bir Türk, Kemal Pir idol olarak sunuluyor. Sebep var elbette. Hem de Kemal Pir'e sorulmadan..Ya Irkçılığn, sömürgeciliğin kalbine kalbine vuran Zilan yerine Beritan'ın tercih edilmesinde bir tesadüf var mı? Asla. Bu seçim Türk Ordusuna ""Kemalist geleneğe sahip çıkın. Kemalist gelenek Kürt feodallerine el uzatmaz." Veya;
"Geçen haftalarda Orduya çağrı yaptım. Atatürkçü çizgiye sahip çıkın dedim".. Dahası yukarıya bir yere yapılan alıntıda olduğu gibi 1920'deki Yunanlı ile günümüzün Kürt duruşunu özdeşleştirerek, buna karşı Türk Ordusu ile birlikte hareket etmeye hazır olduğunu açıkça söylerken, Zilan'ı elbette unutulmaya terk edecekti..
Görüldüğü gibi bu çizgi sonuna kadar deşifre edilmiştir. Kıpırdayacak mecalleri yoktur. Bu çizginin emrinde inim inim inleyen tüm yurtseverlere yeni oluşumu desteklemeleri çağrısını yineliyorum. Gün bekleme günü değildir. Kuzey'in göz göre göre yakılmasına, asimilasyon cenderesine terk edilmesine daha fazla tahammül göstermek, işbirlikçi kemalist çizgiye ortak olmak hiç bir yurtseverin işi olamaz..
SEÇİM SİZİN; TÜRİKE YURTSEVERLİĞİ Mİ, KÜRDİSTAN YURTSEVERLİĞİ Mİ?

2004-10-24

Not: Sayın okuyucular, yarından itibaren PWD'den önemli açıklamalar beklenmektedir. Bu açıklamalar öncelikle tartışılmalıdır. Bundan dolayı seminer türü yazılarım belli bir süre için ertelenecektir..
Sirac Bilgin




Gorusunuz



My problem was a wall until I read this, then I smsahed it.

January

2013-01-24 01:53 - My problem was a wall until I read this, then I smsahed it.

It was dark when I woke. This is a ray of snuhsine.

Krystalyn

2013-01-24 01:53 - It was dark when I woke. This is a ray of snuhsine.